Peki matbuattaki etkileşim somut olarak nasıl mı olabilir?
1) Star, Yenişafak ve Sabah gibi AKP’nin yarı resmi yayın organı olan gazeteler düşüşe geçecek, hem prestij, hem tiraj, hem de reklam-ilan kaybı sürecine gireceklerdir.
2) TMSF sürecinde AKP etkisi ile genel yayın müdürü olduğu ileri sürülen Ergun Babahan muhtemelen emekliye ayrılacaktır. Yavuz Onursal gibi tek vasfı kompleksli dinci ya da muhafazakârları gazlamak olan tipler ise asli görevlerine, yani plastik kart imalatına geri dönecektir.
3) Bugün 4 ayrı medya kurumundan her ay onlarca milyar ücret alan Fehmi Koru işlerinden bazılarını kaybedecektir.
4) Doğuşu ve sermayesi tartışılan Taraf Gazetesi kimileri tarafından artık ihtiyaç olarak değerlendirilmeyecek ve kaynaksızlıktan bir süre sonra kapanacaktır.
5) Star ve benzeri iktidar destekçisi gazeteler artık Telekom’dan destek alıp, dudak ısırtan promosyonlar yapamayacaktır. Bürokraside  bundan böyle Star ve Yenişafak Gazetelerini almak mecburi olmayacaktır.
6) AKP sonrası süreçte Vakit Gazetesi artık Başbakanlık makamının özel davetlisi olamayacak, Başbakanlığın uçağına binemeyecektir.
7) AKP kapatıldıktan sonra Yeniçağ, Cumhuriyet, Kanal B ve Kanaltürk de Başbakanlığa girebileceklerdir.
8) Cemaat medyasının İhlas gibi olanları, her zaman yaptığı gibi anında kıble değiştirip, yeni yönetime yaklaşmaya çalışacaktır.
9) Kapatılma kararının açıklandığı günün ertesinde, bugün AKP yalakalığı yapan sözde liberal kalemşörler, “Kapatılma yanlış oldu amma...”  diye başlayıp AKP’ye usul usul dokunmaya başlayacaktır.
10) Kapatılma ile AKP medyası tamamen tasfiye olmayacak lakin  gücünü, havasını ve etkisini yitirecektir.
11) Sabah Grubu ayakta kalabilmek için eşyanın tabiatı gereği hemen viraj almaya ve hakim realiteyle uzlaşmaya çalışacaktır.
12) AKP sonrası süreçte, Mesut Yılmaz örneğinde olduğu gibi kendine yandaş medya grubu yaratma konusu yargıya taşınacaktır.
13) TMSF’nin medya tasarrufları enine boyuna sorgulanacaktır.
14) Kapatılma ile beraber medyada siyasi yandaş ve yeminli  gazeteciler dönemi bitmeyecek ama onların etkisi çok çok düşecektir.
15) AKP sonrası dönemde hükümeti eleştirenler (Örneğin bizim gibi) yazıları sebebiyle mahkemelere taşınmayacak, her şey bir ölçüde normalleşecek ve dolaylı sansür ile fiili istibdat gündemden düşecektir.
16) Kablolu TV’deki çifte standartlar bitecek, TV’ler kabloya bugünkü gibi siyasi eğilimlere göre kabul edilmeyecektir.
17) RTÜK’ün bilinen etkileri kural gereği tersine dönecektir.
18) 22 Temmuz seçimleri öncesinde art arda yayına giren hükümet yandaşı haber kanalları dışarıdan finansmanları bitince, ya kendilerini kapatmaya mecbur hissedecek ya da yeni döneme ayak uyduracaklardır.
19) AKP kapanırsa iktidar gücünden ürken merkez medya, bugüne kadar yapamadığı yolsuzluk yayınlarını yapacak ve ülkedeki tarumarın bilançosu ortaya çıkmaya başlayacaktır.
20) AKP’nin gidişi ile medyanın Ankara Temsilcilerini iktidar değil, medya organları belirleyecektir. Patronlar artık aleyhte yazı yazanları kovmayacaktır.
21) AKP’nin gidişi ile beraber geçmişteki örneklerden biliyorum müthiş bir ispiyon ya da şikayet furyası başlayacak ve AKP ile ilgili olarak bugüne kadar hiç duyulmamış dehşetengiz şeyler afişe olacaktır.
Daha yazacak çok şey var ama yerim bitti.. Peki bir aksilik olur da kapanmazsa mı?.. Yukarıdakilerin tersi olacak yani var olanlar dozajı katlanarak devam edecektir

SON HAMLE...
AKP referandum diyecek!
Bir hususun altını çizmek isterim. AKP, öyle zannedildiği gibi kurbanlık koyun misali sonunu beklemeyecek. Göreceksiniz son ana kadar vuruşacaktır. Birinci yol, MHP ya da DTP ile Anayasa değişikliğine gitmek ve davayı düşürmek. İkinci yol ise, yapılacak Anayasa değişikliğini referanduma götürüp bunu bir halk oylamasına dönüştürmek. Kuşkusuz bu metotların pratiği tartışmalıdır. AKP cenahı bu metotlar geçerli dese de açılan bir dava hakkında yapılacak düzenlemelerin, Anayasa Mahkemesi’nden geri döneceği de ortadadır. Dolayısı ile AKP bu olguyu bildiğinden, son bir hamle ile halka gidip oradan büyük bir oyla rüzgar almak ve dış dünyadan destek çekmek isteyecektir. Kuşkusuz böyle bir metot, toplumu olabildiğince gerip kamplaştıracak ve en önemlisi, zaten kırılgan olan ekonomiyi de alt-üst edecektir. AKP’nin endişelerinden biri de referandum öncesi ekonomide krizin uç vermesidir. Böyle bir tabloda AKP’nin referandumda yüzde 50’yi geçmesi zordur. Bunu bilen AKP, hesap üstüne hesap yapıyor ve çıkış yolu arıyor.. Ama dediğimiz gibi göreceksiniz vuruşma olacaktır.

KUTLARIM...
Başsavcı Yalçınkaya’nın inanç belgesi
Doğan Grubuna ait STAR TV’den Murat Çelik’i ve dolayısı ile Uğur Dündar ile Yılmaz Özdil’i kutluyorum. Müthiş bir habercilik yaparak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın inanç düşmanı olmadığını, tersine görev adamı olduğunu belgelediler. Efendim haber şu: Başsavcının işindeki en büyük yardımcısı olan sekreteri türbanlı bir hanımefendi. Bu hanım işine türbanla gidiyor, dairede çıkarıyor ama iş çıkışında yine türban takıyor. Önceki savcı tarafından işe alınan hanımefendiyi Sayın Yalçınkaya değiştirme gereğini duymamış. Şimdi soruyorum; eğer Abdurrahman Bey haşa İslam ya da inanç düşmanı olsaydı türbanlı bir hanımla çalışır mıydı? Asla çalışmazdı.. Çalıştığına göre demek ki o hanımefendinin türbanı ile zihniyet itibarı ile bir sorunu veya problemi yok... Bakın zerre mübalağa yapmıyorum, ben bu ecmain (Dinci) tayfanın din düşmanı diye hedefe oturttuğu pek çok örnek biliyorum ki o isimlerin tamamı mukaddes dinimiz İslam’a fevkalade saygılı ve sevgilidir. Dahası, onlar inancın pek çok gereğini de yerine getiriyorlar. Onların farkı dini kullanmamalarıdır. İşte Sayın Yargıtay Başsavcımızın bu tutumu da bu bağlamda bir ibret vesikasıdır. Abdurrahman Yalçınkaya inançlarla kan davalı olsa veya peşin hükümler içinde bulunsa yanında türbanlı bir hanımı çalıştırır ve işleri ile ilgili mahremiyetini onunla paylaşır mıydı?... Sorarım size  Başbakan Tayyip Erdoğan ateist bir özel kalem müdürü ile çalışıyor gibi bir haberi bugüne kadar hiç işittiniz mi... Oysa bakın sözde İslamcı matbuatın hedef aldığı Yargıtay Başsavcısı, türbanlı bir hanımı sekreter yaptı... Yapmayın, din din diyerek dinimize bu kötülükleri yapmayın.. Sayın Bülent Arınç, evet ölüm var ve en önemlisi öbür tarafta hesap vermek de var.. Savcı Bey için gerçekte amacınız o olmasa da meczuplara hedef gösterme anlamında sözler etmek ve onun hakkında  sizin literatürünüzle sorayım, gıybet yapmanın ilahi bir müeyyidesi yok mudur?

SABAHATTİN öNKİBAR