Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Türk Siyasi Tarihinde Yerli ve Milli İrade Programı’nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle:
Bangladeşli Rahman Nizami’nin idam edilmesini kınıyorum. Biz Bangladeş Dakka Büyükelçisini geri çağırdık. Şunu unutmayalım, zalimler için yaşasın cehennem.
Türkiye gerçekten yerli köklere sahip olanlarla, milli damardan beslenenlerle bu ülkeye gizli açık husumet arasında olanlar arasındaki farkın ortaya çıktığı günlerden geçiyor. Ayrım yapmaksızın dünyadaki tüm mazlum ve mağdurların temsilcisi olmaya çalışıyoruz.
Ülkemizin böğrüne hançer saplamaya çalışan terör örgütüne karşı mücadele yürütüyoruz, hiç geri adım atmadan dünya 5’ten büyüktür diyoruz. Birleşmiş Milletler’deki 5 tane ülkenin eline, 195 ülkenin kaderi terk edilemez. 5 ülkenin 5’i de Hıristiyan. 1. Dünya Savaşı şartlarında oluşmuş böyle bir yapıyı kabule mecbur değiliz. Reform edilmesi lazım. İnşallah bu yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bu yıl çok daha farklı bir şekilde konuyu gündeme getireceğim.
Bunları anlatacağız, ağlamayan bebeğe süt vermiyorlar. İşte hani idama karşıydınız? Dünyada demokrasi ve idama karşı olduğunu söyleyen ülkelerden ses çıkmadı. Niye? Çünkü idam edilen bir Müslüman. 45 yıl önceki bir davanın kararı, bunlar tarafından adil olmayan bir şekilde veriliyor.
"SİZ NE ZAMANDAN BERİ TÜRKİYE'Yİ YÖNETMEYE BAŞLADINIZ?"
İşte Avrupa Birliği’nin tavrını görüyorsunuz. Terörle mücadele konusundaki tavrımızı yumuşatmalıymışız. Siz ne zamandan beri Türkiye’yi yönetmeye başladınız? Bu yetkiyi size kim verdi?
"İSMİNİ ZİKRETMEMEYE KARARI ALDIM"
Benzer bir sözü ana muhalefet partisinin başındaki, ismini bir daha zikretmeme kararı aldığım zat söylüyor. Bakın Bangladeş’te bu kararı alan yönetimin bir benzeridir bizim ana muhalefet. Eğer AB, Türkiye yerine terör örgütünü muhatap alacak kadar küçülmeye razı ise bizim açımızdan sorun yok. Biz terör örgütüne hangi gözle bakıyorsak onların tezlerini savunanlara da aynı gözle bakıyoruz. Bugün terör örgütünü koynuna alan, yarın kendilerine yönelecek eylemlere de razı demektir. Bunları kendi koyunlarında besliyorlar, avroları veriyorlar, silahlarını da veriyorlar. Siz bizim bunları bilmediğimizi mi sanıyorsunuz? Biz iki tane gülücüğünüze bu vatanın değerlerini değişmeyiz.
Biz uzun yıllardır terörle mücadele eden bir ülke olarak bu meselenin üstesinden bir şekilde geliriz ama AB ülkeleri altından kalkamaz. Bize demokrasi ve özgürlük nutukları atanlar bu kavramları neredeyse askıya aldılar. Türkiye’yi DAEŞ ile mücadelesinde yapayalnız bıraktılar. Hatta bazı medya kuruluşları aracılığıyla Türkiye’nin terör örgütüne destek verdiğini söylemeye getirdiler. DAEŞ terör örgütünün İstanbul ve Ankara’da canlı bomba saldırısına maruz kaldık. Kilis’e her gün roket saldırısı yapılıyor. DAEŞ örgütünün bugüne kadar saldırılarında 130’u aşkın vatandaşımızı ve güvenlik mensubumuzu kaybettik.
Bizim Suriye ile sınırımız 911 kilometre. Bu mesafeyi Balkanlar’da kat ettiğinizde 4 ülkeyi aşıp Avrupa’ya ulaşırsınız. Irak sınırı ile birlikte 1300 kilometrelik sorunlu bir alandan ve pek çok AB ülkesinin nüfusunu aşan bir nüfustan bahsediyoruz. Özellikle bölgede silah gücü bulunan ülkelerden arzu ettiğimiz desteği alabilmiş değiliz. Kilis’te her gün vatandaşlarımız şehit olurken müttefiklerimizden keyifleri elvermediği için daha ne bekleyeceğiz? Bu konuda gereken adamları gerekirse tek başımıza atmaktan çekinmeyeceğiz. Bu şehrimize düşen her rokete Washington’da, Moskova’ya, Paris’e yönelmiş muamelesi yapmayanların samimiyetine inanmıyoruz. Kilis’i umursamayanı, Halep’i umursamayanı biz de umursamama hakkına sahibiz. Kendisi için hak gördüğünü bizim için lüks görenlerin yaptığı işin adı ikiyüzlülüktür.
VİZE MUAFİYETİ
Türkiye’ye şart koşulan vize şartları, AB müktesebatı içinde var mı? AB müktesebatı içinde vize serbestisi için terörle ilgili bir madde var mı? Vizenin şartları içinde bunlar mı var? Güney Amerika’nın Schengen muafiyeti olan ülkeleri için bunlar mı var?
KILIÇDAROĞLU'NA KAN YANITI
‘Başkanlık sistemini kan dökmeden getiremezsiniz’ diyen bir siyasetçi, milletin iradesine de, içinde bulunduğu Meclis’e de ihanet etmiş demektir. Şu anda başkanlık sistemini uygulayan ülkeler bunu kan dökerek mi getirdi? Kan dökmek diktatörlerin, katillerin, bazen de meczupların işidir. Bunlardan hangisi olduğunu ben milletimin takdirine bırakıyorum. Üç şey var ki bunlar ülkemiz için çok büyük tahliye: 1 – Mezhepçilik unsunu, 2- Irkçılık unsuru, 3- Terör unsuru. Ey beyefendi sen bunlardan hangisine uyuyorsun. Bunlardan birisine çok açık uyuyor. Kasetle devraldığın genel başkanlığı söylediğin yalanlar sebebiyle şu anda savcı seni çağırıyor. Madem dürüstsün git ver ifadeyi, niye vermiyorsun. Biliyor ki oraya gidip ifadeyi verdikten sonra bu işin faturası kendisine çok ağır olacak.
BAŞKANLIK AÇIKLAMASI
Bu şahıs daha önce siyasi sapıklık emareleri göstermişti. Şimdi de siyasi sapkınlık emareleri gösteriyor. CHP gibi bir partinin bu tür arızalarla malul bir şahsın hezeyanlarına terk edilmiş olmasını kınıyorum. Bu zatın yüzünden milletimiz tarafından muhalefet yok hükmünde görüldüğünden demokrasimizin bir kanadı eksik kalıyor. Türkiye yeni bir anayasaya kavuşacaksa bu aziz milletimizin takdiri ile olacaktır. Gazi Mustafa Atatürk ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ demedi mi? Niye kaçıyorsun, hadi millete gidelim. Biliyor ki bu millet sana güvenmiyor. Ama er geç bu milletin önüne yeni anayasa ve başkanlık sistemi gelecek.
"KIZILAY DIŞINDA BİR YERE KAN VERMEYİZ"
Kan ticaretine heveslenenler boşuna heveslenmesin. Kızılay dışında bir yere de kan vermeyiz, bunu böyle bilsinler. Zalim gücü ele geçirdiğinde ne kadar şedit ise karşısında daha güçlü birini gördüğünde de o kadar korkaktır. Bizler nüfusu 1,7 milyarı bulan İslam dünyası ve 300 milyonu bulan Türk dünyası olarak birlik içinde hareket etmeliyiz.