CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın ile T24 yazarları Hasan Cemal, Murat Belge, Yalçın Doğan, Aydın Engin, Fikret Bila, Şirin Payzın, Tayfun Atay, Soli Özel ve Murat Sabuncu'nun gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
Saadet Partisi ve İYİ Parti ile yaptıkları ittifakın CHP'ye karşı önyargıların önemli ölçüde kırılmasını sağladığını belirten Kılıçdaroğlu, "Muhafazakâr kesimlerle yaptığımız toplantılarda bazen kendilerine takılıyorum, 'Siz kendinize muhafazakâr diyorsunuz ama muhafazakâr değilsiniz. Asıl muhafazakâr biziz, yıllar yılı değişmemek için direndik' diye" dedi.
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Zaman içinde demokrasi için kurduğumuz ittifakın büyüyeceği kanısındayım. Bugün Türkiye'de bizce sağ-sol siyaseti yok. Demokrasiden yana olanlar-demokrasiye karşı olanlar, otoriterlikten yana olanlar var. Temel ayrım bu. Önce demokrasiyi hep birlikte inşa etmeliyiz, bu ortak payda üzerinde alacağımız yoldan sonraki görüş ayrılıkları nasıl olsa yoluna konur.
Erdoğan'ın temel stratejisi Millet İttifakı'nı bölmek, İyi Parti'yi bu ittifaktan koparmak. CHP olarak söylemlerimizde ne Aleviliği, ne Sünniliği, ne de başka bir inancı öne çıkarıyoruz. Bu nokta bizim için çok önemli. Geçmişte cenaze namazına bile katılmama eğilimleri vardı. Şimdi elbette inanarak, isteyerek katılıyoruz.
Evet, partimizin tabanında 'emekli öğretmen' diye özetleyebileceğim bir kesim var, zaman zaman bize çok kızıyor, bize ders veriyor. Elbette onları da dinliyoruz.
Bütün parti örgütlerimize diyoruz ki karşınızdakileri dinleyeceksiniz. Dinledikten sonra ilk cümleniz 'haklısınız' olacak. O zaman insanlar diyor ki, CHP beni dinledi, dinliyor. Haklı-haksız eleştirileri, insanların CHP hakkında ne düşündüklerini dinlememiz çok önemli. Bu vesile ile biz kendimizi anlatıyoruz. Elbette bize oy vermeleri şart değil. Ama CHP'yi anlatmak önemli. Bizim örgütlerimizde eleştirilere hemen cevap verme refleksi zaman zaman oluyor, diyorum ki, acele etmeyin, sabredin ve önce dinleyin."
'Devran fotoğrafı çok güzeldi'
İki fotoğraf oldu. İlk fotoğrafta teklif bizden gitti. Selvi Hanım'ın (Kılıçdaroğlu) daveti üzerine Başak Demirtaş ile kahve buluşması planlandı. Tesadüfen de Başak Hanım'ın doğum gününe rastladı. İkinci fotoğraf Selahattin Bey'in Devran kitabının sahneye konulması sırasında oldu. Başak Hanım 'Selahattin Bey'in kitabı sahneye konacak, eşiniz katılmayı düşünür mü' diye aradı. Biz de 'niye olmasın' dedik. Eşim de tesadüfen İstanbul'daydı, gitti ve kitabın sahneye konmasını Başak (Demirtaş), Canan (Kaftancıoğlu), Dilek (İmamoğlu) hanımlarla birlikte izledi. Bu fotoğrafa saldırılar oldu. Tabii şaşırmıyoruz bunlara, ama bu saldırıların hiçbir etkisi olmadı. İki fotoğraf da çok güzeldi. Kadınların birliğini, gücünü gösteren çok güzel fotoğraflardı."