İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle:
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakan demokrasiden şikayet ediyor. Parlamento ayak bağı diyor, yargı ayak bağı diyor. Böyle bir anlayış olabilir mi?
Kendisi başkanlık istiyor. Başkanlık sistemi ne demek. Başkanlık sisteminin ne olduğunu da bildiğinden şüpheliyim. O, başbakanken hangi yetkilere sahipse cumhurbaşkanı olduğunda da o yetkilere sahip olmak istiyor. Sen isteyebilirsin ama bu halk sana bunu vermeyecek.
Mevlana “Adalet ağaçları sulamaktır, zulüm ise dikene su vermektir” diyor. Yusuf Has Hacip “Adalet göğün direğidir, yıkılırsa gökyüzü yerinde duramaz” diyor. Konfüçyüs “Adalet kutup yıldızı gibi yerinde durur ve ger kalan her şey onun etrafında döner” demiş.
Geldiğimiz noktaya bakın şimdi. Türkiye’de adalet vardır diyebiliyor muyuz? Yargıçları, savcıları, mahkemeleri kontrol altına aldılar.
Çözemedikleri bir şey vardı. Avukatlar. Şimdi ne yaptılar avukatlara operasyon düzenlediler. Sizleri tutuklayacağız dediler. Evlerini bürolarını basıyorlar.
Onlar sizden daha yurtseverdir sayın Recep Tayyip Erdoğan unutma bunu. Toplu davalarla Türkiye'de sürek avı başlatmışlar. Ava çıkmış mübarekler.
Bir de bana diyorlar ki sen neden çıkıp Türkiye aleyhine konuşuyorsun diyorlar. Ne demişim içeride gazeteciler var demişim. Gerçekler acıdır. Recep Bey de bu gerçekleri kabul edecek.
Kenan Evren bile bunu yapmadı. İlk kez yargı ayaklar altına alınmıştır. İlk kez adalet tartışılır hale gelmiştir.
Alacaksın avukatları istediğini gibi içer atacaksın. İşine gelince böyle. Deniz Feneri'nde böyle miydi. Kul hakkı mı yedin arkanda Recep bey var… Sana yargıç, savcı dokunamaz.
Peki bu avukatlar neye bakıyorlardı? Bir faili meçhullerle ilgileniyorlardı. İki, cezaevlerindeki haksız uygulamalarla ilgileniyorlardı.
Üç karakollarda işkence darp var mı bununla ilgileniyorlardı.
Uluslar arası af örgütü bu konuda en duyarlı örgütlerden biri. İnsan hakları savunucularının gözaltına alındığını bütün dünyaya duyuran örgüt.
Ama ne yaparsanız yapın çiçekleri ne kadar koparırsanız koparın baharın gelmesini önleyemeyeceksiniz.
"ELBETTE Kİ ULUSALCIYIZ"
Atama bekleyen öğretmen "atama yoksa oy da yok' diyor. Ve başbakan 'o oy senin olsun' diyor. Kibre bakın. Sonra da kibir şeytandandır diyor. O zaman sen dön de önce bir kendine bak.
Soruyorlar bize 'siz ulusalcı mısınız sosyal demokrat mısınız?' Cehaletin bu kadarına bakın. Bizim altı okumuzdan biri milliyetçilik. Türkçesi ulusalcılık. Elbette ki ulusalcıyız.
Ama bizim ulusalcılığımız kafatasçılık değil. Biz başka ülkelerin taşeronu değiliz. Biz bu ülkede yaşayan herkesi kucaklıyoruz. Bizim ulusalcılık anlayışımız bu ülkenin çıkarlarına endekslenmiştir.
Biz ulusalcıyız ama aynı zamanda sosyal demokratız. Çünkü bizim siyasetimizin odağında insan var.
Bizim anlayışımızda ne ezen ne ezilen insanca hakça düzen yatar.
Ben sana bir soru sorayım: Hangi ülkenin taşeronluğunu yapıyorsun. Ulusalcıyız, devrimciyiz, halkçıyız. Hukuktan, insan haklarından, adaletten yanayız.
"KURTULUŞ SAVAŞINDA ETNİK TEMİZLİK ASLA KABUL EDİLEMEZ"
Kurtuluş Savaşımız sırasında etnik temizlik yaptık diye bir düşünce asla ve asla kabul edilemez. Kurtuluş savaşı kolay verilen bir savaş değil. Binbir yoksulluk içinde verdik o savaşı biz.
Ege'nin efeleri ilk mücadeleyi başlatanlardır. O savaşı verdik çünkü topraklarımız işgal atındaydı.
Mustafa Kemal o savaşın ardından "savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir" demişti.
Sosyal demokrat olarak bütün inançlara düşüncelere saygılıyız biz. Partimizde görev alacak tüm arkadaşlarımızın bunu bilmesi lazım. Bu toprakları seviyoruz biz.
Bu topraklar için anneler çocuklarını askere gönderdi.