İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Pendik Kurtköy Sosyal Merkez İnşaatı Temel Atma Töreni’nde konuştu.
İmamoğlu'nun konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
İSTANBUL’DA ARTIK KİŞİYE ÖZEL İMAR ALANI AÇILMASI KONUŞULMUYOR: Bolca hizmet konuşuyoruz, hizmet konuşturuyoruz. Artık bazı şeyler konuşulmuyor. Mesela, eskiden yeşil alanların imara açılması konuşuluyordu ya da dere yataklarının aynı şekilde projelendirilmesi veya imara açılması konuşuluyordu. İstanbul'un artık gündeminde yok. Ya da bir şahsa ait, neyse özerkliği, bir arazinin imarının arttırılması konuşuluyordu. Bunlar da yok. Ama biz ne yaptık; eğer bir yerde bir dere yatağı var ise, orayı toplumun maksimum faydalı bir şekilde kullanabilmesi adına yaşam vadilerine çevirdik. Kaliteli, aktif yeşil alanlar haline getirdik. Nerede halkın kullanımından kaçırdıkları imara açmak için gün saydıkları alanlar var ise, ama bunun adı Kent Ormanı ama başka bir saha, buraları işte fidanlık diyebiliriz, kaliteli ve kullanışlı kültürel, sosyal, her şeyden önce yeşil alanlar şeklinde insanlarımızın hizmetine sunduk. İstanbul'da 2019’da bu yana tam 9 milyon metrekare aktif yeşil alanı, İstanbulluların birebir kullanımına ve hizmetine sunduk. Çok değerli bir rakam bu.
İSTANBUL'UN GÜNDEMİNDE ARTIK İSRAF YOK, RANT YOK, YOLSUZLUK YOK: Şunu net ifade edeyim: İstanbul'un gündeminde artık israf yok, rant yok, yolsuzluk yok. İstanbul'un gündeminde meçhul hale gelmiş, ne olduğu belli olmayan, niye durduğu belli olmayan metro inşaatları da yok, şantiyeleri de yok. Tam aksine; birbiri ardına açılmaya hazır hale getirilen ve aldığımız ilk günden itibaren, devletimiz kanalıyla ya da hükümetin elindeki yetkilerle aktarılması gereken bir kısım kaynakların sunulmamasına rağmen, ürettiğimiz kaynaklarla yoğun bir biçimde metro inşaatları konuşuluyor İstanbul'da. Vatandaş artık, ‘Bunca yıl neden bu kadar hızlı metro imalatı yapılmadı ve bunca yılı kaybettik’ diye sorguluyor. 2019’dan bugüne, 47,3 kilometre uzunluğunda metroyu, insanlarımızın hizmetine açtık. Tam gaz Pendik-Kaynarca kolu örneğin bu ilçede inşaatı sürüyor. Yine önümüzdeki 2-2,5 ay içerisinde Ataköy-İkitelli'yi ve yine Çekmeköy-Kadıköy-Sancaktepe-Samandıra hattını insanlarımızın hizmetine sunuyor olacağız. İstanbul'un tarihinde, yıllık bazda bu kadar çok metro kilometresi yapıldığı bir dönem yok.”
BİZİM BÜTÇEMİZE KİMSENİN ELİ DEĞMİYOR, HİJYENİK: İstanbul'da belirli kişilere, belirli kurum, kuruluşlara, derneklere, vakıflara değil, tam aksine onların yerine İstanbul halkına, vatandaşına, insanına, çocuğuna, kadınına, gencine kaynaklar aktarılıyor ve onlara hizmet sunuluyor. Malum yere giden paraların yerine, neredeyse 400 bini aşan annemizin elinde, çocuğuyla beraber ücretsiz dolaşacağı Anne Kart’ı var ya da evine ulaşan Halk Süt’ü var. Özellikle üniversite yakınlarında, çok düşük fiyata üç çeşit yemeği yiyebilen öğrencilerimizin faydalandığı Kent Lokantaları var. Yeni kütüphaneler var. Evlilik Desteği var. Yeni Doğan Destek Paketi var. Bakın bunların hiçbirisi daha önce yoktu, bu dönem var. Dolayısıyla bizim bütçemizin farkı, bereketli olması. Bizim bütçemizin farkı, kimsenin eli değmiyor; hijyenik. Kurallarına uygun, milletimizin parası dediğimiz, o bir kuruşuna bile zeval gelmeden, yetim hakkı yemeden, bereket dolu bir bütçenin varlığı var. Bununla gurur duyuyoruz. Bunu daha da geliştirip, daha da yüksek seviyede hizmetleri şehrimize sunacağız. Vatandaşımızın vergilerinden oluşan bu bütçeyi hizmet olarak, icraat olarak, yatırım olarak doğrudan vatandaşa teslim edeceğiz.
İSRAFI BİR KENARA İTERSENİZ BEREKET GELİR: Pendik'in bir köyünde keşfettiğimiz çiftçilerimizin olan bir kısım talepleri, bizim de programımızda olan bir işi, tarıma olan desteği, ilk defa İstanbul'da biz yaptık. Ve Pendik'ten başlayan bu rüzgâr, İstanbul'un bütün köylerine dağıldı. 150’nin üzerinde köyde yaptığımız bu desteklerle arazisini, tarlasını eken, biçen çiftçi sayımız, tam 10 kat arttı. Ve artık köyler de üretiyor; üretmekten keyif alıyor. Bunun adı ister fide desteği, ister yem desteği. Birtakım hususlarla hem tarıma hem hayvancılığa inanılmaz katkılar sunuyoruz. Kreşlere giden çocuklarımız bizi çok mutlu ediyor. Kreşlere çocuğunu yollayan annelerin iş bularak, ev ekonomisine katkı sunmaları, bizi çok ama çok mutlu ediyor. Bunun sayısını artıracağız. Hangi siyasi partiye ait olursa olsun, her ilçeyi birbirine eşit tutarak, eşit görerek, İstanbullunun bütçesini her ilçeye eşit dağıtarak, eşit hizmet yapma kavramını canlı tuttuk. İşte Pendik de onlardan birisi. İsrafı bir kenara iterseniz bereket gelir, adalet gelir bütçenize. Dolayısıyla İstanbul'a da adalet geldi ve bereket geldi. Yaptığımız her işin aslında başarısı İstanbul'a aittir, İstanbullunun başarısıdır. Sizler, bize destek oldunuz. Arkamızda durdunuz. Bize yol gösterdiniz. Biz de başardık. Hep birlikte başarmaya devam edeceğiz.
İKTİDAR, İSTANBUL’UN IŞIĞINI SÖNDÜRMEK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPTI AMA SÖNDÜREMEDİ: Kararlıyız; İstanbul'a getirdiğimiz bu olumlu rüzgâr, bu olumlu hizmet anlayışı, her anını, her saatini bu şehrin çocuklarına, gençlerine ayıran bakış açımızı İstanbul'un her ilçesine de yaymak istiyoruz. 2024’te sizlerle beraber bunu da başarmak istiyoruz. Evet, biz kolay hizmet etmedik. Seçimden önce başlayan ekonomik kriz, ülkemizin yanlış ekonomi yönetimi hala yoğun bir biçimde devam etmekte. Yüksek enflasyon, artan fiyatlar, zamlar, yaşamı zorlaştırdığı gibi, hizmeti de zorlaştırıyor. Yine bunun üstüne yaşadığımız Kovid kriz dönemi, pandeminin işlerimizi zorlaştırdığı bir dönemde biz iş yaptık, işimize iş kattık. Yine ülkemizi sarsan deprem gündemi… Ne yazık ki bu dönem de bizim dönemimize rast geldi. Yani biz, tarihte en zor dönemlerden birinde İstanbul'a hizmet ediyoruz. Ama buna rağmen; ‘ama’ demedik, ‘fakat’ demedik. Engelleri de sizlerle paylaşmadık. Sadece yaptıklarını belirttik ama biz işimize baktık. O bakımdan hep söylerim: Bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. Bilakis aydınlık daha da güçlenir. Bizim devletimizin her biriminden beklediğimiz bu. Ne yazık ki, 4,5 yıldır iktidar, kendi mumundan İstanbul'a ışık vermemek için, hatta oranın ışığını bile söndürmek için elinden geleni yaptı. Ama söndüremedi, asla söndüremeyecek.”
İSTANBUL'DA BİR İŞ Mİ YAPILIYOR; HEP BİRLİKTE SEFERBER OLALIM: Kalben size bir şey söyleyeyim. Ülkem adına yapılan her güzel işi tebrik ettim, her güzel işi alkışladım. Bunun adı ister araba üretmek olsun, ister size bir şey yapmak olsun, her güzel şeyi alkışlamaktan da keyif alırım, gurur duyarım. Ben şunu beklerim: Yani İstanbul'da bir iş mi yapılıyor? Hep birlikte seferber olalım. Zor günleri hep beraber aşalım. Birlikte üretelim. Bizim topladığımız yardıma bile el konuldu; hatırlayın. O dönemde, bundan 3,5-4 sene önce el konulan 6-7 milyonu, biz o gün vatandaşımıza dağıtamadık. El koydular. Onun şu andaki parasal değeri en az 40-50 milyon lira. Biz o parayı vatandaşımıza dağıtsaydık, Allah aşkına kötü mü olurdu? Allah'tan onlar el koymadan 12-13 milyonunu aldık da hesaptan çektik, vatandaşımıza dağıttık, ondan faydalandılar. Bakın bunlar gerçek. Size anlattığımız şeyler, öyle eften püften işler değil. Hâlbuki biz ne bekleriz biliyor musunuz? Biz bir şey başarıyorsak, halkımızın adına. Onlar da sevinsin.
BİZ PES ETMEYECEĞİZ, SİZ PES EDECEKSİNİZ: Çıldırıyorlar; ‘Vay anasını Ekrem niye böyle yaptı? Niye şöyle yaptı?’ 4-5 yıldır yaptığımız bu işleri küçümsemek ya da yerden yere vurmak; yani binlerce konut üretmiş bir kurumu, neredeyse zor koşullarda artık 20 binin üstünde kentsel dönüşüm ve sosyal konut üreten bir kurumu, ‘300-500 daire yaptı’ diyecek kadar yalan ifadelerle aşağı çekmeye çalışıyorlar. O yüzden kumpaslardan, iftiralardan, masa başı oyunlardan da medet umuyorlar. Yıllarca bu oyunu denediler. İşte dün bir belediyemize operasyon yapmakla, seçime doğru bir algı yaratma çabası içerisindeler. Açık söyleyeyim; bu milletin kanaati yüceldikçe, vız gelir tırıs gider. Çok net. Hiç kusura bakmasınlar. Yıllarca her oyunu denediler. Bir günümüz bile krizsiz geçmedi. Çok uğraştılar. Zannediyorlar ki, biz bunları yıldırırız. Biz pes etmeyeceğiz, siz pes edeceksiniz. Biz bunlara biz bunlara fırsat vermeyeceğiz.
YENİ BİR OYUNLA KARŞI KARŞIYAYIZ: Şimdi de yeni bir oyunla karşı karşıyayız. Omuz omuza mücadele ettiğimiz, aynı masayı paylaştığımız, birlikte iş ürettiğimiz, beraber düşündüğümüz, beraber konuştuğumuz, aynı kâseden çorba içtiğimiz dostlarımızı bize karşı kışkırtıyorlar. Bunu üzülerek takip ediyorum. Sayıları az da olsa, bir kısım dostlar -çok az sayısı- oyuna geliyorlar. Bazen haddini aşan cümleler de kurabiliyorlar. Başından beri biz ne dedik: Eski dost düşman olmaz. Bugün de aynı yerdeyiz. Peki, şimdi ne yapacağız, ne yapmalıyız? Elbette burası önemli. Bir kere şunu söyleyeyim: Kulaklarımızı kötü sözlere tıkayacağız. Benim -Allah'ın bir lütfu- vallahi kötü sözleri kulağım hiç duymuyor. Herkese tavsiye ederim. İftiralara gözümüzü, kulağımızı kapatacağız. Çünkü zaten bizi ilgilendirmiyor. Hiç umurumuzda değil.
HAZRETİ MEVLANA'YA KULAK VERECEĞİZ: Sonra, tam da vuslatın 750. yıldönümünde andığımız Hazreti Mevlana'ya kulak vereceğiz. Ne diyor Mevlana? ‘İnsanlarla dost ol Çünkü kervan ne kadar kalabalık ve halkı çok olursa, yol kesenlerin beli o kadar kırılır’ diyor. Onların beli kırılacak. İstediği kadar yol kesmeye kalksınlar. Bizde, Mevlana'nın ruhu var. Bizde, Hacı Bektaşi Veli'nin ruhu var. Bizim önümüzü kesemezler. Bizim kervanımız, bir de kocaman, çok büyük. Adı ne biliyor musunuz? İstanbul İttifakı. İstanbul İttifakı, kocaman bir ittifak. Kocaman bir ittifak bu. Ben inanıyorum ki, 16 milyon İstanbullu, bize kurulan çeşit çeşit tuzağı, her türlü kumpası ve ne yazık ki bunlara aldanan bir kısım insanın o kötü sözlerini görecek ve ona göre karar verecek. 31 Mart'ta bu ittifak, asla ve asla bozulmayacak ve başarıya ulaşacak. O yüzden, bugünden itibaren herkese söylüyorum: Kervanınıza yeni dostlar katın. Kervanınızı büyütün. Bizim kervanımız, aynı; duruyor. Kervanın gerisinde kalan dostlarımıza ne yapacağız? Tekrar el uzatacağız. Bizim elimiz hiç geri çekilmeyecek. Elimizi tutan tutar, tutmayanın kendi takdiri. Sonuna kadar Ekrem İmamoğlu, el uzatacak. Çünkü başından beri biz ittifakı, milletimizin ruhuyla birleşen bir birleşme olarak koyduk. Ve bu koyduğumuz anlayış, gerçekten milletimiz tarafından alındı.
KALBİMİZİ KIRSALAR DA BİZ KALP KIRMAYACAĞIZ: Bu toplumun her kesiminden övgü alan hizmetlerimiz, büyüdükçe büyüyor. Buradan yol arkadaşlarıma da duyuruyorum: Kalbimizi kırsalar da biz kalp kırmayacağız. Elimizi itseler de elimizi uzatmaya devam edeceğiz. Çocuklarımız ve gençlerimiz, bizi gördüler mi mutlu olacaklar? Çünkü güler yüzlü yöneticiler görecekler. Eli sıcak, yüreği sıcak yöneticiler görecekler. Bize alıştılar. Kötü söz söyleyen, parmağını dik dik sallayan, yüzü asık yöneticilere daimi olarak güle güle demeye devam edecekler. Onlara fırsat vermeyecekler. Bizim sevgimiz, değil İstanbul'u, bütün Türkiye'yi saracak kadar sıcaktır. Net olarak söyleyeyim: Bu yüreğimizdeki hizmet aşkı, insanımıza olan sevgi ve saygı oldukça, iş birliğimiz daim oldukça, ortak akıl masamızdan ayrılmadıkça, masamızda adalet, hak, hukuk, daim oldukça ve avucumuzla, yüreğimizle, benliğimizle ahlak hiçbir yerimizden ayrılmadıkça, biz insanlarımıza mahcup olmayız. Allah bizi mahcup etmesin. Yolumuz açık olsun. Başarılar diliyorum. Burada temelini attığımız projeyi, Pendiklilerle, her toplantıma gelecek olan Pendik Belediye Başkanı'yla açmayı da sizlere vadediyoruz. Yolumuz açık, başarılarımız daim olsun.