SABAHATTİN ÖNKİBAR
Başbakan, Deniz Feneri'ne adeta vergi dairesi statüsü verdi ve vergi toplattı!
Övünmeyeceğim ama hatırlatayım sadaka hortumculuğu sanığı Deniz Feneri Derneği yaklaşık iki ay önce Türk medyasında ilk kez bu sütunda afişe edilmişti.
17 Haziran tarihli yazımın başlığı şuydu:
- “AKP’nin 17 milyar dolarlık gıda bankaları rezaleti.”
Yazımda Deniz Feneri Derneği’nin bu rezaletin baş aktörü olduğu ısrarla vurgulanmıştı.
Çok satan gazetelerimizin yazarları tarafından da alıntılanan yazımda, Deniz Feneri’nin topladığı büyük yardım artı vergilerle(!) seçim süreçlerinde AKP’ye lojistik destek verdiği ortaya konmuştu.
İki aydır tekzip yemeyen ve açıklama almayan yazımdaki en ilginç ayrıntı, Deniz Feneri’nin yüzde yüz vergiden muaf olması ve de bunun altını kalın çizgilerle çiziyorum, bu derneğe adeta vergi dairesi statüsünün verilmesiydi.
Tekrar ediyorum yanlış okumadınız, AKP ile beraber Deniz Feneri dolaylı olarak mükelleflerin vergilerini topluyor ve bu paraları kasasına koyuyor.
Olur mu öyle şey demeyin, AKP iktidarında bal gibi oluyor.
Peki sistem nasıl mı kuruldu?
Siz bir müteşebbissiniz ve kural gereği ödemeniz gereken vergiler var. Bunun için eskiden olduğu gibi vergi dairesine gitmeye gerek yok.
Peki vergiyi yatırmanın başka adresi neresi mi?
Deniz Feneri Derneği.
Şaşırmayın; gidin Deniz Feneri’ne, bağış diye bastırın parayı, yatırdığınız miktar verginizden muaftır...
Diyelim ki bağış fazla oldu, vergi az.
Endişelenmeyin AKP onu da düşündü. Siz yeter ki parayı devletin vergi dairelerine değil de Deniz Feneri’ne yatırın.
Yapılan bağış eğer vergiden fazla olursa,o fazlalık kısım bir sonraki seneye mahsup ediliyor.
Bir başka rezalet ya da komedi bu işin bile istismara açık olmasıdır.
Diyelim ki siz Deniz Feneri’ne 100 milyar verdiniz, ama karşılığında 500 milyarlık bir makbuz istediniz ve aldınız ya da bağışı o şartta yaptınız!
Ohhh ne âlâ!
Devlete ödemeniz gereken 500 milyardan güya Deniz Feneri’ne bağış yaptığınız için muafsınız!
Olamaz. Deniz Feneri aldığı vergilerin, pardon topladığı yardımların vergisini verir demeyin, zira öyle bir şey de yok.
Deniz Feneri vergiden yüzde yüz muaf.
Heyhaaaat, ülke adına ölenler ve sakat kalanlar için kurulan Mehmetçik Vakfı’na böyle bir muafiyet yok. Ama Deniz Feneri’ne var.
Söyler misiniz nedir bunun adı?
Yapılan, devlete gitmesi gereken vergilere el konması ve bu paraların bir bölümüyle alınan gıda ve kömürlerle seçmeni AKP’ye kanalize etme çabası değil midir?
Bize göre sadece bu dolaylı vergi toplama yetkisini vermek bile AKP’yi Yüce Divan’a gönderir.
Eyyy muhalefet neredesin!
Ayda 9 milyar maaşa az diyen ey milletin vekilleri neredesiniz!
Her şeyi liderler mi yapacak, siz ne işe yararsınız, ne için oradasınız? Sizin işiniz sadece lidere bendelik mi; neden bir araştırma yapmazsınız?
Bak Kemal Kılıçdaroğlu diye biri var, onu örnek alın!
Bu pısırıklığınızla AKP’nin Truva atısınız haberiniz ola!
Ortalık pislikten geçilmiyor siz hâlâ oyunda oynaştasınız? Yazıklar olsun size!
YOLA DEVAM...
Erkan Mumcu’nun planı ne?
Erkan Mumcu’nun ANAP’ın genel başkanlığını bırakacağı haberi ANAP amblemiyle artık hiçbir mesafenin alınamayacağının göstergesidir. Mumcu’nun çekilmesiyle ANAP artık resmen tarihe doğru yola çıkmıştır... Gelelim Mumcu’nun bundan sonra ne yapacağına? Erkan bey ikbal dağıtma makamında olmadığı için yazacağım satırları hiç kimse yaltaklanma olarak yorumlayamaz. Bakın Türkiye’de Tayyip Erdoğan’ın panzehiri ancak Erkan Mumcu gibiler olabilir, zira mesela Erkan bey Erdoğan’ın siyaset malzemesi yaptığı inanç, kavram ve kutsallar dünyasını iyi bilen ve o noktada hassas olan camiaya anladığı dilden hitap edebilen bir isimdir. AKP ancak böyle bir söylem ve ona uyan bir profille alaşağı edilebilir. Yoksa din, mahalle baskısı, içki vs. gibi konularda açılan tartışmalar tam aksine etki-tepki realitesi gereği AKP’yi büyütür. Kuşkusuz Erkan beyin Hasan Celal Güzel’i çağrıştıran hırsı sebebiyle pek çok hatası da olmuştur. ANAP’tan AKP’ye gidip oradan geri dönmesi karizmasının çizilmesine neden olmuştur. Ancak bütün bunlara rağmen Erkan Mumcu siyasal yaşamımızda bir fenomendir... Peki Mumcu bundan sonra ne mi yapar? Siyasetten çekilebileceğini sanmam. Önce imaj restorasyonuna girer, ardından zemin arar ve asgariden milletvekili olarak Meclis’e girer...
ÇUVAL KÜÇÜK...
Hasan’a bak Hasan’a!
Adı: Hasan Celal Güzel.
Kendisini 20 yılı aşkın bir süredir tanırım.
Her zaman dürüstlükten ve demokratlıktan dem vurur.
Hırsı aklının önünde olduğu için ANAP’tan Özal tarafından uzaklaştırılmıştı...
Yaşamıyla ilgili özel şeylere girmem, bana yakışmaz.
28 Şubat sürecinde imajımı diriltebilir miyim acaba diyerek TSK karşıtlığına soyundu.
Bugün de aynı şeyi yaparak ayakta kalmaya çalışıyor.
İyi de Hasan bey Gaziantep’te artık amâların ve ahmakların bile malumu olan rezaletlere nasıl sahip çıkarsın?
Tamam başkan amcanın oğlu, anladık kan bağın var ve sahiplenmek istiyorsun, ama görüyorsun mızrak çuvala sığmıyor, her şey ortada, dolayısıyla karşı çıkmasan bile sus!
Sen değil misin bugün ikisi de mevlaya kavuşmuş olan Faruk ve Mustafa Taşar olaylarında kıyametleri koparan!
Sen değil misin yolsuzlukla itham edilen kardeşi Faruk’a sahip çıktı diye sevgili Mustafa Taşar’ı Özal’a jurnalleyip onu Gaziantep’ten aday yaptırtmayan.
Ve o sen şimdi tam tersi davranıyor, yani akraban için gerçekleri saptırıyorsun!
Ne diyelim, herkes kendine yakışanı yapar.
GİBİ YAPTI...
Ve Zahid Akman yazdıklarımı itiraf etti!
Önceki gün Zahid Akman, Habertürk’te Balçiçek Pamir’in konuğuydu. Star TV ve TGRT dahil 4 ayrı TV kanalında aralıksız 13 sene haber-tartışma programları yapan biri olarak Balçiçek’in programıyla ilgili hükmüm, Zahid beyin kollandığıydı. Balçiçek hanım ya meslekte yeni oluşu ve birikimsizliğinden ya da kurumumun işi var diyerek Zahid Akman’a sorulması gereken hiçbir soruyu sormadı, sadece sorar gibi yaptı. Ancak buna rağmen Zahid Akman yine de beklediğimiz cevapları kendiliğinden verdi. Akman Almanya’da kurulan malum kooperatifteki kuruculuğu ve yönetimdeki varlığını kabul etti. Dahası, yazımızda adı geçen şikâyetçi Ömer Özkan’a çağrı yaparak mağduriyetini gidereceği sözünü verdi. Balçiçek kardeş birazcık gazeteci olsaydı kooperatifin 10 yılda neden bir çivi bile çakmadığını ve toplanan milyonlarca euro’ya rağmen kasanın neden boş olduğunu sorardı... Sormadı... Konuyla alakalı olarak CHP lideri Deniz Baykal da dün Fikret Bila’ya yaptığı açıklamaya göre Almanya’ya gönderilen CHP’li bir milletvekilinin verdiği raporda kooperatif yolsuzluğu bir kez daha teyit görmüş oldu...Bu satırların yazıldığı saate kadar Zahid Akman Habertürk’te bizi kastederek göndereceğim demesine rağmen açıklama gönderemedi. Açıklamayı bekliyoruz, bakalım sorduğumuz sorulara cevap olacak mı?