Habertürk'ten Bülent Aydemir'in haberinde, TSK’nın yurtiçi ve yurtdışı operasyonlarında bu silahların çoğu ele geçirildiği belirtilirken, "PKK açısından ABD’nin hava, eğitim ve ağır silah desteği olmadan yerleştiği noktalarda askeri olarak kalıcı olabilmesi mümkün değil" yorumu yapıldı. Haber aynen şöyle:
Trump’ın “YPG’ye artık silah yok” sözünün ülkelerin bulunduğu pozisyon açısından siyasi olarak tabii ki karşılığı var ancak sahadaki durum bize şunları söylüyor:
Taktik ve stratejik
ABD’nin YPG/PKK’ya verdiği silahlar taktik ve stratejik olarak ikiye ayrılabilir. Taktik silahlar DEAŞ’la mücadelede, stratejik olanlar ise Suriye’nin geleceğinin şekillendirilmesi için siyasi çözüm müzakerelerinde; PYD için Türkiye sınırında otonom bir yönetim sağlamada baskıya dönük kullanılıyor.
Pentagon’un açıkladığı resmi verilere göre; Suriye’de YPG’ye 3 binin üzerinde TIR’la gönderilen silahlar arasında Kalaşnikoflar, hafif ve ağır makineli tüfekler, RPG-7 roketatarlar, AT-4 ve SPG-9 tanksavarlar, havan topları, keskin nişancı tüfekleri, PV-7 gece görüş dürbünleri, kızılötesi lazer aydınlatıcı dürbünler bulunuyor.
Bunların dışında son dönemde YPG/PKK’lıların askeri hareket kabiliyetlerini artıran zırhlı araçlar, tahrip gücü yüksek ağır silahlar ile tank ve helikopterlere karşı füzelerin de verildiği biliniyor. Ele geçirilen silahlı drone’lar da cabası.
Çokuluslu koalisyon
Sadece ABD değil, DEAŞ’la mücadeleye destek veren çok uluslu koalisyona üye 19 ülkeden YPG’ye silah ve mühimmat gidiyor. TSK’nın yurtiçi ve yurtdışı operasyonlarında bu silahların çoğu ele geçirildi ve bu ülkelerin ilgili makamlarına iletildi.
Farklı mekanizmalarla teyit edilen bu verilere karşılık muhatap ülkeler tek bir adım atmadı. Ankara’da Trump’ın sözlerine ihtiyatlı bir yaklaşım var. Daha önce de “idare etme/oyalama” anlamına gelebilecek sözler verildi.
Beyaz Saray, dışişleri ve Pentagon’un aynı konularda farklı açıklamaları oldu. ABD, daha önce Münbiç’te PKK’nın Fırat’ın doğusuna çekileceği ve YPG’ye verilen silahların seri numaralarının Türkiye ile paylaşılacağı yönündeki sözlerini tutmadı. Dolayısıyla Türkiye; ulusal güvenliği ve çıkarları doğrultusunda aldığı stratejik ve taktik kararları uygulamaya devam edecek.
Denklemi değiştirdi
TSK’nın Kuzey Irak’ta düzgün koordinatlar belirleyerek terör hedeflerini vurma işi, denklemi değiştirdi. Güvenlik birimleri kaynak noktayı tespit ettikten sonra uydudan hedefin fotoğrafı alınıyor ve yerli üretim HGK, LGK bombaları ile PKK hedefleri anında imha ediliyor.
TSK, Irak’ın kuzeyinden güneye doğru 30-35 kilometre derinliğe sarkarak, dağlık ve engebeli arazide değil, düz ovada PKK’yı baskılamayı/sınırlamayı amaçlıyor ve terör saldırılarını başarılı şekilde önlüyor.
Sınır boyunca ve çatışma bölgelerinin tamamına kurulan dinleme/kestirme istasyonları, aynı zamanda 24 saat havada sabit İHA, sınırda her türlü hareketliliği tespit edebiliyor. PKK’lılar hareketlendiği andan itibaren bilgiler ve koordinatlar operasyonel birliklere ulaşıyor.
Suriye’de geçiş noktası olan Derik-Karaçok Dağı bölgesinde önemli lojistiğini ve militanlarını bulunduran PKK, Türkiye’nin operasyon düzenleme ihtimaline karşılık, elemanlarını ABD üslerinin bulunduğu yerlere kaydırıyor. Suriye’nin güneyinden çizilen hatta ilerleyen PKK/YPG, ABD’nin hava desteği ve ağır silah desteğiyle ilerliyor. Bir yandan da Astana ve Cenevre süreçlerine müdahil olarak siyasi kazanımlarını artırmayı hedefliyor.
Zırhlı araç gönderilmişti
ABD’nin YPG’ye gönderdiği son zırhlı araçlar, hafta içinde böyle görüntülenmişti.
Rusya istemiyor
Rusya, bir yandan Türkiye ve İran’la Soçi Zirvesi’nde karar alınan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi gibi açılımlarla çözüm yolları ararken, diğer yandan ABD’ye kaptırmak istemediği YPG/PKK kozunu oynayarak askeri ve siyasi kazanımlarını en üst seviyeye çıkarmak istiyor.
Soçi’den sonra YPG’den Rus vatandaşı DEAŞ militanlarını teslim alan Rusya, Afrin civarındaki 5 askeri üssüyle çevrelediği YPG/PKK’yı Türkiye’nin olası bir operasyonuna karşı örtülü olarak koruyor.
Rusya, böylelikle Soçi Zirvesi’nde Türkiye ve İran’a karşı masada elini güçlü tutmaya çalıştı. İran’ın da PKK ile örtülü bir saldırmazlık mutabakatı bulunuyor. Kandil’deki PKK İran’ı rahatsız etmediği sürece, İran PKK’yı sistematik olarak vurmuyor.
Hedefe ilerliyor
Türkiye, özellikle 15 Temmuz sonrası PKK ile mücadelede geliştirdiği teknik, sinyal ve insan istihbaratına dayalı kabiliyetlerin sonucunu net şekilde alıyor.
Geçen kış, sınırdaki kamplarda ve barınaklarda kış düzenine geçemeyen PKK’nın ideolojik/askeri eğitim veremediği militanları, TSK tarafından ağır yenilgiye uğratıldı. PKK’dan kaçışlar arttığı gibi örgüte Türkiye içinden katılımlar da azaldı.
PKK, Türkiye sahasındaki stratejik alanlara Delal Amed kod adlı Hülya Eroğlu gibi sözde üst düzey yöneticilerini gönderip toparlanmaya çalıştı ancak başarılı olamadı. Terörden arındırılan stratejik sahalara yerleşerek alan hâkimiyetini sağlayan TSK, Fırat Kalkanı Harekâtı ile tehdidi kaynağında yok ediyor. Suriye’deki hedeflerden sonra sırada Kandil var...