MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 6 yıl sonra başlatılan 'Kobani eylemleri' soruşturmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. "CHP’nin övdüğü, İyi Parti’nin değer verdiği terörist Demirtaş bu olayların bir numaralı sorumlusudur" diyen MHP lideri, "Hiç kimse demokrasi, insan hakları ve özgürlük paravanının ardına saklanmasın. Hainleri, destekçilerini, Türkiye’yi bölme ve işgal planı yapan, bunu da piyonlarına talimatlandıran müstevlileri gizleyecek hiçbir kamuflaj, hiçbir maske yoktur, aransa da bulunamayacaktır" diye konuştu.
"Geçmişte Kobani’ye selam yollayan, dahası Serok olarak anılan eski başbakan" iyerek bahsettiği Ahmet Davutoğlu'na da yüklenen Bahçeli, "Yalanı dolanı bıraksın da, hezimetlerini, PKK/YPG’ye zeytin dalı uzatan karanlık ilişki ağlarını açıklasın. Yüreği varsa Türkiye’nin nasıl bir tuzağın içine çekildiğini, buna da hangi vicdanla duyarsız kaldığını itiraf etsin" dedi.
Bahçeli devamında ise, "6-8 Ekim isyan projesinin içinde veya dışında, kıyısında veya köşesinde kimin adı geçiyorsa, kimlerin parmak izleri bulunuyorsa bunların yakasından tutulmalıdır" diye konuştu.
Bahçeli, geçen günlerde tartışma konusu olan, "Anayasa Mahkemesi yeni hükümet sisteminin doğasına uygun şekilde yeni baştan yapılandırılmalıdır" önerisine ilişkin ise herhangi bir açıklamada bulunmadı
Öte yandan MHP lideri, Türk Tabipler Birliği'ni bir kez daha hedef alarak, "kapatılma" çağrısında bulundu. "Sağlık Bakanlığı’nın verileri üzerinde şüphe uyandırmaya çalışanlar, gerçeklerin saklandığını namertçe ileri sürenler bize göre müfteri korusudur, yalan makineleridir" diyen Bahçeli, "Bizim sorunumuz Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’ne yuvalanmış bir avuç Türkiye düşmanıyladır. Bizim hesabımız teröristlere güzellemeler yapan, ödüller yağdıran, övgüler düzen küçük bir azınlıkladır. Bu nedenle Türk Tabipleri Birliği kapatılsın diyorum. Hiç kimse niyet okuyuculuğuna heves etmesin. Öküz altında buzağı aramasın. Bilhassa CHP Genel Başkanı ve sivri zekâlı CHP’li yöneticiler iftira tezgâhını gitsinler başka kapılarda açsınlar" sözlerini kaydetti.
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Bahçeli'den Koronavirüs uyarısı
"Artık insanoğlu farklı bir dünya tablosu ile karşı karşıyadır. Klişe sözler, bildik ezberler bu yeni tabloyu açıklamakta şimdilik aciz kalmaktadır Bugüne kadar hiç izah edilemeyen ağır bir yük insanların omuzlarındadır. Vahim hastalığın hangi sonuçları doğuracağı belirsizliğini halen korumaktadır. Sağlık Bakanlığı ve bilim kurulumuzun tavsiye ettiği kuralları riayet etmeliyiz. Bugüne kadar yapılanlar bundan sonrası için güven vermektedir. Sağlık bakanımız ve donanımlı ekibi hastalıkla mücadele sürecini başarıyla yürütmektedir. Bilim kurulumuz bazı çatlak sesler hariç meseleye hakimdir."
Bahçeli TTB çağrısını yineledi: Kapatılsın!
Doktorlarımızı incitecek, motivasyonlarını zedeleyecek, morallerini zayıflatacak bırakınız bir sözümüzün olmasını, bu vefasızlığı düşünecek veya ima edecek bir niyetin kafamızda belirmesi bile söz konu değildir.
Sağlık Bakanlığı’nın verileri üzerinde şüphe uyandırmaya çalışanlar, gerçeklerin saklandığını namertçe ileri sürenler bize göre müfteri korusudur, yalan makineleridir. Bizim sorunumuz Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’ne yuvalanmış bir avuç Türkiye düşmanıyladır. Bizim hesabımız teröristlere güzellemeler yapan, ödüller yağdıran, övgüler düzen küçük bir azınlıkladır. Bu nedenle Türk Tabipleri Birliği kapatılsın diyorum. Hiç kimse niyet okuyuculuğuna heves etmesin. Öküz altında buzağı aramasın. Bilhassa CHP Genel Başkanı ve sivri zekâlı CHP’li yöneticiler iftira tezgâhını gitsinler başka kapılarda açsınlar.
"Arı kovanına soktuğumuz çomak ne tesadüfi ki, kovan içinde saklanan CHP’ye değmiş"
Son gelişmelerle sabittir ki, Türk Tabipleri Birliği’nin Başkanlığına kimin seçildiğini, bu şahsın nasıl bir kötü sicile ve maziye sahip olduğunu nihayetinde herkes görmüştür. Hükümet başarılı bir şekilde Koronayla mücadele ederken, gerçekleri çarpıtanlara, insanüstü gayretleri sulandıranlara, sağlık camiasını zımnen suçlayanlara göz yumamaz, hareketsiz kalamazdık. Arı kovanına soktuğumuz çomak ne tesadüfi ki, kovan içinde saklanan CHP’ye değmiş, iyisinden kötüsüne kadar diğer bütün siyasi yandaşlara temas etmiştir. Attığımız bir taşla aynı dalda tüneyen birden fazla kuş havalanmıştır. Doğruları eğip bükerek bizi doktorlarımızla kutuplaştırmak isteyen Kılıçdaroğlu’na tavsiyem, en iyi yaptığı işte ustalaşması, mesela yeni bir iskambil destesi alarak zilletin diğer ortaklarıyla masaya oturup, birbirlerini hile yaparak ütmeleridir.
Nasılsa bu alanda iddialıdır. Bizim kâğıda küreğe ayıracak vaktimiz yoktur. Kılıçdaroğlu’nu uçuk kaçık komiklikler yapmak yerine ciddi ve sorumlu bir siyaset adamı olmaya davet ediyorum. Olamıyorsa en azından bu tip siyasetçi taklidi yapmasında yarar vardır. Kaldı ki bu konuda hiç kimse eline su dökemeyecektir. Eğer güldürü işine soyunmak istiyorsa, durmasın ilerlesin, öyle ki çadır tiyatrosu alanında önünün açık olduğunu görüyor, kendisine muvaffakiyetler diliyorum.
Azerbaycan açıklaması
"Azerbaycan ile Türkiye devlet tanımı olarak ayrı olabilir ama biz bir millet gövdesinin aynı kolları, iki ayrı koç başıyız. Ankara ile Bakü Turan ülküsünün suyu aynı havzada toplanan çağlayanıdır. Acımız birdir, amacımız birdir, kanımız birdir, adımız birdir. Soydaşlarımızın derdi derdimiz, haspı haspımız, zaferi zaferimizdir. Bir kere yükselen bayrak bir daha inmeyecek diyorsak inmeyecektir. İndirmeye kalkışan bunun bedelini canıyla ödeyecektir. Ermenistan katil bir devlettir. Türk milletini düşman olarak bellemiştir. Erivan yönetimi maşadır. 1992 yılında kurulan MİNSK grubu Dağlık Karabağ sorununu çözümsüzlüğe havale etmiştir. Artık sabır taşı çatlamıştır."
"Ermenistan ya Karabağ'dan çekilecek ya da ezilecektir"
"Ermenistan'ın en iyi bildiği şey mazlumlara kurşun sıkmaktır. Ermenistan ya Karabağ'dan çekilecek ya da ezilecektir."
"Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında ateşkes, müzakere, diplomasi gibi kandırmacalar yoluyla çözüm teklifleri şu aşamada tuzaktır, yenilgiye onaydır. Mütecaviz düşmanın beli kırılmadan askeri başarı siyaseten tasdik edilmeden kurulacak her masa tavizdir."
CHP'ye Azerbaycan eleştirisi
"Hangi çıkar odakları bu CHP'yi kontrol ediyor. Türkiye'yi Azerbaycan'a silah yardımı yaptığını, cihatçı grupları bölgeye aktardığını kaygılı bir üslupla söyleyen CHP'liye ne diyelim? Macron ne diyorsa bunlar servis ediyor. Ermenistan hangi iftiraları atıyorsa bunlar aynılarını dile getiriyor. Bir kez olsun kalbiniz milletle çarpsın. Siyasetiniz soydaşlarımızın sesine ses olsun. Bu CHP'liler dikiş tutmayan yama gibi, biri sussa diğeri mayına basıyor. Ermenistan'ı aklayan ve arkalayan kim varsa tavsiyem derhal Erivan'a iltica etmesidir. CHP genel başkanı ya çevresindekilere ayar vermeli ya da tarafını belli etmelidir."
Yunanistan tepkisi
Ülkemiz, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’a saldırmasıyla birlikte yedi ayrı noktada hedefe koyulmuştur. Libya’da; Fransa, Rusya ve darbeci Hafter, Suriye’de; ABD, Rusya, Esad, İran, PKK, YPG ve diğer terör grupları, Kıbrıs’ta; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, ABD, Irak’ta; PKK ve diğer mütecaviz güçler, Afrika’da; bazı körfez ülkeleri ve küresel güçler, Doğu Akdeniz’de; İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Yunanistan, Fransa olmak üzere Türkiye çoklu bir cephe hattındadır. Çok şükür bütün muhasım güçler ve mücavir bölgeler dengelenmiş, milli ve müessir irade kuvvetle sergilenmiştir. Bir bakıma, Azerbaycan-Ermenistan meselesinin odağında Türkiye-Rusya ilişkilerinin değişik coğrafyalarda yeşeren buhranlı süreçleri bulunmaktadır. Libya ve Suriye bunlar arasındadır. Ermenistan, ABD ile Rusya arasında derinleşen nüfuz mücadelesinin dekoru ve sahne ülkesidir. Erivan zincirlidir, rehin altındadır, tasma boğazındadır.
Dağlık Karabağ sorunu esasen, Hazar’dan Ukrayna’ya uzanan, Karadeniz’den Akdeniz’e, hatta Afrika’ya kadar genişleyen coğrafyalardaki jeo-politik, jeo-ekonomik rekabetin merkez üsleri arasındadır. Bu itibarla, Dağlık Karabağ’daki ağır tabloyu, Doğu Akdeniz’deki komplo ve tahriklerden ayrı değerlendirmek hatadır, son derece mahsurludur. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin tutumu haklıdır, uluslararası hukuka uygundur. Buna karşılık Yunanistan adeta krizi tırmandırmakla mesul, çözümsüzlüğü kemikleştirmekle meşguldür.
ABD-Yunanistan ortak açıklaması
Eylül ayının ikinci haftasında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı’nın geçtiğimiz haftaki Yunanistan ziyareti, Girit’te bir savaş gemisinin üzerinden verdiği mesajlar kimin kiminle yürüdüğünün deşifresidir. ABD ile Yunanistan arasında yeni stratejik işbirliği mimarisinin geliştiğine yönelik iddialar gündemdedir. Hidrokarbon kaynakları alanında, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail arasında kurulan mekanizmalara ABD de dâhil olmuştur. Yunanistan’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısır’la kurduğu üç ayaklı işbirliği sistemi bu mekanizmanın bir parçasıdır. ABD-Yunanistan ortak açıklamasında, Doğu Akdeniz’deki doğalgazın, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Girit üzerinden Avrupa’ya aktarılmasını öngören boru hattı projesine destek verilmesi oldukça düşündürücüdür.
"Türkiye hakkından vazgeçmeyecektir"
Enerji alanında Türkiye’yi tecrit etmek isteyen ve failleri belli olan kirli bir senaryo tedavüldedir. Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığımızın korunmasıyla birlikte deniz yetki alanlarının hakkaniyet ölçülerine, uluslararası hukuk ilkelerine, adalet temeline uygun şekilde çözümü kaçınılmaz bir mecburiyettir. Türkiye hakkından vazgeçmeyecektir. KKTC’nin hidrokarbon kaynakları üzerindeki eşit hak ve çıkarlarının yok sayılması Akdeniz’i her türlü ihtimale açık hale getirecektir.
Yunanistan’ın bilhassa Navtex’i amaç dışında kullanması, gayri askeri statüdeki adaları silahlandırması ülkemiz açısından milli güvenlik tehdididir. Atina yönetiminin 3 Ekim 2020’de, atış eğitimleri maksadıyla Türkiye’nin sorumluluk sahasındaki geniş bir alanı kapsayan iki yeni Navtex ilanı çözüm arayışlarını sabote etmektir. Ülkemiz doğal olarak anında cevap vermiş, aynı alanlar için daha önce ilan edilen Navtex’i yenileyerek misillemede bulunmuştur.
"Türkiye Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını pazarlık konusu yapmayacaktır"
Dün Türkiye’yi ziyarete gelen, iki ülke arasında arabuluculuğa soyunan NATO Genel Sekreteri, öncelikle Yunanistan’ı ikaz etmeli, Brüksel’de yapılması planlanan toplantıdan bize göre kaçan bu ülkenin haksızlığını tescillemelidir. Türkiye Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını pazarlık konusu yapmayacaktır. Yunanistan onun bunun tetikçiliğine heves etmekten kaçınmalı, tarihteki mağlup ve kepaze hallere yeniden düşmekten sakınmalı, Türkiye’nin sabrını sınamaktan derhal uzak durmalıdır. Türk milleti kahramandır, egemenlik haklarını, mavi vatanını, tıpkı Anadolu coğrafyası gibi sonuna kadar savunacaktır.
6-8 Ekim olayları
"Dış işgal cephesine ilaveten tesis edilen iç işgal cephesi de Türkiye’nin kuyusunu kazmak için seri nifak üretimindedir. 2013 yılında Gezi olaylarıyla denediler. Olmadı. 2014 yılında 6-8 Ekim olaylarıyla denediler. Olmadı. 2015 yılında çukur eylemleriyle, hendek terörüyle denediler. Olmadı. 2016 yılında 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsüyle denediler. Gene olmadı. Olmayacak, yapamayacaklar, başaramayacaklar, Türk milletine diz çöktüremeyecekler, Türkiye’yi teslim alamayacaklar. İşgalcilerin karşısına Ağrı Dağı gibi dikilip, alayını birden besmele duymuş şeytana çevireceğiz.
"Kobani bahanesiyle Türkiye’yi yakıp yıkanlara talimat Kandil’den verilmiştir"
6-8 Ekim olaylarıyla ilgili yürütülen soruşturmanın ucu nereye dayanıyorsa dayansın oraya kadar gidilmeli, 35 ilimizde, 68 ilçemizde halkı sokağa döken, 53 kişinin ölümüne neden olan bölücü alçaklara en ağır ceza verilmelidir. 212 okul binası, 3 bin işyeri, 263 kamu binası, 190 banka, 75 PTT şubesi, 80 siyasi parti binası, 340 sivil otomobil, 216 resmi otomobil, 30 dernek binası 6-8 Ekim istila girişiminde kullanılamaz hale gelmişti. Kobani bahanesiyle Türkiye’yi yakıp yıkanlara talimat Kandil’den verilmişti. CHP’nin övdüğü, İP’in değer verdiği terörist Demirtaş bu olayların bir numaralı sorumlusudur. Hiç kimse demokrasi, insan hakları ve özgürlük paravanının ardına saklanmasın. Hainleri, destekçilerini, Türkiye’yi bölme ve işgal planı yapan, bunu da piyonlarına talimatlandıran müstevlileri gizleyecek hiçbir kamuflaj, hiçbir maske yoktur, aransa da bulunamayacaktır.
"Serok Ahmet" açıklaması: PKK/YPG’ye zeytin dalı uzatan karanlık ilişki ağlarını açıklasın
Geçmişte Kobani’ye selam yollayan, dahası Serok olarak anılan eski başbakan yalanı dolanı bıraksın da, hezimetlerini, PKK/YPG’ye zeytin dalı uzatan karanlık ilişki ağlarını açıklasın. Yüreği varsa Türkiye’nin nasıl bir tuzağın içine çekildiğini, buna da hangi vicdanla duyarsız kaldığını itiraf etsin. 6-8 Ekim isyan projesinin içinde veya dışında, kıyısında veya köşesinde kimin adı geçiyorsa, kimlerin parmak izleri bulunuyorsa bunların yakasından tutulmalıdır."