MİRAY TAMER / GERÇEK GÜNDEM
Dünyada Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere birçok kuruluş ve devletin çeşitli politikalarla desteklemeye çalıştığı toplumsal cinsiyet eşitliği, Türkiye'de son dönemde oldukça tartışmalı bir konu
En basit örneğiyle, ülkedeki sorunların çözümünün adresi olan ve mevcut durumda 584 vekilin görev yaptığı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) kadın sayısı 101.
Yani 84 milyon nüfuslu Türkiye’nin yüzde 50’si anlamına gelen 42 milyon 252 bin 172 kişi, yalnızca 101 kişi tarafından ‘temsil ediliyor.’
Bu isimlerden biri, Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil.
Kadıgil, Meclis’i “yaşlı, zengin ve heteroseksüel erkekler kulübü” olarak tanımlıyor. Parti olarak değiştirmek istedikleri unsurlardan birinin de bu yapı olduğunu söylüyor.
Kendisiyle Meclis’i, Türkiye İşçi Partisi’nin hedeflerini, kadınların ve gençlerin sorunlarını, gelecek seçimde nasıl bir yol izleyeceklerini konuştuk
‘MECLİS'E ZENGİN OLMAYAN GİREMİYOR’
- Gençler ve kadınlar özelinde bakıldığında Meclis’teki manzarayı nasıl yorumluyorsunuz?
Kadınların ve gençlerin kesinlikle olmadığı bir yapı olarak tanımlıyorum. Çok açık net bir tablo var. Türkiye nüfusunun yüzde 50’si kadın, Meclis’te kadın vekil oranı yüzde 17, hatta daha da düşük. Türkiye nüfusunun yaş ortalaması 29-30 bantlarında, Meclis’in yaş ortalaması minimum 55. Kadınlar ve gençler açısından Meclis’i yorumlamak için önce Meclis’te kadınların ve gençlerin olması gerekir ki bu yok. Meclis dediğimiz yer hep söylüyorum; yaşlı, zengin, heteroseksüel erkekler kulübü. Böyle bir yer kurmuşlar kendilerine. Zengin olmayan giremiyor. Kadınlara ve gençlere yaklaşımları da; “İki üç kadın arkadaş gönderin de önde dursun.” Gerçekten böyle bakıyorlar kadınlara. “Biraz da kadın olsun.” Gençlere hakeza öyle, “Haydi iki tane de genç olsun.” Niye? “Gençlere ayıp olmasın.” Gençleri temsil etmek diye bir dert yok, kadınları temsil etmek diye bir dert yok.
Şu bana saçma geliyor; “Temsil edeceğiz.” Kadınlar sorunlarını bize anlatsın, biz bir grup erkek, o kadınları temsil edip konuşalım. Gençler sorunlarını bize anlatsın, biz bir grup erkek konuşup onları çözelim. Temel dert burada başlıyor. Bizim kendi dertlerimizi çözeceğimiz bir yapı yok ortada, biz oraya burnumuzu bile sokamıyoruz. 27 yaşında çalışan genç bir kadın arkadaşımın gerçekten milletvekili olma ihtimali yok Türkiye’de. Üniversiteden yeni mezun olmuş, 3-5 yıldır atama bekliyor, bir yandan KYK borcu ödüyor… Böyle bir genç arkadaşın aktif siyasette var olması mümkün değil. Bütün siyasi yapıyı bunun üzerine kurmuşlar. Zaten bu değişmediği için kadın ve gençlerin hayatında hiçbir şey değişmiyor.
‘BİZ YAŞLI ADAMLAR KENDİ ARAMIZDA KARAR VERİYORUZ, SİZ DE ÜRETTİĞİMİZ FİKİRLERİN AFİŞLERİNİ ASIN’
- Bu galiba biraz da kendini şöyle belli ediyor; ’kadın kolları’, ‘gençlik kolları’… Ama bir ‘erkek kolları’ yok…
O kadar doğru ki. Siyasete hasbelkader ya da zorlayarak giren insanları da kadınsan kadın kollarında faaliyettesin. O da nedir, ev ziyareti yapmak. Niye? Çünkü kadınlar eve kapalı, ona erkekler ulaşamıyor; kadınlar bu işe yarasın. Erkeklerin ürettiği politikayı kadına anlatacak bir araç. Gençlik kolları dediğin şey; “Biz yaşlı adamlar aramızda karar veriyoruz, bizim ürettiğimiz fikirlerin afişlerini duvarlara asın.” Asıl siyaseti üreten yerlere taşınmıyor bunlar. Bu iki artı iki eşittir dört.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarında da benzerini gördük, 2018’deki seçim döneminde: “Kale içeriden fethedilir.”
Evet, bundan ibaret. Neye ikna edecek? Yeni bir erkeğin geliştirdiği politikaya. O yüzden de bir arpa boyu ilerleyemiyoruz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil şu an.
‘SEN KİMSİN Kİ ONUN ÜZERİNE LAF SÖYLÜYORSUN?’
- Siz hiç cinsiyetçi bir söylemle karşılaştınız mı Meclis’te?
Defalarca. Sana yakıştırmıyor. Sen kimsin ki onun üzerine laf söylüyorsun? Adam (AKP Manisa Milletvekili İsmail Bilen) bana 'Edepsiz' dedi ya. Bir ben de değil. İşte Filiz abla (Kerestecioğlu) bir şey söylüyor, “Ama yakıştı mı bir kadına?” deniyor. Böyle bir yaklaşımları var. İnanamıyorlar bile. Bir kadın gelmiş, onun lafının üstüne laf söylüyor, ‘ayar veriyor.’ Evde belki de eşine, kızına, kız kardeşine, annesine kurduğu ve kendini ‘aşırı haklı’ hissettiği ve hatta bu baskıyı kurmazsa daha az erkek hissedeceği şeyler var ya, aynısı Meclis’te de var sanıyor.
‘BABAN GİBİ SEVMESİNLER SENİ, ORADA BİR SORUN VAR’
Örneğin çok daha genç yaşlarda oluyor, senin de hoşuna gidiyor böyle ‘Babam gibi seviyorlar beni.’ Hayır baban gibi sevmesinler seni, orada bir sorun var. Bir fikir sunuyorsun, ‘Ya canım benim, çok tatlı, bizim kız.’ gibi bir yaklaşım oluyor. Biraz daha diş gösterdiğinde zaten ipler geriliyor, hakarete uğruyorsun. “Bir kadın olarak sus”lar başlıyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) orası, girerken “Milletvekili oldum” diyorsun. Ne kadar önemli, ne kadar saygın bir şey bu. Sonra ortama bir bakıyorsun, ortalama bir mahalle kahvesinde daha seviyeli tartışılıyordur ülkenin meseleleri. Mesela bir çıkış yapıyorsun. Asabın bozuluyor, çünkü çok fazla haksızlık var. Bağırıyorsun, haksızlığa uğramışsın. ‘Kadın tabii, duygusal, kendini kontrol edemiyor.’ Aynı şeyi bir erkek milletvekili yapıyor, ‘Adam Trabzonlu tabii, sinirli adam.’ Bunlar da var. Küfürler havada uçuşuyor. Daha sertleşince tekmeler, yumruklar havada uçuşuyor. Böyle bir ortamda ülke yönetiliyor.
SÖYLEŞİNİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ
‘