17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından gözaltına alınan Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu Karşı gazetesine reklam verdi. Bunun üzerine gazete köşe yazarlığı yapan İhsan Eliaçık, Şebnem Sönmez, Deniz Evin ve Ece Zereycan gazeteden ayrıldıklarını duyurdu. Yazarlar sosyal medya hesaplarından şu ifadeleri kullandı:
R. İhsan Eliaçık: Pazar itibariyle Karşı gazetesindeki yazılarıma son verdim. Almanya'dayım dönüşte açıklama yapacağım.
Şebnem Sönmez: Üzüntünüzü paylaşarak söylüyorum; malum ilan sebebiyle Karşı Gazetesi yolculuğum sonlanmıştır. Bugünkü yazı daha önce teslim edildi, bilginize.
Ece Zeyreycan: Karşı gazetesinde hevesle ve inançla kaleme aldığım yazılarıma son verme kararı aldım. Herkesin yolu açık olsun...
Deniz Evin: Bir haftalık Karşı serüvenim bu ilanla bitmiştir. Ağaoğlu'yla mutluluklar dilerim. Bizim yanımızda hırsızla yolsuzla savaştığını sandıklarımız zafere giden her yol mübah diyenlermiş meğer.
Karşı Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eren Erdem, bugünkü köşe yazısında dünkü istifaları değerlendirdi:
Özgürlüğün Kalesi; “Karşı Gazete..”
Bu makalemde “Karşı Gazete” ile ilgili tüm sorulara yanıt vereceğim.
Karşı gazetesi kimin? Kimler tarafından finanse ediliyor? İşte bugüne kadar bir çok mecrada sorulan, bir çok yerde spekülatif tartışmaların aygıtı yapılan bu soruları bugün bu köşede yanıtlayacağım…
***
Karşı gazete, bu memleketin asi çocukları tarafından kuruldu. Esasen çok güzel bir öyküsü var. Gezi direnişinin sonlarında, bir pastanede; “tekstil işi olan ve direniş boyunca birlikte olduğumuz bir arkadaşımız (Turan Ababey) ile sohbet ederken” keşke şöyle bir gazetemiz olsaydı demiştim.
Tam o an, Turan arkadaş; “yahu nasıl kurulur ki böyle bir gazete” diye sordu. Ben de, “vallahi, bilgisayar lazım, bina lazım, masa lazım, kağıt lazım diye sıralarken, Turan; “yahu, biz bunu yapabiliriz” dedi.
İşte o an “Karşı Gazete” yolculuğu başladı…
***
Yazar dostlarımızla görüştük. Gazetecilerle görüştük. Birgün gazetesinden, Aydınlık’tan ve farklı çevrelerden bu işi bilen insanlarla oturup bir mali fizibilite yaptık. Turan bana şunu sormuştu; “nasıl yapacağız?” Cevabım; “ yalana karşı, sömürü odaklarına karşı olacak” dedim. O cevap üzerine Turan’ın “vira bismillah!” deyişini hatırlıyorum…
***
Yola çıktık. Yazarlarımızla teker teker oturup konuştuk. Tüm yazar dostlar “bu bir meseledir” deyip, ellerini taşın altına koydular. Arkamızda “hiçbir örgüt, parti, cemaat, holding yoktu.” Sadece “ dar imkanlarıyla tekstil işi yapan, kenarda birikmiş bir miktar parası olan cesur bir adam!”
***
Gazete yola çıktı. Mehmet Bozkurt, Kutlu Esendemir ve diğer tüm dostlar ile defalarca oturup konuştuk. “Ne yapmalıyız?” İşte bu soruyu sorduk kendimize. Gazetemizin imtiyaz sahibi olan yol arkadaşımız Turan, “benim başıma bir iş gelir, benden sonra başkası gelir” diyerek, Karşı gazetenin “editöryel bağımsızlığını, yazıların içeriğin özgürlüğünü” koruyan bir “sözleşme” önerdi ve büyük mücadele başladı…
***
İlk gün itibariyle, yaptığımız her haber; “neredeyse tüm internet sitelerinde haber oldu.” Çıkmadan önce “iktidarın muhiti” cemaat gazetesi yaftasını üzerimize yapıştırdı. Akabinde “mütevazi bir bütçe ile yaptığımız reklam çalışmamız” ForsMedya adlı şirket tarafından engellendi. Billboard koyabildiğimiz yerlerde billboard’lar söküldü, parçalandı.
***
Karşı ne yaptı? Israrla, yolsuzluğun, arsızlığın üstüne gitti. Ne cemaat, ne iktidar gözetmeden, toplumun üzerine çöreklenmiş her kesime karşı tavrını sürdürdü. Bir tek köşe yazarının yazısı “sansürlenmedi.” Yazı kurulunda ki gazetecilerin yaptığı gazetenin dışında bir gazete basılmadı. Özgürlük ve bağımsız medya arayışı dışında bir şiar ve gaye hiç olmadı…
***
İlhan Taşçı ile yolumuz kesiştiğinde çok sevindik. Öyle ki, Türkiye’nin en önemli gazetecilerinden biri artık bizimle beraberdi. Barış’lar, Ahu Özyurt, Levent Üzümcü, İhsan Eliaçık, Şebnem Sönmez, Kaan Sezyum, Serdar Akinan, Sevim Gözay, Erdal Emre, Hicran Şenel, Evrim Güvenç, Yalçın Çakır ve tüm yol arkadaşlarımız.
***
Gazetemiz piyasaya çıkar çıkmaz, “doğrudan dağıtımı engellendi.” Tabi bunları gazeteye erişebilen dostlarımız pek bilmiyorlar. Günlerce, gecelerce binada sabahladık. İmtiyaz sahibinden, çaycısına…
25.000 Bayii’yi tek tek inceleyerek, yapılanlara baktık. Giden gazetelerin, sümen altı edildiğini gördük. Bayilerin büyük çoğunluğunun böylesi yollara tevessül ederek bizi engellediğine tanıklık ettik…
***
120 Civarında yürekli insan, Karşı Gazete’de ekmek yiyor. Bu insanlar, yüreklerini bu işe koyarak, risk alarak geldiler. Her biri aynen şöyle söyledi; “bu bir yürek işidir.” Bu bağımsız bir mecradır. Biz bağımsızlık için buradayız…
***
Türkiye’de gazetecilik yapmak zor iştir. Neden mi? Çünkü “toplumsal yapımız” farklıdır. Örneğin, “bir gazeteyi günde 80bin adet basıyorsanız ve 25bin adet satış oluyorsa, günlük olarak 30-40bin TL zarar edersiniz.” Bu zararınızı karşılamak için iki yolunuz vardır; “tiraj yükseltmek ve reklam almak.”
***
Karşı gazetesi’nin kurulmasını sağlayan dostumuz Turan’ın, tüm varını yoğunu bu işe harcaması büyük bir fedakarlık örneğidir. Lakin, bir gazetenin yaşayabilmesi için gereken tiraj bandı “yaklaşık 40bin civarındadır.” Eğer bu tiraj bandında değilseniz, birinin sürekli taşın altında elini tutması gerekir.
Sağolsun bu arkadaşımız elini sürekli taşın altında tutuyor. Fakat biz, bu elin hemen kopmaması için, “reklam servisimize” talimatlar veriyoruz. Bize “reklam veren hiçbir şirketi ayırmadan” kabul etme yolunu izliyor, esasen bunu yaparak “gayet normal bir strateji izliyoruz…”
***
İşte bu bağlamda “geçtiğimiz Pazar günü” gazetemizde yayınlanan bir “inşaat şirketinin reklamı sonrası” büyük bir yaygara koptu. 4 Yazarımız, bu reklam nedeniyle istifa ettiler. Reklamveren şirket, daha önce defalarca “yolsuzluk haberlerini yaptığımız” ve yapmaya devam edeceğimiz bir şirketti.
Bir anda sosyal medyada “geçmişte bize nefret kusmuşların da konuştuğu bir gündem ortaya çıktı.” Samimiyetle söylüyorum; “Karşı gazetesi yayın hayatına başlarken, tek bir tweet atmayan insanların gazetemizi acımasızca eleştirdiğini gördüm…”
Ve düşündüm; “bu gazete bir gün, duruş ve tavrından taviz verdi mi? Vermedi! Tek bir satır yalakalık yaptı mı? Yapmadı! Bir kere eğildi mi? Eğilmedi!” Konuşulması gereken bunlar değil miydi?
“Editöryel bağımsızlık başka bir şeydir.” Mali dengeler başkadır. Biz, kim reklam verirse versin, “eğer yayın çizgimize müdahale etmiyorlarsa yayınlarız.” Çizgimiz ortadadır, yapılanlar gayet net ortadadır!
Bu reklamı “gerekçe” göstererek gazetemizden ayrılan arkadaşlarımıza hayatlarında başarılar diliyorum. Karşı Gazete ilk günkü gibi güçlüdür ve bağımsızdır. Bu yolculuğunu, aynen sürdürecektir…
Karşı Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Eren Erdem