Soysal, medyanın tüm aktörlerine ‘bir araya gelip sorunlara ortak çözümler üretme’ çağrısı yaparken “Almanya modeli gibi televizyonları izlemenin bir ücreti olmalı” dedi.
Sosyal'ın bugün Milliyet'te "Ve kördüğümlerin çözülmesi..." başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Ülkemizdeki geleneksel medya dijital dönüşümünü gerçekleştiremedi.
Ve bu yüzden, içinde bulunduğu kısır döngüden kendini kurtaramadı.
Sürekli günü kurtarmaya baktı.
Rutin olayların haberlerini ve perde arkasını kovalayıp durdu.
Okuyucuyu ve seyirciyi çoğu zaman göz ardı ederek yayıncılık yapmaya devam etti.
Daha da önemlisi, araştırma ve geliştirme birimlerinden yoksun çalışarak bugünlere geldi.
Medya yönetimi kazandığı paraları sektöre yatırmadı.
Sektörü geliştirmedi.
Müzikten kazandığı parayla otobüs şirketleri, otel, tekstil, lokanta açan sanatçılarımızın düştüğü durumdan farkımız yok.
***
Mobil şirketleri dahi geleneksel medyanın önüne geçti.
Bu durumun hukuki altyapısı hazırlanmalı ve iş çerçevesi sınırlandırılmalı.
Youtube, Google, Amazon, Twitter, Instagram, Facebook gibi kuruluşlar geleceğin en güçlü medya kuruluşları olmaya doğru büyük hazırlık yapıyor.
Bu konuda önemli medya kuruluşlarını satın alıyorlar.
Bizler ise hâlâ pahalı içerik üretip ücretsiz erişime açarak sektörü her geçen gün aşağıya çekiyoruz.
***
Küçük bir ekonomik krizde ise ilk akla gelen personel giderlerini kısmak oluyor.
Günde 15 lira verip sigara alan, 5 liraya bir bardak çay içen okuyucu 1 lira verip gazete okumuyorsa ortada büyük bir sorun var demektir.
Diyoruz ki medyanın tüm aktörleri artık bir araya gelmeli ve sorunlarını konuşup ortak çözümler üretmeli.
Maliyetlerini aşağıya çeken ortak platformlar kurmalı.
Almanya modeli gibi televizyonları izlemenin bir ücreti olmalı.
Televizyon üretimi yapan şirketler kutu satarak toptan yayıncılık yapan platformlarla, mobil şirketleriyle; yapımcı firmalar reklam ve piar ajanslarıyla bir araya gelip ortak çözümler üretilmeli.
***
UEFA, futbol sektörüyle ilgili birinci kuralı koymuş ve
demiş ki:
- Futbol futbolcularındır...
Biz de artık şu sözü diyebilmeyiz:
- Gazete gazetecilerindir, televizyonlar ise yayıncılarındır. Ve bu içeriklerin birinci önceliği ise okuyucular ve seyircilerdir...
Okuyucuları ve seyircileri kırk farklı kampa bölerek, farklılıklar üzerinden hassasiyetleri kaşıyarak veya zaaflara hitap ederek yapılan dengesiz yayıncılığın artık müşterisi yok.
Siyasetteki tüm gelişmeleri bilmek isteyen ama propagandasını istemeyen okuyucu ve seyirci çifte standart istemiyor.
Kimin neye inandığıyla ilgili değil, neyin doğru olduğuyla daha ilgili olursak medya yeniden okuyucusunu ve seyircisini kazanacaktır.
***
New York Times dijital dönüşümünü gerçekleştirdi.
Bu ülkenin geleneksel medyası da sektörün temsilcileriyle bir araya gelip ortak araştırma ve geliştirme planlarını hazırlayıp hızla değişimini tamamlamalı.
Aksi halde, kördüğüm haline gelen sorunlar yumağı gittikçe içinden çıkılamaz bir hale gelecek...