AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Rusya'ya bağımlı hale geldik" eleştirisine yanıt verdi. Kurtulmuş, "Ne acıdır. Türkiye'de muhalefet partisinin lideri özellikle millî konularda millî hassasiyetler çerçevesinde konuşabilme becerisine sahip olsa. Tam tersine Türkiye Rusya ile olan bu ilişkileri üzerinden aslında giderek karmaşık hale gelen bu bölge denkleminin ve küresel siyaset denklemi üzerinde daha bağımsız olma adımlarını atıyor. Kılıçdaroğlu'na tavsiyemiz şu eski Türkiye değil artık Türkiye. Birileri sen şurada tek ayak üstünde duracaksın dediği zaman orada duracak bir Türkiye yok. Türkiye çok taraflı olarak bu oyunu geliştirmeye çalışıyor. Denklem değişmiştir. Dünyanın denklemleri değişmiştir" dedi.
NTV'de canlı yayında soruları yanıtlayan Numan Kurtulmuş , İdlib konusunda da "İdlib'de kısa vadede çözüm bekliyor musunuz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Bunun üzerinden bir siyasi sonuç alırsanız vallahi söyleyeyim o siyasi sonucun zerre kıymeti yoktur"
"Bir kere İdlib artık siyasi bir mesele olmanın çok çok önüne geçmiş bir yerdir. İnsani trajedidir. Rusların da bu insani trajediyi önlemek adına samimiyetle gayret göstermesi lazım. Masada İdlib'deki çatışmasızlık alanı konusunda biz kendi üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirirken Rusların da üzerine düşeni yapmalarını bekliyoruz. Burada rejimin yapmış olduğu insanlık dışı katliamlara seyirci kalınamaz. Eğer Rusya baskı kurarsa rejim üzerinde İdlib'deki bu insani katliamları durdurabilecek güce sahip olduğunu biliyoruz. Türkiye olarak bizim pozisyonumuz açıktır biz İdlib'de verdiğimiz sözleri yerine getiriyoruz ama kimsenin oradaki masum insanları öldürmeye, ayakları çıplak çocukların bu soğuk havada çamurun içinde hayat mücadelesi verdirmeye kimsenin hakkı yoktur. Bunun üzerinden bir siyasi sonuç alırsanız vallahi söyleyeyim o siyasi sonucun zerre kıymeti yoktur. Suriye rejimi şöyle zannediyorsa; ben kadınlara, yaşlılara, çocuklara bu zulmü yapayım bunun sonucunda Cenevre ve Anayasa süreçlerinde rejim olarak daha güçlü bir pozisyon elde ederim' inanın ki elde edemezler. Çünkü bu insani bir şeydir. Bu gayritullaha dokunur. Yazıktır günahtır. Bunu birileri de teşvik ediyorsa onlar da aynı suça ortak oluyorlardır."
"FETÖ'nün siyaset kurumunu kullanmamış olduğunu düşünmek herhalde mümkün değildir"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "siyasi ayak açığa çıkarılmalıdır" dedikten sonra "Neyi kastediyorsunuz?" sorularına "Yurtta Sulh Konseyi üyelerine bakın, anlayabilirsiniz" cevabını vermişti. Ardından CHP, "FETÖ'nün siyasi ayağı Meclis'te araştırılsın" önerisinde bulunmuştu. 'FETÖ'nün siyasi ayağı' tartışmalarına ilişkin de konuşan AKP'li Kurtulmuş şu değerlendirmelerde bulundu:
"Birincisi bu devlet düşmanı örgüt, aşağı yukarı 1970'lerin ortalarından itibaren devlete sızmaya başlamış, her yere girmişler. Böyle bir örgütün siyaset kurumunu kullanmamış olduğunu düşünmek herhalde mümkün değildir. Mutlaka siyasetin içerisinde de geçmiş dönemlerde de var olsunlar.
"Hiçbir kimsenin siyasetçi diye böyle bir örgüte karşı yapılan mücadelede muaf olması düşünülemez"
İkincisi böyle bir terör örgütüyle Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde amansız bir mücadele veriliyor. 17-25 Aralık bunun miladı olarak görünüyor. Ama ben Cumhurbaşkanımızın başlattığı dönemin daha öncesine geldiğini biliyoruz. Mesela 7 Şubat 2013 MİT kriziyle birlikte paralele devlet olarak bunları tanımlayarak ve üzerlerine çok ciddi bir biçimde gidilmesini sağlayacak bir siyasal kararlılığı ortaya koydu. Dolayısıyla cumhurbaşkanımızın bu kararlı tutumuyla nerede varsa üzerine gidildi. Amansız bir mücadele veriliyor. Hiçbir kimsenin siyasetçi diye böyle bir örgüte karşı yapılan mücadelede muaf olması veya buradan bir korunmuşluk temin etmesi düşünülemez.
"FETÖ'nün siyasette nereye meyil ettiğini 2014 ve 2019 seçimlerine baktığımız zaman görürüz"
Üçüncüsü ise özellikle 2014 ve 2019 seçimlerine baktığımız zaman FETÖ'nün bir takım unsurlarının nasıl can hıraş şekilde Erdoğan karşıtı cepheye destek verdiğini görüyoruz. Özellikle son seçimlerde, açıkça isimlerini şimdi burada söylemeyeyim, özellikle medya üzerindeki iki önemli FETÖ'cü ismin kaçak yurt dışından videolar yayımlayarak Erdoğan karşıtı cepheye destek verilmesi, İstanbul ve Ankara seçimlerinde bir şekilde karşı cephenin kazanması için mücadele edilmesi gerektiğini hep beraber biliyoruz. FETÖ'nün siyasette nereye meyil ettiği, özellikle 2014-2019 seçimlerini göz önünde bulundurduğunuzda çok net bir şekilde görünüyor.
Dördüncü olarak da şunu söylemek isterim; bu mesele niçin Meclis Araştırma Komisyonu? Zaten Meclis Araştırma Komisyonu daha evvel de kuruldu. Bu mesele onun görevi değildir. Meclis Araştırma Komisyonu nihai bir tespitte bulunacaktır, bu mesele Cumhuriyet başsavcılıklarının görevidir. Cumhuriyet başsavcılıkları kendilerine ulaşan bilgiler çerçevesinde ya da resen bilgileri toparlayabilir. Dolayısıyla burada bunun üzerinden bir siyaset tartışması değil; Türkiye FETÖ'ye karşı bir gerçekten can hıraş bir mücadele veriyor. Ülkenin bağımsızlığının önemli ayaklarından biri FETÖ'ye karşı verilen mücadeledir. Ve bu mücadele her alanda sürdürülüyor. Aksi bunlara azcık nefes aldırırsanız bunlar tekrar melanet işlerine başlayabilriler. Neyle karşı karşıya kaldığımızı unutmuyoruz. 15 Temmuz gecesiAllah korusun başarılı olsalardı Türkiye'de nasıl bir hükûmet kuracaklar? Belki de Sayın Bahçeli'nin söylediği Yurtta Sulh Konseyi ve onun arkasındaki siyasi irade dediği şey bu. Bunları bilmiyoruz bunlar araştırılmalıdır. Ayrıca eğer o gece başarılı olsalardı, Türkiye bugün parçalanmış Libya'dan bahsediyoruz ya, belki de uluslararası camia Türkiye'de nasıl ateşkes sağlanacak onu konuşacaklardı. Türkiye bölünmüş olacaktı. Dolayısıyla bu örgütün her alanda üzerine gidilmeye devam edilecektir.
Kurtulmuş, "AKP bu kadar kararlıyken MHP neden böyle bir çıkış yaptı sizce?" sorusuna da yanıt verdi. Kurtulmuş, "Ben niyetini kendisiyle konuşmadığımız için bilmiyorum ama ben samimiyetle FETÖ konusundaki endişesini dile getirdiğini görüyorum. Kayda değer dikkat çekme olarak bunu benimsemek gerektiğini söylüyorum" dedi.