Tiyatronun kapısından içeri adımını attığında gişede bilet satın alan kadınlar çevresini sarıyor. Elini sıkıyor, “Sizi çok beğeniyoruz, çok iyi bir oyuncusunuz, başarılarınızın devamını dileriz” sözleriyle duygularını dile getiriyorlar. O da şaşırıyor, bu kadar yakınlık görünce belki de “Acaba tanıştık mı daha önce?” hissine kapılıyor. Yaprak Dökümü adlı dizide Fikret’i oynayarak geniş hayran kitlesine ulaşan Bennu Yıldırımlar, hepsiyle tek tek tokalaşıyor ve sohbet ediyor. Dört yıl boyunca tiyatro sahnesinde, son dört yıldır ise televizyon dizisinde Fikret’i canlandıran Bennu Yıldırımlar, şimdi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda bu sezon başlayan İntiharın Genel Provası adlı yarı komedi yarı dram olan oyunda rol alıyor. Duşan Kovaçeviç’in yazdığı oyunda sık sık kahkaha atıyor, dans ediyor ve yine müthiş bir oyunculuk sergiliyor. Oyun öncesi makyaj yaparken konuştuğumuz Yıldırımlar, bakın hem mesleği hem de hayatla ilgili neler anlatıyor...
• İntiharın Genel Provası oyunundaki rol teklif edildiğinde ne düşündünüz?
Oyunu okudum, bugüne kadar yaptıklarımdan farklıydı. Kendimi bu stilde sınamak istedim. Yaptığınız iyiye yakın bir şeyi, tekrar tekrar yaptığınızda klişe bir şey halini alabiliyorsunuz. Bundan ben genelde ürkerim. Oyunculuk yapan insan genelde farklı roller olmasını tercih eder. Bu da benim zorlanabileceğim bir roldü, o nedenle kabul ettim.
• Zorladı mı peki?
Ee zorladım kendimi... Oyunu çok sevdim. Oyunun tipik bir dramatik kurgusu olmadığı için, oyundaki karakterler olmadık durumda ve olmadık bir şekilde yaşayan ve ani tepkileri olan insanlar. Dramatik çalışan oyuncuların başı sonu belli olan durumları vardır. Burada aniden değişeceksin, her şeyi aniden yapacaksın ama normal de olacaksın aynı zamanda. Bu açıdan tabii ki zorlandım.
17 YAŞINDAYKEN ADIM ATTIM
• Oyunda dans da ediyorsunuz.
Dans etmeyen bir insan değildim (gülüyor). Modern dans, bale severim. Ah yaş kaça geldi, idare ediyoruz böyle sahnelerle.
• Şehir Tiyatroları’nda kaç yıldır görev yapıyorsunuz?
21 yıl oldu.
• Bu kapıdan içeri girdiğiniz günü hatırlıyor musunuz?
Hatırlıyorum, 17 yaşımdaydım. Babamın bir arkadaşının eşi burada çalışıyordu, oyuncu değildi. Liseyi bitirmiştim, sınava girmeden önce biraz feyz almak üzere gelmiştim. Radife Baltacıoğlu ve rahmetli Mustafa Aslan sınava hazırlanmamda destek verdi. Sınavı kazandım, okuldayken yani 20 yaşında başladım çalışmaya.
ÇOK GÜZEL İĞNELERİM
• İntiharın Genel Provası oyunun size etkisi nedir?
Canlandırdığım karakter aşırı tepkiler verebiliyor, bu konuda güzel etkisi olabilir.
• Siz vermez misiniz?
Bu toplumda ne kadar verebilirsiniz Allah aşkına.
• Tepki vermemek kişisel özelliğiniz de olabilir.
Var, onu içime atıyorum. Yoksa ‘Bunun burnu büyüdü’ derler.
Ben toplumumun farkındayım, normal tepkiler vermeye çalışıyorum, çok güzel de iğneliyorum. İğnelerim, ne yapayım? Bağırmadan da bir şeyler anlatılabilir. Zaten herkes çok bağırdığı için birbirini duymuyor o yüzden daha sessizlerinden iğnemeler yöntemiyle hayatıma devam ediyorum.
Sekiz yıldır Fikret’i oynuyorum, bu kadar uzun sürmesi bir şans
• Fikret’ten sıkıldınız mı?
Nasıl sıkılırım? Tiyatroda da dört yıl Fikret’i oynadım, şimdi de dört yıldır televizyondaki dizide de oynuyorum. Fikret’in sekiz yıl sürecek bir karakter olacağını bilemeden girdim. Bu kadar etkisinin olması güzel. Bu kadar uzun sürmesi bir şans.
• Dezavantajı yok mu?
Dezavantajı bundan sonra vereceğim kararlarla ilgili. Ya bununla devam edersin hayata ya da başka bir şey denemek istersin. Benim yapımdaki insan da farklı bir şey denemek isteyecektir.
• İnternette fanlarınızın kurduğu sitede sizi ‘hüzün tanrıçası’ ilan etmişler.
Vay vay vay...
• Ağır bir sorumluluk değil mi?
Fazla, fazla. Bir ağlarım, arkasından bir gülerim şaşırırlar (gülüyor).
• Fikret sizin için ne ifade ediyor?
Sabır timsali. Devlet adamı gibi, büyük bir soğukkanlılıkla halledilecek bir durum varsa olayı seyrine bırakıyor. Ama herkesi dinliyor.
Sinemaya zorunlu ara verdim
• Neden sinema filmlerinde yoksunuz?
Sinemaya 1994’te başladım, hatta ödül aldım. Ama bizim sinema sektörümüzde ‘Aaa ne güzel, biri ödül almış, biz de bu insanın üzerine yoğunlaşalım’ gibi bir şey yok. Ancak dizide, onun sonucunda tanıdık insanlar, uygun senaryolar, uygun zamanların birleştiği dönemlerde arada sırada sinema filmi oluyor. Olursa neden olmasın.
• Birçok izleyici sizi sinemada da izlemek istiyor.
Ben de isterim ama son dört yıldır dizinin ve tiyatronun temposu var. Çok güzel teklifler geliyor ama mesela İstanbul içinde değil Karadeniz’e gitmeniz lazım. Bu ne tiyatronun ne de dizi ekibinin işine gelir. Dizide oynamak için de tiyatrodan izin alıyoruz, bir de ‘Gideyim Karadeniz’de film çekeyim’ demek olmaz. Bu sinemaya zorunlu bir ara veriş.
Kadın rekabeti kötüdür kendimi korumak için sessiz kalıp inceliyorum
• Kendinizi şanslı görüyor musunuz?
Görüyorum, bu işi yapmak istediğimde ‘Hayır yapamazsın’ diyen bir aileden gelmiyorum. Baştan şanslıyım. Var öyle çok mailleştiğim insanlar, 14-15 yaşında aileleri kabul etmiyor. Şans verilsin insanlara yeter ki, yapamıyorsa zaten bunu algılar. Herkesin oyuncu olması şart değil ama eğitim alması önemli.
• Kadın oyuncular şanslı mı?
Dünyada da o kadar şanslı değil. Yazın olayına geç geçtikleri için, yüzyıllardır hep eve hizmet etme ve çocuk yetiştirme konumundalar. Böyle olunca erkeğin yazma vakti oluyor ve hayatla ilişkisi sosyal açıdan yüksek olduğu için erkekler daha şanslı. Ama duygu açısından da kadınlar, konservatuardan başlayarak erkeklerden daha iyi.
• Birbirleriyle çok da rekabet halindeler.
Evet, kadın rekabeti kötüdür.
• Siz bir şey yaşadınız mı?
Yaşamadım, çünkü ben rekabeti sevmem.
CATE BLANCHETT’E HAYRANIM
• Peki kendinizi nasıl koruyorsunuz?
Sessiz kalıyorum ve inceliyorum. Bu kadar kısıtlı alanda, daha az kadın yer alacaksa böyle bir durum oluyor. Kadın atağı son 150 yıldır olan bir şey. Daha oturmuş olsa böyle bir rekabet olmayacak bekli de.
• Kime hayransınız?
İyi oyuncuya hayranım. Cate Blanchett’ı çok beğeniyorum, çok güzel değişimler içinde, harika roller çıkarıyor. Keşke imkanım olsa kendisini sahnede de izlesem, ki oynuyor. Bu oyuncular tiyatroyla bağlarını hiç koparmıyorlar. Kimseyi idol yapmadım. Olsa ne güzel karşılıklı oynasak duygusu bir hayaldir, kurulur ama gerçekleşir mi kimse bilmez. Olsa hoş olur, ben hayır mı derim, belki Cate Blanchett ‘Hayır’ der.
İNCİ DÖNDAŞ
[email protected]