-Altay, “İran’da yaşanan gelişmeler şunu gösterdi ki demokrasiden korkmamak gerekiyor. Özgürlüklerden rahatsız olmamak gerekiyor. Medyayı susturmamak gerekiyor. Türkiye’de ve dünyanın bütün ülkelerinde toplumlar, baskılanan toplumlar sokulmak istediği kalıbı parçalar, kırar. Şimdi İran’da yaşanan budur. İnsanı önce insan olarak görmek lazım. Bunu yapmadığınız müddetçe İran’da üzüntüyle, endişeyle, kaygıyla izlediğimiz olaylar her yerde olur” dedi.
Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek şöyle dedi:
“Bizim devletle kavga etmemizi arzu eden çevreler burada beklediklerini hiçbir zaman bulamayacaklar. Recep Tayyip Erdoğan muhalefeti tabi bütün muhalefet dersek olmaz MHP’yi ayırmak lazım bütün muhalefet partilerini, bütün sivil toplum örgütlerini, demokrasiden yana olan bütün güçleri devletle kavga zeminine çekmek için elinden geleni yapıyor. Yılın ilk gününde kendisine seslenmek isterim ki bu uğraşların beyhudedir. Biz AK Parti ile mücadeleye devam edeceğiz ama devletle kavga etmeyeceğiz.
Erdoğan kasıtlı ve bilinçli olarak belli bir seçmen kitlesini aklınca ve zanlınca bir şemşiyenin altında tutmak için gerilim politikasından beslenmek adına Türkiye’ye ve bu aziz millete büyük bir kötülük yapıyor.
Erdoğan’ın bu yeni yılda, yılın ilk gününde artık gerilim politikalarından vazgeçmesi ve 80 milyon vatandaşımıza karşı asli görevlerini yapmak için kafa yormasını kendisine tavsiye ediyoruz.
-“MAHŞERİN DÖRT ATLISINDAN ÜÇÜ YOLLARI AYIRMIŞ”-
Erdoğan bu kafayı ve anlayışı değiştirmezse çok yakında ama çok yakında AK Parti ile kavga eden bir Erdoğan ile karşı karşıya kalacağız.
AK Parti’nin kurulduğu dönem şöyle söylenmişti mahşerin dört atlısı yola çıktı denmişti. Erdoğan, Gül, Arınç ve Şener. Şimdi geldiğimiz nokta da mahşerin dört atlısından üçü yolları ayırmış.
-“METAL YORGUNU OLAN AK PARTİ DEĞİL, ERDOĞAN’DIR”-
İç sorunları bizi ilgilendirmez ama bana sorarsanız metal yorgunu olan AK Parti değil, Erdoğan’dır.
Kurtuluş Savaşı diyorsun sonra CHP’yi hedef gösteriyorsun, sen bir kaos ortamının zeminini mi hazırlamak istiyorsun? Eminim istemez. Kaos çıksın istemiyor olabilir ama bu densiz, hadsiz, izansız düşünceleri ve söylemleri kendi yakın çevresinde bir kaotik ortama fırsat verecek büyük provokasyonlara yol açar. Türkiye bir şeyden kurtulması gerekiyorsa bence Erdoğan’dan kurtulması gerekiyor ama sandık marifetiyle.
-“FETÖ İLE İLİŞKİLİ FETÖ AİDİYETİ OLAN ARKADAŞLARINIZI DA AKLARSANIZ”
Efendim 11 bin ByLock sahte olarak kontrol dışı irade dışı yüklenmiş olabilir. Şimdi bu 11 bin insanın mağduriyetini giderin. Ama siz bunun üzerinizden içinizdeki FETÖ ile ilişkili FETÖ aidiyeti olan arkadaşlarınızı da aklarsanız işte 15 Temmuz şehitlerine en büyük haksızlığı siz yapmış olursunuz.
-TBMM BAŞKANI’NA SESLENDİ-
Bir davetimiz de TBMM’nin Sayın Başkanı’na. TBMM Başkanı’nın bu OHAL KHK’larını İçtüzük ve Anayasa’da amir hüküm olmasına rağmen 30 gün içinde Meclis’te görüşülür hükmünü ihlal etmesi açıkça Anayasayı çiğnemektir.
-“KEŞKE BİNSELER”-
Bugünlerde Cumhurbaşkanı Bay Kemal’in kayığı diye tutturdu. Bay Kemal’in kayığına birlikte yola çıktığı arkadaşlarının bindiğini itham ediyor. Keşke binseler. Onlar o kayığa binerse Kemal Kılıçdaroğlu’nun kayığına binmiş olmaz. Demokrasi, adalet ve hukukun kayığına binmiş olurlar. Onlar otokrasi ve despotizm kayığında daha fazla vicdanlarını kanatmamak için yollarını ayıranlardır ama iş kayığa kalırsa Kemal Kılıçdaroğlu bir kayığa bindi 16 Temmuz sabahı Boğaz Köprüsü köprüleri kapalı olduğu için Ataköy’den bir kayığa binerek o kayıkla Pendik’e geçip oradan TBMM’deki oturuma yetişmek için bindi. Keşke Erdoğan da oturuma yetişmek için Kemal Kılıçdaroğlu’nun bindiği kayığa binip 16 Temmuz sabahı Ankara’da TBMM’de olabilseydi. Ayıptır. Allah’tan korkmak lazım. Çünkü 15 Temmuz gecesi Meclis’e ilk gelen CHP’li milletvekilleridir.
-“SAYIN CUMHURBAŞKANI SEN NEREDEYDİN?”-
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz hain darbe girişiminin başladığı andan itibaren TBMM kürsüsüne çıktığı ana kadar saniye saniye dakika dakika nerede olduğu, ne yaptığı bellidir. Sayın Cumhurbaşkanı sen neredeydin? 80 milyonun gözünün içine baka baka yalan söylemek muhalefeti karalamak olsa olsa müfteriliktir.
- “KILIÇDAROĞLU NE HANGARDA SAKLANDI NE TÜNELDE SAKLANDI”
Kılıçdaroğlu ne hangarda saklandı ne tünelde saklandı.
En azından sabaha karşı ortam bir stabil olduğunda hadi onu geçtin ikinci gün, geçtim üçüncü gün, geçtim dördüncü gün bir cumhurbaşkanı ortada görünmüyorsa korkak odur. Korkan Kemal Kılıçdaroğlu değildir.”
-İRAN-
İran’da yaşanan gelişmelere işaret eden Altay, “İran’da yaşanan gelişmeler şunu gösterdi ki demokrasiden korkmamak gerekiyor. Özgürlüklerden rahatsız olmamak gerekiyor. Medyayı susturmamak gerekiyor. Türkiye’de ve dünyanın bütün ülkelerinde toplumlar, baskılanan toplumlar sokulmak istediği kalıbı parçalar, kırar. Şimdi İran’da yaşanan budur. İnsanı önce insan olarak görmek lazım. Bunu yapmadığınız müddetçe İran’da üzüntüyle, endişeyle, kaygıyla izlediğimiz olaylar her yerde olur” değerlendirmesini yaptı.
Bir basın mensubunun Abdullah Gül’ün açıklamalarının ardından başlayan tartışmaları hatırlatarak, “Abdullah Gül muhalefetin ortak odayı olabilir mi?” sorusuna Altay, “Normal koşullarda 2019’un Kasım ayı gibi görünen ama bana göre 2018’in içinde gerçekleşecek olan cumhurbaşkanlığı seçimi ve 600 üyeli parlamento seçimleri noktasında, CHP’nin parlamento seçimleri noktasında zaten yapacağı bellidir, adaylarıyla seçime girecektir. Cumhurbaşkanlığı seçimi noktasında da ittifak ile seçime girmek birinci tur bakımından gündeminde yoktur.
-“CHP’NİN ADAYI HİÇ ŞÜPHESİZ BİR CHP’Lİ OLACAKTIR”-
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı CHP’nin organlarında resmi yetkili organlarında görüşülecek, konuşulacak, karara bağlanacaktır ancak CHP’nin adayı hiç şüphesiz bir CHP’li olacaktır.
Sayın Gül, AK Parti’nin kurucusudur, mahşerin dört atlısından biridir, dört atlının üçü yolu değiştirmiştir. Bu bizim meselimiz değildir”
-“KEŞKE DEDİM ERDOĞAN’DA O KAYIKTA OLAYDI DEDİM, O KAYIK DEMOKRASİ KAYIĞIDIR”-
“Keşke kayığa binse dediniz, sanki bir CHP’den çağrı mı var?” sorusuna da Altay, “Hayır, ben Erdoğan’ı kastettim yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun kayığı, Kemal Kılıçdaroğlu bir kayığa bindi, Ataköy’den Pendik’e kayığa bindi, demokrasi için bindi, Meclis’e koşmak için bindi. Keşke dedim Erdoğan’da o kayıkta olaydı dedim. Saklanacağına sağda solda dedim. O kayık demokrasi kayığıdır. Abdullah Gül’ün bu konuda düşüncesini söylemesi de Erdoğan’a nispeten demokrasiye bağlılığını, hukuka saygısını gösteren bir durumdur” yanıtını verdi.
-“BİR VİCDANİ FERYAT DİYE DEĞERLENDİRİYORUM”-
“Sayın Gül’ün bu açıklamalarını adaylık sinyali olarak mı okumak lazım?” sorusuna da Altay şu yanıtı verdi:
“Ben Sayın Gül’ün bu açıklamalarını bir vicdani feryat diye değerlendiriyorum. 669 sayılı KHH ile bir paramiliter güç imkanı sağlanıyor. Bugün bir yerde var, silahlı eğitim kamplarının kurulduğu iddia ediliyor. Bu iç savaşa götürür seni kardeşim.
-“ABDULLAH GÜL’ÜN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI İLE İLGİLİ BİR SİNYAL DEĞİL”-
Benim yorumum bakımından Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili bir sinyal değil, Abdullah Gül’ün hukuka ve demokrasiye sadakatinin bir işareti” dedi.
Bir soru üzerine Altay, “Silahlı eğitim kampları kuruluyorsa daha önce SADAT ve benzerlerini duyduk sonra HÖH çıktı bir şeyler çıktı, bunu bir iç savaş tehdidi görmemek körlük olur” dedi. (