Babacan, Konya'da gerçekleştirilen Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKE) toplantısında yaptığı konuşmada, kurulun, Hükümetin kurulduğu günden bu yana çok sayıda toplantı yaparak, ekonomiyle ilgili pek çok konuyu masaya yatırıp, önemli kararlar alıp uygulamaya koyduğunu söyledi.
Bugün burada Konya'da EKK'nın bölgesel toplantısını yapmak üzere bir araya gelindiğini, Orta Anadolu illerdeki önemli konularını masaya yatırmak, önerilerini dinlemek üzere bu toplantının gerçekleştirilmekte olduğunu anlatan Babacan, 'Bu toplantıların ilki bugün Konya'da başlıyor. İkincisini de önümüzdeki hafta Şanlıurfa'da gerçekleştireceğiz. Orada da GAP projesi kapsamında 9 ilimizin sorunlarını masaya yatıracağız. Konya ise tarımıyla sanayisiyle hatta turizm potansiyeliyle ülkemizin parlayan yıldızlarından birisidir. Konya'da özellikle KOP projesi ki, KOP projesi, Orta Anadolu'nun çehresini değiştirecek bir projedir. Bugün kapsal şekilde ele alacağımız bu projeye, Hükümetimizin verdiği önemi bir kez daha vurgulamak istiyorum' dedi.
-'MODERN EKONOMİ TARİHİNİN GÖRDÜĞÜ EN BÜYÜK KRİZ'-
Dünya ekonomisinin yaklaşık 1 yıldır çok derin bir ekonomik krizle karşı karşıya bulunduğunu vurgulayan Babacan, şunları kaydetti:
'Modern ekonomi tarihinin gördüğü en büyük kriz. Bu kriz, boyutlarını düşünecek olursak, 2. Dünya Savaşından sonraki ilk defa Türkiye dahil bir çok ülkenin ekonomisinde daralmaları beraberinde getirecek. Yine 2. Dünya Savaşından sonra global ekonominin ilk defa daralacağı bu dönemi 2009 yılında yaşayacağız. ABD'de başlayan kriz dünya finans sektörünü, ardından reel sektörü etkiledi. Ekonomideki yavaşlama işsizlik, dünya ekonomisi için ciddi bir problem. Bu problemin aşılması için olağan üstü tedbirler alındı. Pek çok ülke bugüne kadar görülmemiş şekilde uygulamalar ortaya koydu. Bu uygulamalarının tek amacı yangını söndürmekten ibaret oldu.'
-'BANKACILIK SEKTÖRÜNE DESTEK ZORUNDA KALMAYAN TEK ÜLKE TÜRKİYE'-
'Bu küresel krizin tekrar etmemesi için neler yapmak lazım? Ya da mevcut zor durumdan normal duruma ulaşılması için ayağı yere basan ne tür ekonomik politikalar uygulanması lazım?' diye soran Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bununla ilgili somut programlar henüz ortaya konabilmiş değil. Hem hükümetler hem merkez bankaları yoğun bir çabayla krizin etkilerini azaltmaya çalıştılar. Ancak ne yapılırsa yapılsın 2009 yılı maalesef dünya ekonomik tarihine kayıp bir yıl olarak geçilecek. Yine içinde bulunduğumuz G-20 ülkelerinde sorun çok büyük. Bütçelerde olağanüstü açıklar var. Borç stoklarında olağan üstü artışlar var. G-20'lerin ortalama bütçe açığı 2007'de yüzde 1,1 iken 2009 yılında bu yüzde 8,1'e çıkıyor. Almanya'da yüzde 80-90 (borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranı) gibi borç rakamlarıyla karşılaşıyoruz. Biraz işler yoluna girsin, bu kamu açıklarını nasıl kapatacağız. Bütün bu ülkeler zor tedbirler almak zorunda kalacaklar. Türkiye çok şükür bir finans krizi yaşamadı. Bizim aldığımız tedbirler ve yaptığımız bankacılık düzenlemeleri, Türkiye'de bugün itibariyle bir finans krizi yaşanması önlenmiştir. Bankacılık sektörüne destek zorunda kalmayan tek ülke Türkiye'dir.'
-'BİZ BU KRİZİN SEBEBİ DEĞİLİZ'-
Krizin Türkiye'nin ihracat oranlarını düşürdüğünü ancak Türkiye'yi ihracat yapılan pazarların daralmasının etkilediğini dile getiren Babacan, 'Dünya ekonomilerindeki ortalama daralmanın 3 misli daralmayı biz, Türkiye'nin ihraç pazarlarında görüyoruz. Biz bu krizin sebebi değiliz, Türkiye'nin uyguladığı daralmalar değil. Krizin kaynağı herhangi bir şekilde Türkiye'nin uyguladığı politikalar değil. Yine ülkemiz bu sene ekonomik daralmayla karşı karşıya kalacak. 2009 yılı Türkiye'de ekonomik büyümenin negatif olduğu, ekonominin daraldığı bir yıl olacak' dedi.
2009 yılı her ne kadar kayıp bir yıl olsa da, kendilerinin, son 2 aydır yoğun bir şekilde 2010, 2011 ve 2012 için çalıştıklarını dile getiren Babacan, şunları kaydetti:
'Yani kriz sonrasında Türkiye'nin neler yapacağıyla alakalı detaylı bir program üzerinde çalışıyoruz. Bu orta vadeli program Türkiye'nin krizden çıkış stratejisi olacak. Pek çok ülke ne yapacağını ortaya koyamamışken, Türkiye 2009 yılından sonra neler yapacağını açıklayacak, hedeflerini ortaya koyacak ve bu özellikle öngörülebilirlik açısından, son derece yararlı olacak.'
-'BUNU İYİMSER BİR HAVA OLSUN DİYE SÖYLEMİYORUM'-
Türkiye'nin kamu borç stokuna, 3-5 sene ileri bakıldığında Avrupa ortalamalarının neredeyse yarısı kadar olacağının öngörüldüğünü vurgulayan Babacan, şöyle dedi:
'Borç yükü çok daha hafif, sağlam bir finans sistemiyle sağlam bir ekonomik programla yoluna devam eden bir ülke olacağız. Bu bize büyük avantajlar sağlayacak. Alınan önlemlerle 2010-2011'de pek çok ülke problemlerini aşmaya çalışırken Türkiye çok daha hafif bir borç yüküyle ve çok daha sağlam bir finans sistemiyle bu krizini çok daha hafif atlatacak. Bunu iyimser bir hava olsun diye söylemiyorum. Bu söylediklerimi açın bakın, OECD'nin raporlarına bakın, Dünya Bankasının, IMF'nin projeksiyonlarına bakın, AB içinde OECD ülkeleri arasında en hızlı toparlanacak bir kaç ülkeden birisi olarak zaten Türkiye gösteriliyor. Bugünlere hazırlanmalıyız, pazarları şimdiden genişletmeliyiz. Kriz aslında fırsat olabilir diyoruz ya, yeni pazarlar arayışına girmek için de en doğru zaman. Bu durum büyük ticaret hacimlerinin alt yapısını oluşturacak, Türkiye'nin kriz sonrası yüksek bir ivmeyle toparlanmasının hazırlığını oluşturacaktır.