İşte Nuran Yıldız'ın konuyla ilgili yazısı:
Okuma yazmayı, Abdi İpekçi'nin Milliyet'inin haber başlıklarından öğrenmiş biri olarak Milliyet'in bendeki izi derindir.
Milliyet Çocuk Dergisi'ni gazete dağıtan amcadan ilk alan olmak için kardeşlerimle sokağın en başına kadar yarışırdık.
O yüzden.
Milliyet'in başına bir şey gelse, benim başıma gelmiş gibi dertlenirim.
Ercüment Karacan gazeteyi Aydın Doğan'a satınca, çocuk aklımla ne kadar üzülmüşsem, Aydın Doğan, Demirören Grubuna sattığında da iletişim alanından ekmek yiyen biri olarak o kadar üzülmüştüm.
Demirören'lerle solunum cihazına bağlanan Milliyet'in, Fikret Bilâ'nın yayın yönetmenliğinden ayrılmasıyla fişi çekilmiş oldu.
Gerçek nedeni ne olursa olsun, zannımca Fikret Bilâ, manşete Total benzin istasyonlarının bayi toplantısını koyduğu gün masasını toplayıp gitmiştir.
Koskoca Milliyet'in, Demirören şirketleri yayınına dönüşmesi olacak şey miydi? Oldu.
Bilâ camiada tanıdığım en dengeci, sinirlerini en kontrol edebilen, devleti en iyi bilen gazetecidir.
Adam gibi adamdır. Ketumdur, konuşmaz. Bunu bildiğimden ona sormadım, Milliyet'teki arkadaşlarımla konuştum.
Özetle dediler ki;
"Fikret Bilâ gazetede bir nevi denge unsuruydu."
"İktidar haberlerini büyütmekle birlikte yalakalık yapmıyorduk. Muhalefete yönelik tuzak haber yapmıyorduk. Bu arada elbette iktidarı zor duruma düşürecek haberleri de görmüyorduk."
Arkadaşlarıma göre, patronajın tek derdi "Erdoğan'ı kızdırmayacak gazete yapmak"mış.
"Hürriyet'in de artık bizden pek farkı yok" dediler.
İçlerinden biri şöyle devam etti:
"Fikret Bilâ epey sıkıntıdaydı... Hemen her gün patronajdan 'Cumhurbaşkanını biraz daha büyütseniz iyi olur' uyarısı geliyordu. Can Dündar'ın birinci sayfada haber yapılmasını istememişlerdi, o yüzden kavga çıkmıştı. Bilâ rest çekerek birinci sayfanın diplerinde iki sütun haber verebilmişti."
Bizimkilerin anlattıkları daha bitmedi:
"Kimi zaman (Fikret'e) 'şu haberi çıkar' diyorlar ama sebebini söylemiyorlardı. Denetimi genelde Meltem Hanım yapıyordu."
O da kimdi ki? Sordum. Demirören'in kızıymış.
"Fikret Bilâ yönetimle, Cumhurbaşkanlığı arasında köprü vazifesi yapıyordu. Gazete personeli de Fikret'ten memnundu. Çünkü gerçekten mütevazı ve herkesi en azından dinleyen bir kişiydi" dediler ve eklediler:
"Medyada bu nitelikte bir adam bulunamaz."
"Peki şimdi Milliyet'e ne olacak" sorumun yanıtları ise şöyle oldu:
Fikret Bilâ, Hürriyet'in Cumhurbaşkanlığı gezilerindeki değişmez temsilcisi olacakmış.
"Gazetenin başına Mehmet Soysal'ın geleceği söyleniyor ama o zayıf ihtimal."
"Erdoğan Demirören kendisiyle konuşan iki gazeteciye, 'Mutlaka gazetenin içinden birini getireceğiz' dedi."
Ama. Gazetenin içinden fazla aday çıkmazmış. Zaten kimse de bu işe soyunmak istemiyormuş.
Çünkü sık sık patrondan gelen emirle sayfa değiştiği veya fırça yedikleri için herkes mutsuzmuş.
Haydi şimdi, Milliyet için El Fatiha.