Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AB ülkelerinde hastaneye giden her yüz kişiden 35’ine, Türkiye’de ise 85’ine reçete yazıldığını belirterek, "Burada bir israf söz konusudur. İlaçta katılım payları bu açıdan önemlidir. Gelir maksatlı bir yaklaşım söz konusu değildir" dedi.
TBMM Genel Kurulunda 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın maddelerinin görüşülmesine devam ediliyor. Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sağlık konusunda Türkiye’de devrim yapıldığını söyledi. Sağlığa erişimin ve sağlık hizmetlerinin kapsamının çok genişlediğini belirten Şimşek, sağlığa tahsis edilen bütçe imkanlarının 6,5 kat artırıldığını dile getirdi.
Vatandaşa bu hizmetleri sürdürülebilir bir şekilde götürmeye çabaladıklarını ifade eden Şimşek, "Sürdürebilirlik de önemli bir boyuttur. AB ülkelerinde hastaneye giden her yüz kişiden 35’ine reçete yazılırken Türkiye’de 85’ine reçete yazılıyor. Burada bir israf söz konusudur. Talep yönetimi bu açıdan önemlidir. İlaçta katılım payları bu açıdan önemlidir, başka amacı yoktur. Gelir maksatlı bir yaklaşım söz konusu değildir" dedi.
Doğaya saygılı şekilde ülkenin suyunun elektriğe dönüştürülmesinin çok önemli olduğunu belirten Şimşek, "Türkiye enerjide dışa bağımlı. Bir denge içinde çalışmaların devam etmesi gerekiyor. Tüm dünyada HES’ler yapılıyor, ülkemizde de yapılıyor, yapılması da gerekir. Ama burada da doğaya saygılı olmamız lazım ama mutlaka enerjide dışa bağımılığı azaltmamız lazım" diye konuştu.
Sağlık Bakanı Akdağ: "Sağlıkta son 9 yıl altın harflerle tarihe yazıldı"
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesine başlanan, Kütahya-Simav ve Van depremi mağdurlarına maaş bağlanmasını öngören, Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde söz aldı.
Komisyonlara 9 yıldır gidip geldiklerini belirten Akdağ, "Tekkeyi burada bekliyoruz hep beraber. Komisyon üyesi olmayan milletvekilleri geliyor, veriyor,
veriştiriyorlar. Ondan sonra çekip gidiyorlar. Kime cevap vereceğiz, gıyabında ne söyleyeceğiz, bilemiyoruz. Yanımızda bir bürokratla istişare için iki kelime konuşsak bize tepki gösteriyorlar" diye konuştu.
"Koruyucu sağlık hizmetlerini zirvesine çıkaran hükümetiz" ifadesini kullanan Akdağ, "Bulaşıcı hastalıkları yendik. Tüberkülozu geriletme noktasında
Avrupa ortalamasının çok önündeyiz. Kızamıkta da durum böyle. Asırlardır devam eden sıtma problemlerini sıfıra düşürdük. Anne ve bebek ölümlerini tüm dünyanın takdir ettiği şekilde aşağıya çekmiş bir ülkeyiz. Aşılama oranlarını yüzde 97’ye çekmiş bir ülkeyiz. Bunu AK Parti hükümetleri yaptı. Elbette milletçe beraber kazandık" dedi.
Sağlıkta son 9 yılın altın harflerle tarihe yazıldığını vurgulayan belirten Akdağ, "Bunu tüm yabancı kaynaklar teslim ediyorlar. Bu gerçekliği kabul edelim" ifadesini kullandı.
Milletvekillerinin konuşmalarında, "özel hastanelerin kara para aklama merkezi haline getirildiğini" söylediklerini anımsatan Akdağ, şöyle devam etti:
"Sektör kendisini savunacak durumda değil. Onun için haksızlık etmeyelim. Böyle bir bilgi, belge varsa verilsin, gereğini yerine getirelim. Biz de böyle bir belge, en ufak bir bilgi yok. Özel hastaneler halka hizmet için yapılan yatırımlardır. Bunları halkın hastaneleri haline getirdik. Üstelik özel hastanelerin büyümelerini de kontrol altına aldık."
-"550 dolar civarında"-
Sağlık harcamalarının artması kadar tabii bir şey olamayacağına belirten Akdağ, nüfusun ve istihdama katılan birey sayısının arttığına dikkati çekti. Akdağ, "Ama bunların ötesinde biz bir refah ülkesi olmaya doğru süratle ilerliyoruz" görüşünü ifade etti.
"Sağlık harcamalarımız acaba kontrolsüz mü artıyor, mesele budur?" sorusunu yönelten Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sağlığa harcadığımız para, kişi başına 550 dolarlar civarındadır. Türkiye’de biz sağlığa hala istediğimiz gibi para ayıramıyoruz. Harcamaların artması tabiidir. Hükümetlerin bu harcamaları kontrol altında tutmaya çaba göstermesi de tabiidir. Sağlık harcamaları, toplam kamu bütçesinde yüzde 8’den
yüzde 12’ye çıkmıştır. Biz bununla iftihar ediyoruz. Eğitimin de diğer sosyal harcamaların da payı arttı. Neden? Faize daha az para ödüyoruz da ondan. Faize daha az para ödeyip, oradan arta kalan parayı sağlığa diğer sosyal hizmetlere ayırıyoruz ama sağlığa daha fazla para harcamalıyız."
-"Kendi yağımızla kavrulacak hale geldik"-
Tasarı ile amaçlarının lüzumsuz ilaç kullanımını önlemek olduğunu belirten Akdağ, sosyal haklar açısından dünyanın en ileri ülkeleri arasına sayılan kuzey Avrupa ülkelerinde bile toplamda yüzde 40’a kadar varan katkı payları bulunduğunu anlattı. Akdağ, "Türkiye’de bu rakamlara ulaşılsın
istemiyorum ama ’gereksiz ilaç kullanımını önleyeceğiz’ diyorsak bu da bir enstrümandır" dedi.
Türkiye’de bir zamanlar herkesin, "IMF’siz yapamayız" sözlerini ettiği bir dönemden geçildiğine anlatan Akdağ, "Bunun tersini başarabilmiş yegane
hükümet, AK Parti hükümetidir. ’Artık size ihtiyacımız yok, kendi yağımızla kavrulacak hale geldik’ diyebilen bir ülke haline geldik. Bununla iftihar ediyorum" diye konuştu.
"Sağlık harcamalarının kontrollü bir şekilde arttığını" vurgulayan Akdağ, "Devletimizin gücü, bütçemiz bunları karşılamaya yetmektedir. Bundan sonra da bunları yetirmek için bu tedbirleri alıyoruz. Vatandaşımız sağlık hizmetlerine ve ilaca rahatça ulaşıyor, devam etsin istiyoruz. Yeşil kartla vatandaşlarımızın ödedikleri katkı paylarını sosyal yardımlaşmadan geri almaları mümkündür teknik olarak" açıklamasında bulundu.