Efraim İnbar, Bar-İlan Üniversitesi'ndeki Begin-Sedat Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin Müdürü ve ülkesinin önde gelen Türkiye uzmanlarından biri.
Geçenlerde "Türk dostlarıma açık mektup" diye bir metin yayınlamış ve "Benim hayranlık duyduğum Türkiye ne yazık ki yanlış yola kayar gibi görünüyor." demişti.
ED: Türkiye son zamanlarda tüm komşuları ile daha yakın ilişkiler kurdu; bu arada İsrail ile tartışmalar yaşandı. Sizce bunlar, nasıl bir dış politika tablosu oluşturuyor?
Efraim İnbar: Bence son yıllarda Türkiye, Batı'dan uzaklaşmaya karar verdi. Şu anki Türk hükümeti için AB ve ABD önemini kaybediyor. Onlar Orta Doğu'daki Müslüman ülkelerle ve Gazze'deki Hamas gibi radikal örgütlerle yakınlaşıyorlar.
Bu kısmen AKP hükümetinin İslamcı kökenlerinden kaynaklanıyor, kısmen de stratejik ortamdaki iyileşmeden. Suriye artık bir rakip değil, çünkü Türklerden korkuyorlar. Irak artık tehdit değil, çünkü Saddam Hüseyin Amerikan işgali ile uzaklaştırıldı. İşte bu nedenlerle Türkiye, Batı'dan ve İsrail'den uzaklaşıyor.
ED: Tabii Türk hükümeti bu düşünce tarzını reddediyor ve "Komşulara yakın olmak, eski müttefiklerimizi terk ettiğimiz anlamına gelmez. Biz hala Batı'ya açığız. Bizi ne zaman bir proje için isterlerse hazırız." diyorlar.
Eİ: Bence bu, düpedüz propoganda. Çünkü Batı'nın İran konusundaki tavrı açık ama Türkiye bu tavırdan uzaklaşıyor.
Bence Türk siyaseti daha İslami bir renk almaya başladı
Profesör Efraim İnbar
Türkiye, Ahmedinejad'ı davet eden ve başbakanını İran'a yollayan tek NATO ülkesi. Türkiye, Darfur'da savaş suçu işlemekle itham edilen Sudan Cumhurbaşkanı Beşir'i kabul eden tek NATO ülkesi. Türkiye, demokratik bir devleti yıkmaya kararlı olan Hamas gibi bir terör örgütüyle diyaloğu olan tek NATO ülkesi. Bence Batı ile bağlarınızı tehlikeye atmadan bu tür adımlar atamazsınız. Türkiye'nin Şam'daki, Tahran'daki diktatörleri; Kudüs'teki demokrasiye tercih ettiği açık.
Atatürk'le karşılaştırma
ED: Ama Türkiye yalnızca bu ülkelerle bağlar kurmuyor, değil mi? Örneğin Ermenistan ve Rusya ile de ilişkilerini geliştiriyor. Ya da Irak'la kurduğu bağlar, Batı gayet memnun bu durumdan.
Eİ: Bence Rusya kesinlikle Batı yanlısı bir ülke değil. Rusya uluslararası alanda ABD ile rekabet halinde. İran'ı destekliyor ve tıpkı Türkiye gibi, İran'a karşı yaptırımlara katılmak istemiyor.
Ermenistan başka bir mesele. Bu, Türkiye'nin sınır komşusu olduğu ülkelerle iyi geçinmeyi hedefleyen, anlaşılabilir girişimlerinin bir parçası. Ermenistan, Türkiye için her zaman bir sorun, bir engel olmuştu. Bu sorunu çözmeye çalışıyor.
ED: Yani siz bu değişimin AKP ve onun kimliği ile bağlantılı olduğunu düşünüyorsunuz. Türk dış politikasının daha İslamcı hale geldiğini mi söylemeye çalışıyorsunuz?
Eİ: Evet bence Türk siyaseti daha İslami bir renk almaya başladı. Türkiye'de de bu inkar edilmiyor. Başka bölgelerin olduğu kadar, Orta Doğu'nun da bir parçası olduklarını düşünüyorlar. Kemalistler yıllarca böyle düşünmedi. Atatürk kendini Orta Doğu'dan ve onun temsil ettiği şeylerden uzaklaştırıp, Batı kültürünün bir parçası olmak istemişti. Artık Türk hükümeti bu fikirde değil.
Seçim
ED: Ama özellikle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve diğer yetkililer, o dönemin kendi koşulları olduğunu, aradan geçen yıllarda Türkiye'nin bölgede yaşadığı yalnızlığın ve dış politikasında belirlediği çatışmacı tavrın Türkiye'ye zarar verdiğini söylüyor. Siz bu fikirde değil misiniz?
Eİ: Hayır bence nükleer güce sahip bir İran, Türkiye için kesinlikle bir tehdit. Uluslararası siyasette iyiler ve kötüler vardır -- ve ne yazık ki Türkiye kötülere yaklaşıyor.
İki ülkenin iyi geçinmesi, stratejik ortak olması için politikalarının birebir örtüşmesi gerekmez. Bu hükümet bile, çok yakın bir zamana kadar bu farklılıkları gözardı ediyordu.
Profesör Efraim İnbar
ED: Tabii bunun yalnızca ideolojik sebeplerle değil, ulusal çıkarlar için de yapıldığı söylenebilir. Türkiye'nin Nabucco boru hattı için İran'dan gelecek doğal gaza ihtiyacı var, tüm komşuları ile iyi geçinmeye ihtiyacı var.
Eİ: Evet, kısmen doğru bence. Ama yine de bazı seçimlerin yapılması gerekiyor. İran'a yakınlaşmak, Batı'nın tercih ettiği birşey değil.
ED: İsrail ile ilişkilere değinelim biraz da. İsrailli meslektaşınız Ofra Bengio, "Ahmet Davutoğlu'nun ideolojik çerçevesinde İsrail'in önemli bir rol oynamadığını" söylüyor. Katılır mısınız?
Eİ: Evet, katılırım. Onların düşünce tarzına göre demokratik, Batı yanlısı bir devlet olan İsrail önemli değil çünkü Batı ile bağlar önemli değil. İsrail, Türkiye'nin komşusu değil, Türkiye'yi herhangi bir şekilde tehdit etmiyor, dolayısıyla iyi ilişkiler kurmaya da gerek yok.
'Filistin meselesi yeni değil'
ED: Böyle olabilir ama, pekçok Türk ve Türk hükümeti, Gazze'de Filistinlilerin başına gelenleri gerçekten önemsiyor, öfke duyuyor. Buna karşılık pekçok İsrailli ve onların hükümeti de bunu meşru eylemler olarak görüyor. Bu durumda dostluk, ortaklık mümkün mü?
Türkiye'nin Orta Doğu'daki tüm krizlerde arabuluculuk yapma çabası, gülünç kaçıyor.
Profesör Efraim İnbar
Eİ: Öncelikle Filistin meselesi yeni bir mesele değil. Bu konuda AKP'den önceki hükümetlerle de görüş farkları vardı. Ama iki ülke bu farklarla yaşamasını öğrendi. İki ülkenin iyi geçinmesi, stratejik ortak olması için politikalarının birebir örtüşmesi gerekmez. Bu hükümet bile, çok yakın bir zamana kadar bu farklılıkları gözardı ediyordu.
Ağustos ayında Türkiye ve İsrail'in donanmaları ortak tatbikat yaptı. Sonra AKP hükümeti bir şekilde İsrail ile ilişkileri azaltmaya karar verdi. Ve bence bunun Filistin meselesi ile alakası yok. Başbakan, halkı İsrail'e karşı kışkırtıyor. Halbuki bizim Gazze'de yalnızca kendimizi koruma hakkımızı kullandığımızı o da çok iyi biliyor. Türk ordusu da olan bitenin farkında.
ED: Sizce Türkiye'nin, İsrail ile Suriye arasındaki arabuluculuk çabası başarılı olsaydı ve İsrail hükümeti tarafından durdurulmasaydı, ilişkiler farklı bir noktada olur muydu?
'Arabulucu dediğin güçlü olur'
Eİ: O görüşmelerdeki çıkmazın sorumlusunun İsrail olduğuna emin değilim. Bence Suriyeliler de Amerikalıların bu işe katılmasını istedi. Ama o dönemde Bush iktidardaydı ve Amerikalılar, terörü destekleyen bir ülke olarak gördükleri Suriye ile müzakerelere dahil olmak istemedi.
Ayrıca Türkiye'nin, İsrail ile Suriye arasında arabuluculuk yapma hevesi gerçekçi değil. Türkiye, ABD gibi büyük bir güç değil. İsrail'in bu pazarlıklara girmekle aldığı riski tazmin edecek durumda değil. Türkiye'nin Orta Doğu'daki tüm krizlerde arabuluculuk yapma çabası, gülünç kaçıyor. Bence bu tür faaliyetlerde biraz megalomanlık var.
ED: Neden? Neden Türkiye tüm taraflara eşit uzaklıkta bir " dürüst arabulucu" rolü oynayamasın?
Eİ: Çünkü dürüst arabulucular faydalı değildir. Uluslararası ilişkilerde ancak güçlü arabulucular faydalıdır.
ED: Sizce İsrail ile Türkiye'nin ünlü "stratejik ortaklığı" bitti mi?
Eİ: Bence stratejik ilişki ciddi hasar gördü ve devam eder mi bilmiyorum. Tabii İsrail, Türkiye gibi bölgesel bir güçle iyi geçinmek ister. Ama Türk dış politikasının ipleri, Türklerin elinde. Ne tarafta olmak istediklerine onlar karar vermeli. Tahran'daki radikal Müslümanların mı, İsrail gibi Batılı ve demokratik bir devletin mi? Onların seçimi, İsrail'in değil.
Ebru Doğan/BBC Türkçe