YTL’DEKİ DEĞER KAYBI UZUN SÜRERSE

YTL’deki değer kaybının ve risk priminde artışın uzun süreli olması halinde enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerin orta vadeye yansıması olasılığının arttığına dikkat çeken Yılmaz, gelecek dönemde politika faizlerinin enflasyondaki temel eğilimler doğrultusunda yeni veriler göz önüne alınarak belirleneceğini söyledi. Enflasyonun orta vadede hedeflerden belirgin sekilde sapacağının öngörülmesi halinde ise gerekli tepkinin verileceğini vurgulayan Yılmaz, Türk parasının kısa dönemli hareketlerinde gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarına bağlı olarak değişen uluslararası likidite koşulları ve belirsizlik algılamalarının etkilerinin ön plana çıktığını bildirdi. Yılmaz YTL’nin değerinde uzun dönemde ise ekonomik temeller, uygulanan politikalar, yapısal reformlar ve uzun dönemli beklentilerin etkili olduğunu savundu. Yılmaz şunları söyledi:

"Son dönemde bu iç ve dış etkilere baglı olarak Türk parasının yabancı paralar karsısında ani-kısmi bir değer kaybı söz konusudur. Son beş yıla bakıldığında döviz kurlarında benzer kısa vadeli dalgalanmalar ve hareketlenmeler olmuş, döviz kurları bugünkü seviyelerinin üzerine çıkmış, ancak ana eğilim değişmemiştir. Döviz kuru taşıdığı önem itibarıyla finansal istikrarın bir parçası olarak Merkez Bankasının yakından takip ettiği bir değişkendir. Kurdaki hareket yabancı etkisinin ağırlıklı olduğu bir harekettir. Gelişmekte olan diğer ülkelerde de etkilidir. Bugün makroekonomik temellerde bir bozulma yoktur. Program öngörülerinde ve hedeflerde bir değişiklik söz konusu değildir. Dalgalı kur şok emici fonksiyonunu yerine getirmektedir. Dalgalı kur rejiminin ve politikasının doğası gereği benzer hareketler, ileride de bugünküne benzer veya farklı nedenlerle olabilecektir."

Durmuş Yılmaz, döviz kurundaki bu tür hareketlerin bir belirsizlik unsuru değil, bir risk unsuru olduğunun unutulmamasını istedi. Döviz kurundaki asağı ve yukarı dalgalanmalardan korunmanın mümkün olduğunu anlatan Yılmaz, riskten korunma tekniklerinin mutlaka kullanılması ve bankaların bu konuda reel sektörü bilgilendirmeleri gerektiğini bildirdi.

SICAK PARA VE CARİ AÇIK

Mart sonu itibariyle son bir yıllık dönemde Türkiye’ye 17.2 milyar dolarlık net sıcak para girişi yaşandığını belirten Yılmaz, bunun en önemli kaleminin hisse senedi ve devlet iç borçlanma senetlerinden (DİBS) oluşan portföy yatırımı olduğunu söyledi.

Son dönemdeki dalgalanmalarla birlikte bir miktar sıcak para çıkışı yaşandığını ifade eden Yılmaz, dalgalı kur rejimi ve kuvvetli makroekonomik temellerin sıcak para çıkışının olumsuz etkilerini azalttığını bildirdi.

Durmuş Yılmaz, mevcut program kararlı ve tavizsiz bir sekilde sürdürüldüğü sürece cari açığın risk olma potansiyelinin azaldığını savundu.