Analistler yılbaşından bu yana fiyatında çok ciddi yükselişler yaşanmayan altının, küresel enflasyondan korunmak isteyen yatırımcıların bu emtiaya yönelmesiyle yükselebileceğine işaret etti.
İsviçre merkezli UBS Bankası'nın analistlerinden Edel Tully, "Yükselen gıda fiyatları elinde fazlasıyla altın rezervi bulunduran Çin ve Hindistan gibi ülkelerde enflasyona kalkan olması için altın alımlarını artırabilir" dedi.
2009 ve 2010'DA DA YAŞANMIŞTI
UBS'e göre, Çin'deki Tüketici Fiyatları Endeksi'nin yüzde 30'u, Hindistan'da ise yüzde 50'si gıda fiyatları ile belirleniyor.
Bununla birlikte bu iki ülke dünyanın en fazla altın alan iki ülkesi konumunda. 2011'de küresel altın talebinin yüzde 42'si Çin ve Hindistan'dan gelmişti.
Fransa merkezli BNP Paribas bankasının analisti Anne-Laure Tremblay, "2009 ve 2010'da hem Çin hem de Hindistan'da gıda alanında yüksek enflasyon görüldü ve bu da altına olan talebi ciddi oranda artırdı" dedi.
Gıda fiyatlarında görülecek enflasyon, gelirlerinin büyük kısmını gıdaya harcayan gelişmekte olan ülkelerde çok daha önemli bir sorun olarak kabul ediliyor.
ALTIN FİYATLARI YILBAŞINDAN BU YANA SAKİN
Diğer yandan altının ons fiyatında yılbaşından bu yana çok büyük bir yükseliş görülmedi. Altının onsu yılın ilk sekiz ayında yüzde 1.4 oranında yükselerek 1.587 dolara çıktı.
ABD başta olmak üzere küresel çapta yaşanan kuraklık, hububat ve mısır fiyatlarını son zamanların en yüksek seviyelerine çıkardı. Bu yükseliş, gıda fiyatlarında enflasyon riskini ciddi şekilde tetikledi.
Chicago Borsası'nda işlem gören soya fasulyesinin fiyatı bu yıl yüzde 3.5 yükseldi, mısırın vadeli fiyatı ise yüzde 3'e yakın primli. 20 Temmuz'da soya ve mısır vadelileri rekor kırdı.