İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, evinde çalışan bir kişide Koronavirüs çıkması konusuyla ilgili olarak, “Oğlum, ben, eşim test yaptırdık negatif çıktı. Şimdi cuma en son görüşmemizin üzerinden 15 gün geçmiş olacak pazartesi tekrar test yaptıracağım. Bir semptom yok üçümüzde de dolayısı ile anladığımız kadarıyla iyiyiz" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gazeteci Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalında sorularını yanıtladı.
Akşener, Koronavirüs Türkiye'ye gelmeden önce grup toplantısında konuyu ele aldığını ve uyarılarda bulunduğunu söyleyerek, "Sınırlar hemen kapatılsın ve 3 haftalık bir tam karantina uygulansın yayılmasının önüne geçilsin önerilerimiz oldu" dedi.
AKP'nin 18 yıldır küresel krizler dışında bir sorunla karşılaşmadığını belirten Akşener, İlk defa bu virüsle bu afet gibi bir salgınla karşı karşıya kaldılar. Öncelikle samimiyetle söyleyeyim büyük bir acemilik görüyorum" yorumunda bulundu.
Koronavirüs'le ilgili yürütülen sürecin başında Sağlık Bakanlığı'nın olması gerektiğini ifade eden Akşener, Bilim insanları tam karantina dediği zaman onun yerine getirilmesi gerekirdi ama Sayın Erdoğan onu reddetti. Bu Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi; bir taraftan tek adam bir taraftan da o tek adamın iki dudağı arasındaki kararlar söz konusu" diye konuştu.
Akşener’in, izleyicilerden gelen ve Özdemir’in gündemdeki konulara ilişkin sorulara verdiği cevapların satır başları şöyle:
"Salgın Türkiye'ye gelmeden uyardık"
"11 Şubat'taki grup konuşmamda bu işin büyüyebileceğini arkadaşlarımızla yaptığımız toplantılarda öngördüğümüz için ben bazı sorular sormuştum. Türkiye'de henüz salgın yoktu Türkiye'ye geldiği takdirde buna hazır mıyız? Hastanelerimizin kapasiteleri yeterli mi? Bu salgın ışık hızıyla yayılıyor, çok hızlı yayılan bir salgın olduğuna dair bilim insanlarının görüşleri var, dolayısıyla biz sahra hastanelerine hazır mıyız ve özellikle sınırların kapatılması konusunda da önerilerde bulunmuştuk. Sonrasında biraz gönül konuldu bu benim 56 sorduğum soruya ve mart ayında bizde olduğu ortaya çıktı.
"Biz hemen bir Bilim Kurulu oluşturduk kendi içimizde. Ekonomistlerin de içinde yer aldığı, bilim insanlarının yer aldığı, tıp doktoru, milletvekili arkadaşlarımızın yer aldığı ve takibe başladık. Uluslararası gidişatını takip etmeye başladık anlık ve sürekli olarak iktidara, şunlar şunlar yapılırsa çok iyi olur, şunları şunları bir an evvel yapın demeye başladık. Sınırlar hemen kapatılsın ve 3 haftalık bir tam karantina uygulansın yayılmasının önüne geçilsin önerilerimiz oldu.
"Acemi oldukları ortaya çıktı"
"18 yıldır AK Parti iktidarda hiç büyük bir problemle karşılaşmadılar. 99 depremi gibi bir afet ile karşılaşılmadı. Dünyada olan ekonomik krizlerin yansımalarının dışında Türkiye ağır bir problemle karşılaşmadı. İlk defa bu virüsle bu afet gibi bir salgınla karşı karşıya kaldılar. Öncelikle samimiyetle söyleyeyim büyük bir acemilik görüyorum.
"İkincisi bizlere yönelik yani muhalefet partilerinin mensupları başkanlarına yönelik de alışmış oldukları bir dil var sayın Erdoğan'ın özellikle bugüne kadar o dille çok kolay oy aldı. Vatandaşı kutuplaştıran o dili terk edememesinin getirdiği sorunlar var.
"Bir taraftan milli birlik beraberlikten bahsedilirken, diğer taraftan düşman ilan etmenin devam ettiği bir dille yol yürünüyor, bunları problem olarak görüyorum. Çünkü gerçekten sırt sırta verilmesi gereken bir dönem. Biz sayın Erdoğan'ın düşmanı değiliz, AK Parti iktidarda vatandaşımız seçti dolayısı ile yapılabilecek konularda bizim de bildiklerimizi onlarla paylaşmayı kamuoyu ile paylaşmayı sürdürüyoruz ama yani kırmızı kuvvetler mavi kuvvetler dili devam ediyor sorun olan kısmı bu.
"Acemi oldukları ortaya çıktı. Sizin dediğinizi ben yapmayacağım diyerek olmaz. Bu krizi bu salgını bir bütün olarak görüp ekonomi ayağını, sağlık ayağını, psikolojik ayağını, iş hayatı yönünü bir bütün olarak düşünmek gerek.
"Bilim Kurulu’nun önerilerinin kabulü Erdoğan'a bağlı"
"Sadece Sağlık Bakanı Koca’nın Bilim Kurulu’nu kurmasını olumlu bulduğumu söylemiştim. Bir tek teşekkür telefonu dışında hiçbir yetkiliyle iletişimimiz olmadı. Ben sizlerin aracılığıyla ısrarla Sayın Erdoğan’a bir şeyler söyledim. Bizler de görüşlerimizi söyleyelim ve o millî birlik ve beraberliği ortaklaştırmaya dair önerilerim oldu ama bu konuda herhangi bir adım söz konusu değil. Sayın Erdoğan, her konuyu biliyor. Tıbbı, ekonomiyi, hukuku her şeyi biliyor. Sonuç itibariyle kimseye ihtiyacı yok pozisyonunda.
"Ciddi temel sorun şu: Virüsün organizasyonunun başında bulunacak Bakanlık Sağlık Bakanlığı olmak zorunda. Diğer bakanlıklar, Sağlık Bakanlığı’na koordinasyonunda bütünlük oluşturmalı fakat her bir bakanlık ayrı ayrı ortada… Bu işin patronunun Sağlık Bakanlığı olması gerektiğini defalarca söyledik.
"Bilim Kurulu’nu kurdular. Bilim Kurulu’nun önerilerinin kabulü Sayın Erdoğan'a bağlı. Bilim insanları tam karantina dediği zaman onun yerine getirilmesi gerekirdi ama Sayın Erdoğan onu reddetti. Bu Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi; bir taraftan tek adam bir taraftan da o tek adamın iki dudağı arasındaki kararlar söz konusu. Sonuç itibariyle bütün başlar Sayın Erdoğan'a doğru bakıyor ve tek başla bağlı çok başlı bir keşmekeş içerisinde bir sistem var. Bunun problem yarattığına inanıyorum.
"İktidarda olsaydık, virüsle mücadele için sınırları kapatırdık, üç haftalık tam karantina uygulardık, bilim insanlarının söylediklerini yerine getirirdik, ekonomik bütüncül bir ekonomik paket çıkarırdık. Mutlaka tarımda üretimi öne alırdık.
"Yardımlar birlikte yapılsaydı sosyal gerilim ortadan kalkardı"
"Devlet yardım elbette talep eder ama öncesinde Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’nın belediyeleri yardım kampanyası başlattı. Bu yardım kampanyalarına karşı yapılanlar, yarın seçime yönelik hesap kitabın önde olduğu bir bakış açısının tezahürüdür. Ben Erdoğan’ın yerinde olsam kampanya başlatan belediyelerle el ele olurdum ve bu kampanyanın en verimli şekilde yürütülmesini sağlardım. Ama o onun yerine kendisi başlattı. Halbuki birlikte yapılmış olsaydı sosyal gerilimde ortadan kalkardı. Bu Erdoğan’ın siyasetteki algoritması kutuplaştır - böl.
"Tekalif-i Milliye emirleri ile Türkiye’nin bugün IBAN numarası vererek virüs için yardım toplaması arasında müthiş fark var. O gün Balkan ve Birinci Dünya savaşı bitmiş, Anadolu’nun büyük bir kısmı şehit ya da gazi olmuş ve üretimin durduğu bir dönemdi. Şimdi farklı bir dönem var.
"Türkiye güçlü bir ülke 5 milyon sığınmacıya baktığıyla övünen bir Cumhurbaşkanı var. 26 milyar TL Afrika kalkınma bankasına verme yetkisi aldı Sayın Erdoğan. Bütün bunlar varken böyle bir durumda Türkiye demek ki, güçlü ve zengin bir ülke. Sizin Hazineniz var, merkez bankanız var, ihtiyaç akçeniz var, işsizlik fonunuz var. Bu kadar paranın içerisinde siz 100 milyar TL’lik istikrar paketi açıkladınız.
"100 milyarlık pakette sadece 2 milyarı yoksullara gidiyor"
"Bu kadar paranın içerisinde siz 100 milyar TL'lik bir meşhur İstikrar Kalkanı Paketi diye ortaya konulan o paketin içinde; 2 milyar TL'si de sadece yoksul ailelere yönelik bir paket. Ne demek istiyorum Tekalif-i Milliye'nin şartlarıyla bugünün Türkiyesi’nin şartları arasında milyonlarca ışık yılı fark var. Şimdi Sayın Erdoğan şunu söylemek zorunda yardım isteyebilir burada bir problemimiz yok ama bu kadar zengin olan, bu kadar güçlü olan, bu kadar çevresine yardım eden bir ülkenin Cumhurbaşkanı yardım topluyorsa bunun sebebini söylemek zorunda. Ben de bir soru soruyorum paramız mı bitti kardeşim? Erdoğan’ın partisinin 10 milyonun üzerinde üyesi var bu üyelerinin dahi 10 lira yardım göndermediği bir yardımdan söz ediyoruz. Türkiye’nin şeffaflıkla ilgili sorunu var, güvenle ilgili sorunu var. Bütün partilerden bir kişiyle bu paranın ihtiyaç sahiplerine gönderileceğini söyleselerdi çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
"Bahsedilen gruplar; ceza indirimi yasası içinde yokmuş gibi davranılıyor ama evlerine gidecekler"
"Korona affı diyeceğimiz düzenleme; şimdi bir kere apar topar gelmesi içimizde sinmedi. İkincisi biz bu infaz indirimi yasa tasarısı ile ilgili şöyle bir teklifte bulunduk. AK Parti’nin ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin imza sahiplerine bu paketi açık şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşın, bizler de önerilerimizi söyleyelim. Sonuç itibarıyla yaparsınız yapmazsınız bu başka bir şey ama daha geniş bir mutabakatla bu kanun çıkmalıydı.
Şimdi ortaya çıkan gerçek bu infaz indirimi yasasının içinde şunlar şunlar yok deniliyor ama işte bu bahsedilen gruplar; ceza indirimi yasası içinde yokmuş gibi davranılıyor ama evlerine gidecekler.
"Bütüncül ekonomik program için hazırlıklarımız var"
Behemehal Nisan ayı içerisinde bütüncül bir ekonomik program ortaya konulması lazım. Biz kendilerine destek olmaya hazırız. Erdoğan en son konuşmasında üretim dedi katılıyorum ama bunun tedbirlerinin alınması lazım. Tarım, gıda, gıdaya ereşim, gıda güvenliği çok önemli. Şirketlerimiz Sanayicilerimiz yok pahasına gidebilir. Dolayısıyla bunun olmaması için bütüncül bir bakış açısı getirilmelidir. Sadece kredi ile olması mümkün değil. Bu insanların, bu yapıların devlet eliyle belki bir kısım hisselerinin alınıp daha sonra işler düzeldikten sonra rayiç bedel üzerinden yine o şirketlere verilmesinden bahsediyorum. Herkesin hayatına dokunacak bir program ortaya koyulmalıdır.
Tarım bakanı sayın Erdoğan’ı yanılttı çiftçinin 2020 parasının yarısını ödedik dedi. Çiftçiye henüz bir genelge çıkmadı 2020’nin parası duruyor. Tarım konusunda para politikalarını, maliye politikaların kapsayan bütüncül ekonomiye ihtiyaç var, biz önerilerimizi vermeye hazırız."