Doğu Akdeniz’de gerilim tırmanırken, Avrupa Birliği’nin tepe isminden kritik açıklamalar geldi… AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden Financial Times’a açıklamalarda bulundu.
Son dönemde hem Belarus hem de Doğu Akdeniz ile ilgili ciddi krizler yaşayan Avrupa Birliği’nin üst düzey yetkililerinden olan Borrell, “Avrupa Birliği, 24 Eylül’de başlayacak Brüksel’deki zirvede Türkiye’ye yaptırımı konuşulabilir” ifadesini kullandı.
Borrell, AB’nin komşularında son aylarda tansiyonun yüksek olduğunu söylerken, “Son 10 ay içerisinde Libya’dan Belarus’a bizim komşularımız yangın yerine döndü. Tahmin edebileceğimden çok daha kötü bir hale dönüştü her şey” dedi.
ÇATIŞMA RİSKİ YÜKSEK
AB bünyesindeki 5 yıllık görevine Aralık ayında başlayan Borrell, “Doğu Akdeniz’de Yunanistan, Türkiye ve Rum Kesimi arasındaki gerilim katlanarak artıyor ve sözlü atışmanın çok ötesine geçecek bir çatışma riski yüksek” ifadesini kullandı.
Michael Peel ve Ben Hall imzalı haber için görüş bildiren fakat ismini açıklamak istemeyen bazı AB diplomatları ise Rum Kesimi’nin AB’nin elini kolunu bağladığını öne sürdü.
TÜRKİYE’YE YAPTIRIMI GARANTİLEMEK İÇİN…
Geçen ay Belarus’ta yapılan seçimlere hile karıştığına dair iddiayla başlayan ve o günden beri devam eden halk ayaklanmasını uzaktan izleyen Avrupa Birliği, Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko ve yakınlarına yaptırımı gündeme getirmişti. İsmini açıklamayan AB diplomatları yaptırım listesinin onaylanmasını Rum Kesimi’nin geciktirdiğini söyledi.
Yetkililer, “Rum Kesimi, Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını garanti altına almak için Belarus’un listesini tutuyor” ifadesini kullandı. Financial Times’a konuşan bir Rum yetkili ise, “Biz böyle bir şey yapmıyoruz. Sadece bu listedeki önerileri uygulayacak bürokratik kapasitemiz yetersiz” açıklamasını yaptı.
DOĞU AKDENİZ’DE NE OLUYOR?
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Oruç Reis gemisi ile hidrokarbon arama faaliyeti, aylardır bölgede hareketlilik yaratan Fransa, Yunanistan ve Rum Kesimi’nin galeyana gelmesine sebep oldu. Hali hazırda son dönemde Ayasofya, Suriye ve Libya konusunda tansiyonun yüksek olduğu Ankara-Paris hattında adeta yeni bir cephe açıldı: Doğu Akdeniz!
Libya’da Fransa, Libya Ulusal Ordusu lideri Genel Halife Hafter’in yanında yer alırken, Türkiye ise Birleşmiş Milletler’in de tanıdığı Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni meşru güç olarak kabul ederek destekledi.
Suriye’de ise terör örgütü YPG’ye silah yardımı yapan ülkeler arasında yer alan Fransa, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki askeri operasyonları da sık sık eleştiriyordu.
Öyle ki Türkiye’nin Suriye’deki askeri operasyonlarını tepki gösteren Macron, geçen aylarda bir dergiye, NATO üyesi Türkiye’nin çıkarlarımızın söz konusu olduğu bir bölgede, koordinasyonsuz saldırgan eylemleri var” demiş ve “Türkiye uzun vadede NATO’da olmayacak mı?” sorusuna “Böyle diyemem. Türkiye’yi NATO’dan dışlamak çıkarımıza değil ama belki de NATO’yu yeniden gözden geçirmeliyiz” yanıtını vererek yeni bir tartışmanın fitilini alevlemişti.
Fransa ile Türkiye arasında son aylarda yaşanan bir diğer gerilim de Ayasofya’dan çıkmıştı… Ayasofya’nın ibadete açılması kararı Paris’in tepkisini çekmişti. O dönemde açıklama yapan Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian, bu karardan memnun olmadıklarını dile getirmişti.
ORUÇ REİS RAHATSIZ ETTİ
Oruç Reis gemisinin askeri gemilerle birlikte arama faaliyetlerine devam etmesi özellikle Avrupa’da büyük yankı uyandırırken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Yunanistan ve Rum Kesimi’nin yanında saf tuttu. Yunanistan ile iş birliği yapacağını duyuran Fransa, geçen hafta Girit adasının açıklarına bir fırkateyn ve iki savaş uçağı gönderdi.
Yıllardır bölgede arama çalışması yapan Yunanistan ve Rum Kesimi, Türkiye’nin hamlesinden ve Oruç Reis’in çalışmalarından rahatsız oldu.
Türkiye’nin egemenlik haklarını korumak için başlattığı arama çalışmalarına tepki gösteren Macron, bölgedeki askeri varlığı da artıracağını dile getirdi. Geçen hafta Yunan donanması ile ortak tatbikat yapan Fransa’nın Lafayette isimli fırkateyni ve iki adet Rafale savaş uçağı bölgeye gönderildi. Öyle ki bu süreçte Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis bile Fransız bir tweet paylaşarak Emmanuel Macron’a övgü sıraladı.
Macron ve Miçotakis, Türkiye’nin “tek taraflı” gerçekleştirdiği arama faaliyetlerinden kaygı duyduğunu ve bir diyalog ortamının yaratılabilmesi için hidrokarbon arama faaliyetlerine son verilmesi gerektiğini söyledi.
Geçen hafta içerisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan da Doğu Akdeniz’de çözümün yolunun diyalog ve müzakere olduğunu dile getirdi. Erdoğan, “Sağduyu ve aklıselimle hareket edilirse herkesin hakkını koruyarak kazan-kazan temelli bir formül bulunabilir” demişti.
FRANSA’NIN TEPKİSİ TAMAMEN ‘DUYGUSAL’
Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında doğalgaz aramaya başlaması iki NATO üyesi Fransa ile Türkiye arasındaki gerilimi tetikledi. Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Kuzey Kıbrıs ve Ankara’nın tepkisine rağmen, bölgede doğalgaz arama ve çıkarma haklarını Fransız şirketi Total’e vermişti.
Bunun üzerine Türkiye, Libya’yla deniz yetki alanı mutabakatı yaptı ve bu anlaşmaya Atina’nın yanı sıra Fransa dahil, İtalya, İsrail, Mısır, Lübnan dahil diğer Akdeniz ülkeleri de tepki gösterdi. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TP) ruhsat alanları o dönemde gerilim yaratmıştı. Hatta Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Ocak 2020 sonunda Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile görüşmesinin ardından bölgeye Fransız savaş gemilerini göndermeyi teklif etmişti.
Macron, 23 Temmuz’da Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Anastiades ile Paris’te yaptığı görüşme sonrası da Avrupa Birliği’ne Türkiye’ye Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları nedeniyle yaptırım uygulaması çağrısında bulundu. Macron, Türkiye’yi Yunanistan ve Kıbrıs’ın deniz yetki alanını ihlal etmekle suçladı ve Türkiye’nin eylemlerini “provokasyon” olarak tanımladı.