Özgür Özel CHP'nin 21'inci Olağanüstü Kurultayı'nın açılışını yaptı. Özel'in başlattığı oylama ile Kurultay Başkanlık Kurulu Başkanlığına Bülent Nuri Çavuşoğlu seçildi.
İkinci kez kürsüye gelen Özel şöyle konuştu:
Kayyum kumpasına karşı CHP'liler bir arada. Bugün 19 Mart başarısız darbe girişiminin bir ayağı olan partimize kayyum atama planını bertaraf etmek, CHP'nin ne demek olduğunu cümle aleme göstermek için buradayız. Umudunu bize bağlayan milyonlarca vatandaşımızın gelecek hayallerini savunmak için buradayız. CHP kurucu iradedir. Tüm yetkiler elindeyken demokratik seçimlerle ülkeyi tanıştıran, .ok partili demokratik rejimi inşa eden partidir.
CHP'de kurultay günü! "İrade Milletindir" CHP'de kurultay günü! "İrade Milletindir"
Asıl olan milletin kararına saygıdır. Kimin demokrat kimin olmadığına kazandığında ne yaptığına değil kaybettiğinde ne yaptığına bakarak karar verilir. 31 Mart seçimlerinde de millet bir karar verdi. Partimizi 47 yıl sonra birinci yapan millet, AKP'yi 22 yıl sonra ilk kez ikinci parti konumuna düşürdü.
Partimiz hiçbir parti ile ittifak yapmadan Türkiye İttifakı ile yüzde 38 oyla Türkiye'nin birinci partisi oldu. Vatandaşa hizmet için yola koyulduk. Belediye başkanlarımız aslanlar gibi çalıştılar. Temel hizmetleri eksiksiz verirken yoksula el uzattılar. Oy alırken asgari ücrete 4 zam yapacağız deyip bir kuruş zam yapmayanların, en düşük emekli maaşını 2 buçuk çeyrek altına düşürenlerin iktidarında görev halkın partisine düşmüştür.
Bu ülkenin güvenliğini savunduğumuz, yaşam hakkını savunduğumuz sayısız mitingi gerçekleştirdik. 9 ülkeye 13 ziyaret yaparak CHP'nin dünyada bilinirliğini artırarak Türkiye'deki yapılan yanlışları hatırlatan hem diplomatik hem de iyi ilişkilere dayanan bir süreci yürüttük.
Meydanları, kitleleri eyleme hazırladık. Özellikle 18-25 yaş arası gençlerin partiye üye olma sürecinin inanılmaz bir ivme kazandığını takip ettik.
Millet siyasete 'kavgayı bırakın benim derdimi çözün' dediği için anormal siyasetle mücadeleye giriştik. Zaman zaman partilerin liderlerini aşıp seçmenleri ile konuşan bir dili geliştirdik, arkasında durduk. Partimizi birinci parti tutmaya devam ettik. Geçen yıl Temmuz itibari ile 6 büyük firmanın ortalamasında yerel seçimde aldığımız oy oranıyla 'bugün genel seçim olsa tercihim CHP'dir' cevabına ulaştık.
Gururla söylüyorum ki Saraçhane sürecinden önce yapılmış tüm anketlerin dün açıklanan Mart ayı ortalamasında kurulduğu gün olduğu gibi CHP Türkiye'nin birinci partisi.
İktidar partisi ilk kez kaybettiği seçimden sonra yaptıkları ile kaybetmenin sınavından geçemediğini tüm dünyaya göstermiştir. Bizimle hizmette yarışma imkanları yoktu. Kamu gücünü kullanarak hem belediyelerimizi hem muhalefeti sindirme gayretine giriştiler. Attıkları her adımda daha da zayıfladılar.
Demokrasiyi işine geldiğinde binebilecekleri bir tren gibi görenler, yenildikleri seçimden sonra hızla o trenden inmeyi tercih ettiler. Ellerindeki iktidar yetkisini despot bir rejimi kurmak için adımları planlı ve sistematik bir şekilde atmaya başladılar.
AKP'li belediyelerin yıllardır ödemediği SGK borçlarını faizi ile tek seferde belediyelerimizden tahsil etme hazırlığını ilan ettiler. Belediyeler personel maaşlarını ödeyemesin, hizmet veremesin diye böyle bir mali operasyona giriştiler. Belediyeleri silkeleyin diyerek sosyal belediyecilik hizmetlerini durdurmaya giriştiler.
Baktılar olmuyor. Bu kez Türkiye'nin geleceğine ihanet edecekleri bir süreci 9 Ekimde İstanbul'a atadıkları bir başsavcı eliyle başlattılar. Bu darbe girişimini planı daha o günlerde Türkiye'nin bir sonraki cumhurbaşkanına, kendisini olası rakibine darbe girişimi var diye paylaşmıştım. İktidara muhalefet eden kim varsa boynunu vurmaya çalıştılar.
Temel amaçları Beylikdüzü'nde bir İstanbul'da 3 kez Erdoğan'ın adaylarını mağlup eden Ekrem İmamoğlu'nun önünü kesmek istediler. Milletin iradesine hürmetsizlik edenler devleti milletin karşısına dikmekten çekinmediler. Onların istediği gibi millet ya geri çekilecek korkacaktı ya da millet direnecekti. İşte o sırada millet 'fakr-u zaruret' içindeyken millet, en zor günlerdeyken kimin gözlerinin içine bakıp enerji aldıysa oraya, Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinin gözlerinin içine baktı.
Teslim olmak yerine ayağa kalkıp meydan okumaya karar verdik. Erken seçimin adayı da erken belirlenir diyerek yola çıktık. Tüm üyelerle bir ön seçim yapma taahhüdümüzü yerine getirdik. Partiye kayıtları açık tuttuk. Üye sayılarının bir milyon 950 bine ulaştığını belirtmek isterim.
19 Mart'ta sahur vaktinde Ekrem İmamoğlu'na planladıkları darbeyi başlattılar. Ön seçim günü Ekrem İmamoğlu'nu hakimin önüne çıkardılar. Darbenin hedefinin şüphesiz İstanbul'un seçilmişi bir sonraki cumhurbaşkanı adayımız olduğunu ve Saraçhane'ye kayyum atamak olduğunu dosyadan gördük. Sokağa çıkmak neredeyse yasaklandı.
Köprülerle geçilen yarımadadaki tüm köprüleri kapadılar. Canım polislerimize tarihi yarımadaya adım atmama talimatı verdiler. Emniyetteki müdürleri amirleri tehdit ettiler. Saraçhane tarihinin en büyük kalabalığı 1 milyon 200 bin kişi ile darbe girişimini geri püskürttük. Cuntacılar bir önceki seçimin sonuçlarından dolayı makam odalarına hapsedilmiş cunta olarak durmaktadırlar. İrade milletindir.
Bugün bu salondaki irade o cuntayı dağıtacak olan iradedir. Türkiye bir avuç cuntacıdan büyüktür. Millet bu ülkenin gerçek sahibidir. Milletin iradesini kimse yenemez. Cumhurbaşkanı adayımızı ve arkadaşlarımızı içeride tutan dosyaların tamamının içi bomboştur.
İftiraları ne milletin vicdanında kabul bulmuştur ne de sorgu tutanaklarında. Komployu hazırlayanlar bir Aralık-Ocak-Şubat aylarında MASAK raporundan bahsettiler. Oysa MASAK raporunu savcılığı 3 Mart günü talep ettiği 10 Mart günü bir uzaman yardımcısını zorla ikna edebildikleri, bir hafta içinde yazılmasını istedikleri rapor için, MASAK'ta bir uzman bulamadıklarını ancak bizzat Mehmet Şimşek'in baskısı ve Erdoğan'ın verdiği görevle raporda şüpheli gösterilen tüm hesap hareketlerinin aksi ispatlanmış, MASAK raporu tel tel dökülmüştür.
Bir yandan da Ekrem Başkanı, İBB'ye kayyum atayabilmek için, terörle ilişkilendirmeye çalışıyorlar. Söyledikleri Kent Uzlaşısı'dır. Kent Uzlaşısı DEM Parti'nin bir tanımlamasıdır. Kazanabileceğimiz illerde kazanacağız, kazanamayacağımız illerde eğer aday ayrımcılık yapmayacağına inandığımız bir adaysa kent uzlaşısı ile yaklaşacağız dedikleri bir parti meclisi kararıdır.
Dosyada sordukları şudur; 'Kent Uzlaşısı ile batıdaki Kürtlerin belediyeleri kazanamasalar da belediye meclislerinde belli sayılarda kota elde edilmesi sonucu, yerel yönetimlerde yer almalarının ve bir siyasi denge unsuru olmalarının amaçlandığı..' Suça bakın!
Ben adına kent uzlaşısı da deseler bizim Türkiye İttifakı dediğimiz süreçte belediye başkanlarımız ne ile suçlanıyorsa partinin genel başkanı olarak kendi talimatım olarak ilettiğimi ve sorumlunun ben olduğumu açıkça ilan ediyorum.
Partimiz her kesimin olduğu gibi Kürtlerin de partisidir. Biz barıştan yanayız. Terör örgütünün silah bırakacağı her türlü girişimi savunuyoruz. Ama iktidar karşımızdaki iktidar batıda seçime giren Kürtlere terör yaftası yapıştırmaktan çekinmiyor. Kürtler kendilerini defalarca kandırmış, suçlamış, cezalandırmış ve zulmetmiş AKP iktidarına en kuvvetli, yanıtı yine kendileri verecektir.
Kürt meselesinin çözümü demokratikleşmekten geçer. Kürtlerin de teminatı biziz. Terör sürecinde en büyük bedeli ödemiş şehitlerimizin analarının , evlatlarının ve gazilerimizin gözlerinin içine bakamayacağımız hiçbir işin içinde olmayacağımızı açıkça ifade ediyorum.
Erdoğan'a diyorum ki Ekrem İmamoğlu'nun ve bu davaların avukatıyım. Sen de bu Akın Gürlek yerine savcısıysan, getir düzenlemeyi hızla geçirelim, talep edilen sanıklar açısından canlı yayına açalım, sizin ve Akının iftiralarının bizim bunları çürüttüğümüz kanıtları TRT ekranlarında yayınlasın görelim bakalım. Bu millet kime sahip çıkıyor.
Hukuk güvencesini kaldırmak nedir? diploma iptal ediyorsun 30 yıl sonra. Seçilmiş belediye başkanına verilen mazbatayı hazmedemiyorsun, kumpas kurup içeri atıyorsun.
MASAK raporu istediler. HTS kayıtları ve bin 300 delegenin hesap hareketlerini bakıp da bize verilen bilgi; MASAK raporunuz ter temiz. Ama bir yandan İstanbul'daki birileri kendini Türkiye başsavcısı birileri, iftiralar, hakaretler üretmeye devam ediyor. Oradan yalan beyanları servis etmeye devam ediyor. Yandaş kanallarda abuk sabuk iddialar konuşuluyor.
Ortalama geliri 50 bin lira olan aslan gibi delegeme oradan buradan şunu aldın yalanını atanlar, kendileri 120 bin lira maaş alıyorlar, 90 milyon liralık lüks yatı gezip pazarlık yapıyorlar. Soğuk cüzdan verilmiş orada da rüşvet paraları varmış. Kişi kendinden bilir işi. Kirli para kriptoya dönüyormuş. Ey sayın savcı o soğuk cüzdanı kimin kullandığını biliyorum, günü gelince hesabını soracağız.
Erdoğan'a sesleniyorum; menfaat çukuruna düşenden CHP'li olmaz. Bu evlatları kimseye karalatmam, yedirmem. CHP kurultayı, Sivas kongresidir. Mandayı, himayeyi reddetmiş kurtuluşu örgütleme bağımsızlığı ilan etme görevini millete veren kongredir. Bu salondaki irade Mustafa Kemal'e 'manda fikriniz siz kabul ederseniz, sizi de reddederiz' diyebilen Tıbbiyeli Hikmetin iradesidir.
Bugün kul hakkına giren cuntacılar Mahkeme-i Kübra'da acaba ne yapacaklar. İnsanların kişisel namusuna, onların partisine terörle işbirliği iftirasını atmak hangi ahlaka hangi dine sığar?
Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır. Zulüm ile abad olanın akıbeti berbat olur. Hak batıla galip gelene kadar mücadelemizi onurla sürdüreceğiz.
Belediye Başkanımız Mansur Yavaş, tüm süreçlerde, olağanüstü bir özveri ile kardeşlik hukuku ile Ekrem Başkan'a da bu partinin geleceğe yönelik tüm iddiasına da sahip çıkmıştır. Hem ben hem Mansur başkan hem tüm büyükşehir belediye başkanlarımız partimizin tüm yöneticileri, bundan sonra bu büyük hukuksuzlukla mücadele ederek Ekrem İmamoğlu'nu önce özgürlüğüne kavuşturarak sonra seçim sandığını getirerek bir büyük mücadeleyi sürdürerek aday ofisimizi oluşturacağız. Toplumsal desteğin sürekliliğini sağlayacağız. Siyaset tarihinin en büyük imza kampanyasında an itibariyle 7 milyon imzadayız.
Bizimle birlikte olan ve asla kimsenin dışlanmadığını, listenin kucaklaşmaya yönelik bir liste olduğunu göreceksiniz. Bu listeyi bana emanet ettiniz. O listeyi kullandıktan sonra yandaş basının ağzına tıkmak için size emanet ediyorum. CHP bütündür. Biz birisi gibi tek adamın değil tek bir liderin, Gazi Mustafa Kemal'in partisiyiz.
Erdoğan'a şu çağrıyı yapıyorum; geçmişte milli irade dediklerinizi şimdi kirli irade ilan edip yerine kayyum atamaya kalktınız. 1980'de asker şunu seçin dediğinde, 'devlet milletin karşısına geçtiyse, millet devleti yener'i Kenan Evren'e göstermişti. 15 Temmuz'da etle tırnak olduklarınız size darbeye kalkıştığında, başta Kamer Genç, hepimiz defalarca uyarmışken, demokrasinin arkasında durmayı kapalı meclisi açtırmayı demokrasiyi savunmuş milletle aynı safta durmuştuk.
31 Mart'ta TRT'yi, Anadolu Ajansı'mızı ittifakın yayın organları haline getirirken, valilerden il başkanı kaymakamlardan ilçe başkanı performansı bekler aksini cezalandırırken, 31 Mart'ta şanlı ordumuzun neferlerini hiç gitmedikleri şehirlere kaydırıp oy kullandırıp seçim manipülasyonu yaparken biz milletin yanındaydık yine millet kazandı. İstanbul'da israf yerine hizmeti seçenlerin Ankara'da Türkiye rekoru kıranların peşine düşüp onlara yargı operasyonları yaparak ve CHP'ye darbe girişimi yaparak devleti, savcıları, emniyeti, MİT'i kullanıyorsun ama şunu unutuyorsun; karşında yine millet var.
Gurur duyduğumuz adayımızla Türkiye'yi senden kurtarmaya hazırız. Salon adamı Erdoğan'a sesleniyorum; cesaretin varsa çıkı karşımıza. Seninle de cuntanla da hesaplaşacağız. Türkiye'yi bir kez daha kurtaracağız.