POLİSİN TAVRI TROYKA'YA DAMGASINI VURDU

      Türkiye'nin AB sürecinde attığı adımların ele alındığı AB Troykası toplantısına, İstanbul'daki Dünya Kadınlar Günü gösterilerindeki şiddet olayları ile Kıbrıs konusu damgasını vurdu.
      Avrupa Birliği'nin şimdiki ve bir sonraki dönem başkanları ile Avrupa Birliği Komisyonu’ndan oluşan Troyka ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül başkanlığındaki Türk heyetinin yaklaşık beş saat süren toplantısının ardından ilk açıklamayı Dışişleri Bakanı Abdullah Gül yaptı.
      Toplantıda, Avrupa Birliği - NATO ilişkileri ve Kıbrıs konularına ağırlık verildğiini açıklayan Gül, "17 aralık zirvesinde reformlarda kritik eşiğin geçildiği duyurulmuştu. Ancak daha yapılacaklar vardır" diyerek reform sürecinin kararlılıkla devam edeceğini vurguladı.
     
     ASSELBORN: SORUŞTURMA TALEP ETTİK

      Toplantıda olumlu ve olumsuz birçok konuyu ele aldıklarını belirten Asselborn, dün İstanbul'da gösteriler sırasında meydana gelen olaylara ilişkin bir açıklama yaptıklarını hatırlattı.
      ''Gösterilerde kadınlara ve gençlere karşı kullanılan şiddeti görünce şoke olduk'' diyen Asselborn, güvenlik güçlerinin kullandığı şiddet dahil olmak üzere, her türlü şiddeti kınadıklarını söyledi.
      Oransız şiddet kullanımı nedeniyle duydukları infiali dile getirdiklerini ve Türk yetkililerden, bu tür olayların tekrarlanmamasını sağlayacak şekilde tahkikat açmalarını talep ettiklerini belirten Asselborn, hükümetin bu konuyu sonuna kadar takip etme, ''halının altına gizlememe'' yönündeki tavrını memnuniyetle karşıladıklarını da kaydetti.
      Asselborn, ''Böyle görüntüler, Türkiye gibi açık ve hoşgörülü bir ülke görüntüsüne yakışmamaktadır'' diye konuştu.
      Asselborn, ''AB'nin Kıbrıs'a ilişkin sözlerini ne zaman tutacağı'' şeklindeki soru üzerine, Gül ile görüşmelerinden sonra Uyum Protokolü'nün birkaç hafta içinde imzalanabileceği yönünde bir ümit oluştuğunu belirterek, ''Bu gerçekleşirse iki tüzüğün nihayet çıkarılması için gerekli baskıyı yapma yönünde elimiz kuvvetlenecek'' dedi ve bu konunun kendi dönem başkanlıkları sırasında çözüleceğini ümit ettiklerini kaydetti.
      NATO-AB stratejik işbirliğine ve bu sürece Güney Kıbrıs Rum yönetiminin katılımına ilişkin soru üzerine Asselborn, konuyu toplantıda kendilerinin dile getirdiğini söyledi.
      NATO ve AB'nin siyasi düzeyde bir araya gelmelerinin ve burada AB'nin 25 üyesinin de bulunmasının Avrupa Atlantik diyalogu açısından önemli olduğunu söyleyen Asselborn, Gül'ün görüşlerini ''dostça ama kararlı şekilde'' savunduğunu belirtti. Bazı olumlu adımlar atıldığı takdirde Türkiye'nin olumlu adımlar atmaya hazır olacağı izlenimini edindiklerini dile getiren Asselborn, NATO-AB stratejik işbirliğine büyük önem verdiklerinin altını çizdi.
     
     REFORMLAR...

      Asselborn, Türkiye'nin AB süreci çerçevesinde son derece önemli reformlara imza attığını belirterek, ''Reformların ritminin ve bütünlüğünün muhafaza edilmesinin çok önemli olduğunu'' söyledi.
      Asselborn, toplantıda öncelikli olarak reformlar konusunu ele aldıklarını belirterek, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün kendilerine özellikle hukuki alanda yapılan değişikliklere ilişkin bilgi verdiğini söyledi. Asselborn, ''Bunlar Türkiye'deki reform sürecinin geri döndürülmesi mümkün olmayan bir süreç olduğunu ve Türkiye-AB yakınlaşmasının ne kadar derin olduğunun göstergeleridir'' diye konuştu.
      Gül'ün ''17 Aralık öncesinde adeta doping almış gibiydik'' sözlerine atıfta bulunan Asselborn, kendisinin bisiklet sporuyla ilgilendiğini, dopingi hoş görmediklerini belirtti. Asselborn, ''Ya doping alıp devam edeceksiniz ya da ayağınız yere değecek duracaksınız, bu da olmaz. Dopingli ya da dopingsiz, reform hareketlerinin devam ettirilmesini diliyoruz'' dedi.
      ''Müslüman olmayan azınlıklar'' konusunu ele aldıklarını, Vakıflar Kanunu'nun yakında çıkmasını arzu ettiklerini bildiren Asselborn, işkence konusunda hükümetin uygulamakta olduğu ''sıfır hoşgörü'' politikasını desteklediklerini söyledi. Asselborn, bu yaklaşımın Türkiye'nin en ücra köşelerinde de uygulanmasını ümit ettiklerini belirtti.
      Bölgesel farklılıkların giderilmesi konusuna AB'nin büyük önem verdiğini ifade eden Asselborn, Türkçe'den farklı dillerin kullanımı konusunda atılan adımları memnuniyetle karşıladıklarını ve ''bunları daha ileri reformlar için ilk adım olarak değerlendirdikleri temennisini dile getirdiklerini'' kaydetti.
      Asselborn, 3 Ekim'de müzakerelerin başlayabilmesi için gereken hazırlıkları yapacaklarını belirtti.
      
REHN: ŞİDDETİ KINIYORUZ

AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, reformların Türkiye'nin her yerinde hayata geçirilmesine, işkenceye ''sıfır hoşgörü'' ile yaklaşılmasına, kültürel haklara, kadın haklarına ve güneydoğunun ekonomik gelişmesine önem verdiklerini kaydederek, ''Dün İstanbul'da yaşanan olaylara ilişkin her türlü şiddeti kınıyoruz'' diye konuştu.
      Gösterilerin barışçı olması gerektiğini, bu denli güç kullanımından duyduğu endişeyi dile getirdiğini söyleyen Rehn, hükümetin tavrını olumlu bulduklarını belirtti. Rehn, gösterilere polisin müdahale görüntülerinin tüm Avrupa başkentlerinde izlendiğini kaydederek, ''Bunlar Türkiye'nin Avrupa tarafından algılanışı açısından olumlu değil'' dedi.
 GÜL: TİTİZLİK GÖSTERECEĞİZ

Bakan Gül, dün polisin müdahalesiyle sonuçlanan 8 mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen gösterinin de toplantıda gündeme geldiğini belirterek, "ekranlara gelen bazı olaylarla ilgiLi İçişleri Bakanlığı gerekli işlemleri başlatmıştır. Gerekli titizliğin gösterileceği kesindir" dedi.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İNCELEME BAŞLATTI
İçişleri Bakanlığı, İstanbul'da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde gerçekleştirilen eylemlerde meydana gelen olaylar hakkında inceleme başlattı.
Edinilen bilgiye göre, İçişleri Bakanlığı, önce Saraçhane ardından da Beyazıt'ta yapılan gösteriler ve güvenlik güçlerinin gösterilere müdahale etme biçimiyle ilgili incelemede bulunmak üzere İstanbul grubundan iki polis başmüfettişi görevlendirdi. Polis başmüfettişleri sabah saatlerinden itibaren ilgili emniyet amirleriyle görüşme yoluyla inceleme başlattı.
AP BAŞKANI BORRELL DE KINADI
 Avrupa Parlamentosu Başkanı Josep Borrell, Dünya Kadınlar Günü çerçevesinde İstanbul'da düzenlenen gösteriler sırasında ''Türk polisinin katı tavrını'' şiddetle kınadığını açıkladı.
Borrell, konuya ilişkin yazılı açıklamasında, polisin yansıttığı şiddet görüntüleri ve bazı göstericilerin tutuklanması karşısında, ''Türk yetkililere, Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinin başlamasının kararlaştırıldığı Aralık 2004 zirvesinde üstlendikleri yükümlülükleri hatırlatmak gereği hissettiğini'' belirtti.
Göstericilerin kadın-erkek eşitliğini savunduklarını kaydeden Borrell, Türk hükümetinin, Türkiye'nin AB'ye katılım süreciyle tezat oluşturan bu olayların sorumlularını cezalandırmak için gereken her şeyi yapması çağrısında bulundu.
Açıklamada, ''Reformların devamı ve zihniyet değişikliği, öncelikli unsurlar olarak kalmalıdır'' denildi.