Al Jazeera Türk'ten İrfan Bozan'ın sorularını yanıtlayan (20 Ağustos 2015) Acar'ın açıklamaları özetle şöyle:
Son araştırmanızda yüzde 18’lik bir kararsız seçmen buldunuz. İki buçuk ay önce oy kullanan seçmenlerin yaklaşık beşte biri nasıl birdenbire kararsız oldu? Garip bir durum değil mi?
Seçimin hemen sonrasında yaptığımız araştırmada, HDP seçmeni dışında hiçbir parti seçmeni sonuçtan memnun değildi. Buna rağmen ‘’Bu pazar seçim yenilense partinize yine oy verir misiniz?’’ sorumuza seçmenlerin yüzde 93’ü "evet" yanıtı vermişti. Aradan geçen iki aylık sürede seçmen gidişatı izledi, Türkiye’nin sıkıntılarla yüz yüze geleceği bir ortam oluşmasını algıladılar. Şu anda yüzde 9 kararsız, yüzde 9 ise boş oy atarım, sandığa gitmem, protesto ederim yaklaşımında. Bu yüzde 18’i normal şartlarda dağıtmamız bizi çok sağlıklı sonuca götürmüyor aslında, ama günü bağlayan bir fotoğraf olduğunu düşünerek, biz bunu oransal olarak dağıtıyoruz. Bugün bu yüzde 18’in oransal dağılımına bir şerh koşmakta fayda var. 20 yıldır Türkiye’de yaşanan seçimleri bir araştırmacı olarak izleyen biri olarak, seçimden iki ay sonra yüzde 20’ye yakın tarafını belli edemeyen bir seçmen durumunu hiç tecrübe etmedik. Kendini bir anlamda geri çeken, pusuya yatarak süreci izleyeceğini söyleyen bir seçmeni açıkçası görmedim. 7 Haziran seçimleri öncesinde hatırlarsanız İngiltere ve İsrail’de yapılan seçimlerde araştırmacılar hep yanılmışlardı. Bu seçimde de Türkiye’deki araştırmacılar böyle bir sınav verebilir. Çünkü bu yüzde 18’lik kararsız seçmen açıkçası bir araştırmacı için ürkütücü. Bu seçmenler sonucu değiştirebilecek kadar da etkili.
'Kararsızların yüzde 6’sı AKP’ye oy verenler'
Bu kararsız seçmen içinde son seçimde AK Parti’yi yüzde 41’e taşıyan seçmenler var mı?
7 Haziran’da AK Parti’ye oy verenlerin yüzde 20’ye yakını bu tarafa, yani yüzde 18’in arasına geçmiş durumda. Bu önemli bir oran.
7 Haziran’da AK Parti’ye oy verenlerin yüzde 20’si şimdi kararsız tarafa mı geçti diyorsunuz?
Tabii tabii. Bu çok önemli bir oran. Bugün AK Parti’nin ham oyunu yüzde 35 buluyoruz. Yüzde 41 istikrar vurgusu nedeniyle gelen oylardı. Yüzde 41, onu takip eden iki partinin toplamı olarak kuşkusuz yine önemli bir oran. Yüzde 6 oy; istikrar, 13 yıllık icraatı beğenmesi, alternatifsizlik nedeniyle verilen oylar. Bu yüzde 6’nın bu nedenleri geriye atarak kararsız hale gelmiş olması AK Parti’ye büyük bir mesaj. Eğer ki erken seçim kararı bugünkü araştırmalarla AK Parti’nin ve CHP’nin yükseldiği, MHP’nin düştüğü izlenimine göre verildiyse, sandıkta her şey ters yüz olabilir. Yüzde 18’lik seçmen çok önemli bir kitle, bu kesim üçüncü partidir. Yüzde 18 blok olarak bir yere gitmez ama bir parti için yüzde 2-3’lik düşüş ve yükselişe neden olabilir. Önümüzdeki seçimde kampanya ve ekipler çok önemli olacak. Algıların yönetileceği, kampanyaların etkili olacağı bir seçim bizi bekliyor.
'Terör operasyonlarıyla milliyetçi oylar gelmez'
Çok tartışılan bir diğer konu da milliyetçi hassasiyeti yüksek olan seçmenlerin Güneydoğu’daki çatışmalara ilişkin tutumu nedeniyle AK Parti’ye yönelip yönelmeyecekleri. Araştırmanızda buna dair bir işaret gördünüz mü?
'AK Parti operasyon başlatarak Türk milliyetçilerinin beğenisini kazandı' diyemeyiz. MHP’den AK Parti’ye geçiş, teröre daha sert yaklaşım siyasetiyle olmaz. Çünkü AK Parti ne kadar sert olursa MHP bir üstüne koyar. Bu yılların getirdiği bir hâkim anlayış. ‘’Kürt sorunu yoktur’’ diyerek milliyetçilere yönleneceğiniz bir alanın size oy getireceğini söyleyemeyiz. Bunu 7 Haziran’da tecrübe de ettik, getirmedi. Operasyon başlatınca teröre karşı MHP’den daha iyi bir pozisyon alma fotoğrafı veremezsiniz, çünkü MHP’nin var olma alanı orası. MHP’den AK Parti’ye geçiş nasıl olur? Milliyetçi söylemlerle bir bütünlük arz ediyorsanız, ekonomiyle, dış politikayla, doğrucu olma halinizle, ideolojinizle milliyetçi tanıma denk geliyorsanız, milliyetçi oyları alırsınız ama sadece teröre karşı operasyonlarla milliyetçi oyları alamazsınız.
Bu söylediklerinize karşın son araştırmanızda AK Parti’de yüzde 2’lik bir artış buldunuz. Bu oylar nereden geldi?
Barajı geçemeyen partilerde yaklaşık yüzde 5’e yakın bir oran var. Saadet Partisi’nden, BBP’den ve seçime bağımsız adaylarla giren Hüda Par’dan geldi bu oylar.
'HDP Batı kaybını Güneydoğu'dan telafi ediyor'
7 Haziran seçimlerinde HDP’nin barajı geçip geçmeyeceği en çok merak edilen konuydu. HDP barajı geçti ve AK Parti tek başına iktidar olamadı. Şimdi ise Güneydoğu’dan çatışma haberleri geliyor. Çatışmalı bu süreç HDP’nin oyunu nasıl etkiliyor?
7 Haziran seçimleri öncesinde HDP’nin çözüm sürecinde üstlendiği misyon, AK Parti ile birlikte bir aktör olma pozisyonuydu. Kürtlerde HDP için bir farkındalık oluşturdu. HDP temsiliyette Kürtler için bir alan açtı ve bunun merkezine oturdu. HDP’nin sivil siyaseti destekler pozisyonda olması, Batı’daki "PKK eşittir HDP" algısının da kırılmasına neden oldu.
Batı’da HDP’ye bakan PKK’yı artık görmemeye mi başladı diyorsunuz?
Evet bunu söylemeye çalışıyorum.
Bu durum hâlâ sürüyor mu?
HDP, Batı’da daha çok Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerine kurguladığı söylemle etkili oldu. Bugün itibariyle PKK eylemlerinin başlamasıyla Batı’da "PKK eşittir HDP" söylemleri kısmen karşılığını bulmaya başladı.
"HDP’de bir kayıp var" demek mi istiyorsunuz?
7 Haziran seçimlerinde HDP zaten Kürtlerden aldığı oylarla barajı geçti. Şu anda Güneydoğu’da AK Parti’ye oy veren Kürtlerin HDP’ye yöneldiğini görüyoruz. Operasyonlar Batı’da, TV’lerden izlenirken bu operasyonlar bizzat operasyonları yaşayan halk nezdinde tepkiye neden oldu. HDP’de bir kenetlenme oluştuğunu görüyoruz. Yaptığımız araştırmalarda özellikle Güneydoğu’da HDP’nin birinci parti olduğu 16 ilde son seçime göre üzerine 3-4 puan koyduğunu görüyoruz.
Neden?
Barış süreci ipini Kürtler geçmişten gelen tecrübeleri ile ihtiyatlı davranarak tuttu. Çözüm sürecine desteğini yüzde 97’lere taşıdı. Fakat ‘’Kürt sorunu yoktur’’ denilerek, Dolmabahçe mutabakatı yok sayılarak, devletin bir kez daha onları yarı yolda bıraktığına dair güvensizlik oluştuğunu gözlemliyoruz. Bu güven duygusu kaybolunca merkez olarak HDP’ye yöneliyorlar. Operasyonların AK Parti’ye değil, HDP’ye yaradığını söylemek mümkün. AK Parti için Batı’da HDP’den tekrar CHP’ye yönelecek oyların bir önemi yok. O oyların tekrar CHP’ye dönmesi AK Parti’nin tercihi. Kandil’in yaklaşımı Batı’daki HDP oylarını vuruyor; buna karşın HDP, Güneydoğu’da AK Parti’ye giden oyları topluyor. Dolayısıyla HDP ne düşüyor ne de yükseliyor. Bu arada HDP gittikçe Kürtlerin merkezi haline geliyor. Kürtlerin yarısının temsili AK Parti’de, yarısının temsili HDP’deydi. Bugün itibariyle dörtte üçü HDP’nin, dörtte biri AK Parti’nin temsiliyetinde diyebiliriz. Kürt seçmen AK Parti’ye, "Size oy verirken iyiydi, biz kendimizle ilgili bir partiyi destekleyemez miyiz? Bize olan samimiyet oyla oluşan bir samimiyet miydi?" diye soruyor. Bu arada HDP de Türkiyelileşmek yerine, bölgeye tekrar dönüş yapmak durumunda kalan bir parti olmaya doğru da gerileme gösteriyor.
Biraz da CHP’yi konuşursak, son araştırmanızda CHP’de iki puanlık bir yükseliş buldunuz. Bunun seçime kadar artan bir eğilime dönüşmesi mümkün mü?
Güneydoğu’daki çatışmaların en kazançlı partisi CHP diyebiliriz. MHP’nin bu çatışmalardaki pozisyonu belli. AK Parti Kürtler ve milliyetçilik ikilemi yaşıyor. HDP olayların bir aktörü halinde. Konu bu üç parti arasında geçiyor. CHP topa girmeyerek ne milliyetçileri karşısına aldı ne de Kürtleri karşısına alan bir söylem geliştirdi. Şu anda aklıselimin bir merkezi olarak algılandığı için yükselişte. Çoğunlukla politikada taraf olamazsanız bertaraf olabilirsiniz ama bazı problemler vardır ki çözümsüzlük söz konusuysa aklıselim galip gelir. Kavganın bir tarafı değilseniz, uzlaşıya dönük bir konumda yer alıyorsanız, burada kazançlı çıkan taraf olacaksınız. Yükselişin bir trend haline dönüşmesi, sürecin nasıl yönetileceği ve algıların nasıl oluşturulacağı ile ilişkili. Terörün artması ile oy geçişkenliği dramatik ölçüde olmaz ama bunun yanında ekonomiye darbe olursa; Türkiye’nin istikrarını bozan, milletin cebine yansıyan bir durumla karşı karşıya kalınırsa; seçmen iktidara da, hükümet kuramayan muhalefete de fatura kesebilir. O zaman koalisyonun neden kurulamadığına ilişkin kendi pozisyonunu anlatıp, seçmeni ikna eden parti öne çıkar. Önümüzdeki seçim 7 Haziran sonrasında oluşan algıları yönetenin kazanacağı bir seçim olacak.