CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde görev yapacak askerin görev süresinin uzatılması için Meclis'te gündeme gelecek tezkereye "hayır" diyeceklerini yineleyerek, "Biz kendi ülkemizde yabancı asker postalı istemiyoruz" dedi. CHP lideri, "Filistin halkının kendi topraklarına kavuşmasını istiyoruz" ifadesini kullandı.
Konuşmasında, BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan'ın, "Yargıda rüşvet ağı" ve T24 yazarı Gökçer Tahincioğlu'nun, "Çürümek: Yargıda temiz eller mi, güç savaşları mı?" başlıklı haberlerine de değinen Kılıçdaroğlu, "Bütün bunlara rağmen kararlı azimli, haktan ve hukuktan adaletten yana yürüyeceğiz ve asla yolumuzdan sapmayacağız. Ve Türkiye'ye gerçek anlamda adalet gelene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Yargıdaki çeteden de beşli çeteden de hesap soracağız" dedi.
Kılıçdaroğlu, bugün partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"A Milli Futbol Takımımız Avrupa Kupası’na katılmaya hak kazandı; bizim çocuklara inanıyorum.
Yakınımızda İsrail Filistin çatışması var dünyanın gözleri orada. Çocukların yaşlıların kadınların öldürülmesini hiç kimse kabul edemez. Sağduyuya davet etmek bizim de görevimizdir. İsrail'i eleştiren İsrailli aydını yürekten kutluyorum. Biz Filistin halkının kendi topraklarına kavuşmasını istiyoruz. Filistin halkına yönelik İnsanlık dışı ablukanın kaldırılmasını istiyoruz. Mescid-i Aksa başta olmak üzere bütün kutsal mekanlara saygı duyulmasını istiyoruz. Akan kanların durmasını istiyoruz. OBİT dediğimiz Türkiye'nin bölgeye barış getirmesini istiyoruz.
Metan oranı defalarca riskli seviyeye çıktığı, bunun müessesede olduğu, ancak bu durumda dahi işçilerin çalıştırıldığı bilirkişi raporlarında yer almakta. Sonuç olarak kazanın meydana gelmesinde TTK bilirkişi raporu var. Pekiyi ne oldu? TTK Müdürü terfi etti. Bu davayı yakından izliyoruz. Aileleri ziyaret ettim onlara da aynı şeyi söyledim. Siz hak ve adalet istiyorsa, CHP kim hak ve adalet istiyorsa onların yanında olacaktır.
"Yabancı asker postalı istemiyoruz, terörle mücadeleyse gideriz"
Meclis'te bir tezkere görüşülüyor. Biz CHP olarak doğrudan doğruya terör saldırısına uğrayan bir kişi olarak teröre her zaman karşı çıktım. Terör insanlık suçudur. Terörle mücadele kaçınılmazdır. Bizden ne isteniyorsa eyvallah. Terörle mücadele tezkeresinde şunlar yazıyor: TSK sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunulması üzerine yabancı devletlere gönderilmesi... Eyvallah. Uluslararası hukukun da vereceği bir avantajdır bu. Ve aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin müdahalede bulunması... Cumhuriyeti kuran bir parti, nasıl olur da yabancı askerlerin Türkiye'ye gelmesine izin verir. Akıl tutulması bu. Kendi ülkemizin mübarek topraklarında yabancı asker postalı istemiyoruz. Bunlar 30-35 yıldır terörle mücadele ediyorlar. Onlar basın toplantısı yapıyorlar, yabancı asker istemiyoruz. Bahçeli'den de Erdoğan'dan yanıt istedim. Erdoğan'dan tık yok anladığım kadarıyla. Bizleri kandıracaklarını sanıyorlar. Ben Türkiye'ye meşru yabancı asker postalı istemiyorum terörle mücadele konusunda. Yabancı asker istemiyoruz. Terörle mücadeleyse gideriz. Terör bana saldırdı, size saldırmadı. Siz evladınızı parayla gönderdiniz ben evladımı parasız pulsuz askere gönderdim. Papazı teslim ettiklerinde bunlardan ses çıktı mı ya? Milli Kurtuluş Savaşı'nı yöneten Gazi Meclis, M. K. Atatürk'e başkomutanlık yetkisini 3 ay süreyle verdi. Ne dedi Trump, 'bak beni kızdırma senin mal varlığını duyururum'. Cemal Kaşıkçı cinayeti, İstanbul'da konsoloslukta öldürüldü. Dava açıldı, bir tehdit geldi, götürdüler davayı teslim ettiler. Ben sana mı güveneceğim?
"Yabancı askerler geldiğinde bütün CHP'liler karşısında duracağız"
Kuzey Irak'ta bizim askerin başına çuval geçirdiler. Erdoğan'a sordular, 'Amerika'ya nota verecek misiniz?' 'Müzik notası mı vereceğim?' dedi. Mavi Marmara'da haklı davamızı sattılar 20 milyon dolara. Vatandaşlar duymasın diye gece Meclis'ten geçirdiler Meclis TV'yi kapatarak. Yabancı askerler geldiğinde bütün CHP'liler karşısında duracağız ve bunları göndereceğiz. Bu ülke Milli Kurtuluş Savaşı'nı veren bir ülkedir. Ben bu tarihe ihanet ettirmeyeceğim.
Adalet vurgusu
Adalet. Kocaeli'nde yaptığımız toplantıda bazı olayları açıklayacağımı ifade etmiştim. Balzac'ın söylediği önemli bir cümlesi vardır. 'Kanunlar güçlüleri delip geçtiği, ama zayıfların ise takılıp kaldığı bir örümcek ağına benzer'. Haklı olanların mahkemede, haksız olanların dışarıda olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Osman Kavala, Demirtaş, Eray Ertük, Can Atalay içerdeler. Suçlular dışarıdalar. Cumartesi Anneleri evlatlarının yerini bize gösterin diye ona bile izin vermiyorlar. Paranız varsa adalet var, paranız yoksa içeride kalabilirsiniz. Süha Çardaklının böbreğine stent takılmış, çıkarılmazsa böbreğini kaybedebilir bunu da söylemiş olalım.
Bir sorunla karşılaştığımızda nereye başvururuz, elbette bir avukat tutarız mahkemede hakkımızı ararız. Yargıdakiler adaletsizlik dağıtıyorsa tercihini güçten yana yapıyorsa, ileride terfi ederim diyorsa orada adalet ölüyor demektir. F. S. Mehmet yıllar önce söylemiş; 'Kadıyı satın aldığım gün adalet ölür, adalet öldüğü zaman devlet ölür'. Adaletin yargının yıpranmasını istemiyoruz. Bu ülkede uyuşturucu baronlarının serbest bırakıldığını, FETÖ borsası kurulduğunu, parası olanın dışarı çıktığını biliyoruz. Uyuşturucu baronlarına vatandaşlık bile verildi bu ülkede. Bir anayasa hukukçusu Kemal Gözler'in saptamalarını okuyalım. 'Hâkimler temel hak ve hürriyetleri koruyan değil, tersine bunlara müdahale eden görevliler haline geldi. Artık hukuk siyaseti çerçevelendirmiyor. O siyasetin cenderesi altında bulunmaktadır' diyor.
"Yargıyı bu hale getirenler kim?"
Timur Soykan, bir habere imza attı. BirGün gazetesine atılan imza son derece değerliydi. Yargıda rüşvet ağı. Apar topar yayın yasağı getirdiler. Bunun üzerine ki Soykan'ı kutlamak lazım. O belgelerin tümüne ulaştık, nedir bu olay diye baktık, araştırdık. Bir savcı, bir çete ve bir rüşvet olayını bir dilekçeyle bildiriyordu. İsmail Uçar, bir dilekçe veriyor HSK Genel Sekreteri'ne veriyor ve yargı sistemindeki çürümüşlüğü kokuşmuşluğu özetliyor. 15 ayrı savcının imzaladığı tutanaklar var.
Gökçer Tahincioğlu, T24'ün değerli yazarı. O da bir gerçeği daha paylaştı. Adliye koridorlarında sık sık konuşulan rüşvet tarifesi. Ne diyor? 200 bin liraya erişim engeli getirebiliriz. Adli kontrol kararının kaldırılması için 100-150 bin gerekiyor. Yurt dışı çıkış yasağı için 500 bin lira gerekiyor diyor. Yargıyı bu hale getirenler kim? Yargıyı adaletsizlik dağıtan bir kurum haline getirenler kim? Bu aktörleri geri çekecekler mi çekmeyecekler mi? Mustafa Doğan İnal, Erdoğan'ın avukatı. Bu kadar kirli bir adam yoktur. Bu adamın mal varlığını açıklayın kardeşim. Kim bu adam! Salı günü bunları açıklayacağımı söyleyince, Adalet Bakanı, 'müfettiş görevlendirdik' diyor. Sen yukarıdakilerle uğraşabilecek misin? İki müfettiş görevlendirmiş beraat kararı çıkacak. Asıl MASAK bunun için harekete geçmeli.
"Bu çetelerle saray mı mücadele edecek?"
İrfan Fidan kim, o da başsavcıydı. Bir tek Yargıtay kararının dahi altında imzası olmadan Anayasa Mahkemesi'ne seçildi. 100 yılı aşkın Yargıtay geçmişinin Yargıtay kara sayfasıdır. Bekir Altun, çürüme organizasyonunu yapan kişi. Az önce saydığım bu ağları kontrol eden kişi. Gücünü Hâkimler Savcılar Kurulu'ndan alan kişi. Mehmet Akif Ekinci, HSK Başkanvekili. Mustafa Doğan'ın taleplerini yerine getiren kişi. Şimdi bana söyler misiniz, bu çetelerle saray mı mücadele edecek? Alttaki savcılarla hâkimlerle uğraşıyorsunuz. Onları rüşvete alıştıranlar kim? Onları o makamlara getirenler kim? Sarayın izni olmadan başsavcının atanması mümkün müdür? Bu dümenleri o bilmiyor mu? Ses kaydı var. Bütün bunlara rağmen kararlı azimli haktan ve hukuktan adaletten yana yürüyeceğiz ve asla yolumuzdan sapmayacağız. Ve Türkiye'ye gerçek anlamda adalet gelene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Yargıdaki çeteden de beşli çeteden de hesap soracağız."