Akşener, AKP’lilerin gündeme getirdiği darbe tartışmalarına tepki göstererek, “4 gündür darbeci mi değil mi konuşuturuyorlar buna sebep olanları da kınıyorum. Kim ne yazarsa yazsın biz Hakkarili babaların feryadını, Konya’lı otizimli gencin annesinin “bırakın yemeği ekmek yok Meral hanım” demesini konuşacağız. Bunları duyun. Hem Konya’da hem Hakkari’de aynı çaresizlik olamaz” ifadelerini kullandı.
Akşener, kendisini ve Mansur Yavaş’ı hedef alan Çin Büyükelçiliği‘ne de şu yanıtı verdi:
Birader bunun anlamı ne? Birader buyur bekleriz bak sen hele. Adresimiz bellidir. Perinçek’in patronu da Perinçek gibi çok kızmış. Bizim herhangi bir ülkenin egemenliğiyle ilgili sorunumuz yok Ama Çin’in Uygur kardeşlerimize yaptığı zulümle ilgili çok büyük bir sorunumuz var. Biz Uygur kardeşlerimize uygulanan soykırımı durdurun diyoruz. Hadi buna da itiraz edin de görelim.
Akşener’in konuşmasından satır başları şöyle:
“Siyaset, olanı biteni okuyabilme, gerçeği gösterebilme sanatıdır. Yaşananları doğru analiz etmek yetmez, kimi zaman akıntıya karşı da kürek çekmek gerekir. Siyaset dürüstlük, kararlılık ister. Son 3,5 yılda yaşadıklarımızı hatırladıkça bize koltuk hesabıyla değil, demokrasi hesabıyla siyaset yaptıran hepimiz adına Allah’a şükürler ediyorum. Biz kutlu millet davasının neferleriyiz, en büyük gücümüz de milletimize asla yalan söylememek…Bu bizim için vazgeçilmez bir ilkedir, tek seçenektir.
Şahsi hesaplarla değil millet yolunda siyaset yapanlar şartlar ne olursa olsun hakikati söyler. Bugün vesayete kafa tutuyormuş gibi yapanlar dün 28 Şubat’ta masa altına saklandığında da biz dimdik duruyorduk.
EMEKLİ AMİRALLERİN AÇIKLAMASI: BU İŞLER BÖYLE YAPILMAZ
Son dönemde bir modadır aldı başına gidiyor, gece vakti ortalığı karıştırma modası… İstifa eden bakan mı dersiniz, görevden alınan bürokrat mı, feshedilen anlaşmalar mı dersiniz.
Gece uykusu kaçan ne yapsam da ortalığı karıştırsam diye iş başına geçiyor, bedelini ödemek de milletimize düşüyor. Bu modanın son örneği olarak Cumartesi gece yarısı 104 emekli amiral bir bildiri paylaştılar. İktidar darbe edebiyatıyla 4 gün daha milletin dertlerini konuşmaktan kurtuldu.
Cumhur İttifakı’nın oyları her ay düşerken kimsenin iktidarın değirmenine su taşımasına müsaade edemeyiz, etmeyeceğiz. Kimse de kusura bakmasın. Bu işler böyle yapılmaz.
Kaygıları olanlar bireysel olarak her platformda, basında, yayında görüş ve önerilerini elbette açıklayabilirler ancak bunu gizemli gece yarısı bildirileri ile yapamazlar.
Yapanlar da karşılarında önce bizi bulurlar. Biz söz de karar da milletindir diyenleriz.
Son 60 yılda 9 darbe, post modern darbe, muhtıra ve e-muhtıra görmüş bir millet olarak bazı hassasiyetlerimiz var. Bu yüzden Türkiye’ye dair endişeleri olanların bu endişeleri usulünce, zamanını ve zeminini doğru ayarlayarak dile getirmeleri çok önemlidir.
Hele ki ülkesine yıllarca hizmet etmiş, çok kritik makam ve mevki bulunmuş olanların bu konuda çok daha sorumlu davranmaları gerekir. Her itiraz edeni hainlikle, teröristlikle, darbecilikle suçlayıp buradan siyaset devşirmeyi alışkanlık haline getirmiş bir zihniyet yönetiyor.
Bu çarpık zihniyet, işler istediği gibi gitmeyince AYM’yi kapatma yeltenecek kadar şımarık, koltuğu tehlikeye girince Cumhuriyet’in kurucu değerlerini tartışmaya açacak kadar şuursuz.
İktidarını korumak için milleti birbirine düşürecek kadar zalim bir zihniyet. Dolayısıyla milletini düşünen herkesin bu durumun bilinci, sorumluluğu ile hareket etmesi gerekir.
Salı günleri partisinin grubunda konuşacak grubunda konuşmakta zorlanan küçük ortağa yeni bir malzeme çıktı. Millet iradesinin gasp edildiği, getirdikleri kanun reddedildi ya, dünden itibaren görüşmeye açılan kanunla ilgili tutumlar, konuşmalar, farkındalar ortadan kalktı. Kanunu konuşanlar var mı? Bunun milli irade gaspı olduğunu.
4 gündür darbeci mi değil mi konuşuturuyorlar buna sebep olanları da kınıyorum. Kim ne yazarsa yazsın biz Hakkarili babaların feryadını, Konya’lı otizimli gencin annesinin “bırakın yemeği ekmek yok Meral hanım” demesini konuşacağız. Bunları duyun. Hem Konya’da hem Hakkari’de aynı çaresizlik olamaz.
Herkesin bir şeyi artık çok iyi anlaması lazım, darbe olur mu olmaz mı tartışması bebek mamasını askıdan indirmiyor. Bu çarpık zihniyet tencereleri kaynatmıyor
Sayın Erdoğan anlamsız polemiklerle uğraşacağına, mağdur edebiyatından siyaset devşirmeye çalışacağına bugün yarın dükkânı kapatacağım diye Hasan kardeşimi dinle.
“ALLAH SAYIN ERDOĞAN’A SABIR VERSİN”
Nedense bu bildiriyle ilgili duruşumuza AK Parti değil, küçük ortağı daha çok bozulmuş. Sayın Erdoğan teşekkür etti diye olsa gerek, küçük ortak köpürdükçe köpürdü.
AYM’den sonra hızını alamayıp yakında Deniz Kuvvetleri’nin de kapatılmasını isterse şaşırmayın. Allah Sayın Erdoğan’a sabır versin, çok içtenlikle yapıyorum bu duayı.
Sayın Erdoğan’ı uyarmak zorundayım küçük ortağının dolduruşuna gelip abuk subuk cezalar verdirmeye kalkma. Sorumsuzluktan darbecilik devşirmeye çalışıp ülkeye daha fazla zarar verme.
Dün şerefsiz dediğine bugün mübarek deyip, dün mektup yazıp ‘iktidarı uyarın’ diye yalvardıklarına da bugün şerefsiz diyebilen tutarsız duruş ve söylemleriyle ülkeyi germekten başka fonksiyonu olmayan birinin üstünde gereğinden fazla durmak istemiyorum.