AKP’nin, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Türklüğü aşağılamak” başlıklı 301. maddesine yönelik değişiklik teklifi tartışma yarattı. Bazı hukukçular, teklifte, bu maddeden kovuşturma yürütülmesinin cumhurbaşkanının iznine bağlı kılınmasının, cumhurbaşkanının tarafsız ve partiler üstü kimliğini zedeleyeceğini savundu. Bazı hukukçular ise teklifin 301. madde üzerinden yapılan eleştirileri sonlandıracağını iddia etti. Hukukçuların teklifle ilgili görüşleri şöyle:
Bakana verilmeli
Prof. Dr. Erdener Yurtcan: Teklifte teknik hata var. Daha önce izin yetkisi adalet bakanındaydı. Yeni TCK yürürlüğe girerken izin şartının kaldırılması hataydı. Şimdi bir hata daha yapılıp izin yetkisi cumhurbaşkanına veriliyor. Cumhurbaşkanı böyle bir konunun içerisinde olamaz. Biz parlamenter sistemi kabul edip, cumhurbaşkanını en yüce makam olarak devletin tepesine oturtmuşuz. Tarafsız olduğunu belirtmiş, gördüğü işlerden dolayı sorumsuz olduğunu belirtmişiz.
Adalet işlerinden sorumlu siyasi kişilik adalet bakanı olduğuna göre yetki bakana verilmelidir. Adalet Bakanlığı’na değil, bakanın şahsına. Bana göre maddenin içiyle oynamaya da gerek yok. Türklük yerine Türk milleti ifadesinin konulması doğru değil. Diyelim ki Türklük aşağılanıyor, dava açılmayacak mı? Türk milleti kavramını öne çıkarmak istiyorsan, Türklük ifadesinin yanına koyabilirsin. İzin şartının yanına savcının da takdir hakkını kullanacağı vurgulanabilirdi.
İzin şartı olmamalı
Prof. Dr. Bahri Öztürk: Bana göre, izin şartının yeniden getirilmesi yanlış. Dava sayısını azaltmak için suçun hangi hallerde işlenmiş sayılacağı daha belirgin hale getirilebilirdi. Ama izin şartı mutlaka getirilecekse, adalet bakanı yerine cumhurbaşkanına verilmesi doğru.
İzin yetkisi bakandayken, bir partiye mensup olması eleştiri konusu oluyordu. Cumhurbaşkanı söz konusu olduğunda, objektif bir değerlendirme olabilecektir. Aksi takdirde sanatçılarımız, yazarlarımız mahkeme kapılarında sürünmeye devam eder.
‘Doğru bulmuyorum’
Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: TCK’nın “Türklüğü aşağılamak” başlıklı 301. maddesinden ancak cumhurbaşkanının izniyle dava açılabileceğine yönelik değişiklik teklifini doğru bulmadığını söyledi. Kanadoğlu, “Zaten cumhurbaşkanının görevlerinin fevkalade fazla olduğunu iddia ettikten sonra ona yeni bir ek görev yüklemenin doğru olduğu kanısında değilim. Adalet Bakanı görevlendirilebilirdi. Bakanın siyasi kişilik olduğu sakıncası cumhurbaşkanı için de geçerli” dedi. “Cumhurbaşkanı öyle bir süzgeç olur ki, her şeyi önler” düşüncesinin doğru olmadığını kaydeden Kanadoğlu, 301. madde davalarının bundan sonra da açılabileceğini belirtti.
‘Kuvvetler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmaz’
ANKA’ya konuşan eski Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı Naci Ünver de konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Madde içeriğindeki düzenleme doğru. Ancak izin yetkisinin cumhurbaşkanına verilmesinin kuvvetler ayrılığı ilkesi ile bağdaşır yönü yok. Bunun hukuk devleti anlayışı ile de bağdaşmayacağı açıktır. Bu aynı zamanda yargıya güvensizlik düşüncesini de içerir. Yani, ‘cumhurbaşkanı savcıdan daha iyi değerlendirir’ şeklinde bir düşünce ortaya çıkmaktadır.