Vural, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Erdoğan'ın dün Afrika gezisinden dönüşte İstanbul Atatürk Havalimanı'nda yaptığı konuşmaya eleştirilerde bulundu.
Havalimanının miting alanına dönüştürüldüğünü savunan Vural, "Sanki sürgündeki bir siyasetçi yurda dönüyor. Gösteri arayışı, bu organizasyon arayışı, karanlıkta ıslık çalan bir siyasetçinin konumuna benziyor" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'yi anlamadığını ve kavramadığını ifade eden Vural, "Başbakan kutuplaşma, çatışma, tehdit siyasetiyle kendi seçmenini kontrol etmek ve toplumsal muhalefeti marjinalleştirmek, kendi yaptıklarının üstünü örtmek istiyor" şeklinde konuştu.
MHP'nin, kişisel hak ve özgürlüklere, milli varlığa yönelik girişimler karşısında demokratik tepkisini dile getirdiğini anlatarak, şiddeti, sokakta hak aramayı, vatandaşa orantısız güç kullanılmasını ve sömürgeci tavrı da reddettiklerini söyledi. Oktay Vural, "Erdoğan, sadece kendisini haklı görmekte ve haklı göstermek istemektedir. Millete hesap vermesi gereken kimse, milleti suçlayan tavır içinde" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın Afrika'ya gitmeden önce borsanın inip çıkabileceğini belirttiğini, dünkü konuşmasında ise faiz lobisinin kendilerini tehdit ettiğini söylediğini anımsatan Vural, şöyle konuştu:
"Yabancılaşmanın mimarı olan kişi bu kez kalkmış, 'milletin alınterini yedirtmeyeceğiz' diyor. Bugüne kadar kimlere ne yedirttin? Yoksa faiz lobisiyle birlikte mi çalışıyorsun? Sen konuşuyorsun borsa düşüyor. Kimler malı götürüyor? Başbakan sanal sorumluluklar icat ediyor. Bu tip sosyolojik gelişmelerin ekonomik neticeleri olabilir. Kendinden önce faiz lobileri, spekülatörler bu ülkenin kaynakları üzerinde oyun oynarken kimi suçluyordun? Bankaları, faiz lobicilerini suçlamadın, hükümeti suçluyordun. Sen, bizatihi o zaman, spekülatif ataklarla ekonomiyi yerle bir etmek isteyen zihniyetlerle birlikte hareket ettin. O zaman Recep Tayyip Erdoğan faiz lobicilerinin adamıydı. Hükümet spekülatif atakla mücadele ederken, sen faiz spekülatörlerinin yanında yer aldın. Çünkü seni bu noktalara taşıyan Türkiye'nin kaynağını sömüren lobilerdir. Milletin alınterini 10,5 yıldır yabancılara peşkeş çektin, şimdi alınterinden bahsediyorsun."
"Sanal düşmanlar oluşturacak"
Erdoğan'ın yeni mağduriyet alanı oluşturmak istediğini savunan Vural, "PKK ile girdiği pazarlığın, diktacı yönetim anlayışının, Reyhanlı'nın üstünü kapatacak. Kendinden uzaklaşan oyları yeniden toplamak için sanal düşmanlar oluşturacak. Bu oyuna millet düşmez" dedi.
Vural, Başbakan Erdoğan'ın olayları kullanarak kendini aklattıramayacağını iddia ederek, "Eğer bunu yapıyorsan, bu olaylar planlı bir şekilde derin AKP'nin kurguladığı olaylar silsilesi midir, bunu sorgulamaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Tepkilerin demokratik şekilde meydanlarda ve sandıklarda ortaya konulacağını ifade eden Vural, "alternatifi ortaya koyacağız. Bu alternatifi şiddetle, marjinalleştirmeyle toplumun dışına kimse itemeyecektir. Bu iradeden kurtulmak istiyorsak, elbirliğiyle, demokrasi ve hukuk devleti içinde toplumsal muhalefeti marjinalleştirmeden çözümü bulmamız gerekiyor" şeklinde görüş belirtti.
Başbakan Erdoğan'ın evinde bilgisayar olan gençlik istediğini anlatan Vural, "Onları da içeri tıkıyorlar zaten" ifadesini kullandı.
Gazeteci Nagehan Alçı'nın, aşırı güç kullanan polislerin MHP'li olabileceğine ilişkin sözlerini de eleştiren Vural, "Ne utanmazlık, ne haddini bilmezliktir. Uygulamaları eleştiremeyenlerin, bunları aklamak için millete bilgi verme hakkı yoktur" dedi.
Havaalanında atılan slogan
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Vural, MHP'nin Bursa mitinginde atılan bir slogan nedeniyle soruşturma başlatıldığı anımsatılarak, dün de Başbakan Erdoğan'ın konuşması sırasında atılan sloganlarla ilgili düşüncesinin sorulması üzerine, "Cumhuriyet savcılarını bekliyoruz. Bakalım hukuk devleti var mı?" şeklinde konuştu.
Eylemlerle ilgili Twitter'ı kullananların gözaltına alındığını anlatan Vural, "Anıtkabir'i yıkacağız inşallah" diye tweet atan kişi hakkında soruşturma açılıp açılmadığını sordu.
Vural, AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar'ın da "Erdoğan diktatör olsaydı, Taksim Dersim olurdu" şeklindeki paylaşımına ilişkin görüşünün sorulması üzerine, "Bir yöneticinin, insanları topla, tüfekle öldürmesiyle diktatör olunacağını düşünüyorsa, sivil diktatörün ne anlama geldiğini bilmiyor demektir. İnsanların özgürlüklerini yok etmek, ötekileştirmek, ayrıştırmak, gücün baskısıyla yıldırmak, sindirmek onlar için diktatörlük değilse vahim noktadayız. Öldürülmediğimiz sürece diktatör yok demek. O zaman şükredelim. Biz muhalefetiz ama bizi öldürmüyorsun, ne kadar demokratsın" diye konuştu.