Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan Hürriyet yazarı Akif Beki, Star Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sancak’a 20 Ağustos günü düzenlenen silahlı saldırı olayına ilişkin olarak, "O saldırı, meğer Star Medya Grubu'nu susturmaya dönük bir terör saldırısı değilmiş. Gerçek ortaya çıktı, aldatılmışız" dedi. Beki, "Şimdi de bize Paralel kumpasmış, Doğan Grubu yapmış' diyor Sancak'la herzevekilleri" ifadesini kullandı.
Beki'nin Hürriyet'te "Biri hâlâ bize yalan söylüyor" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Terör saldırısı diye kınama kuyruğuna sokulmuştu tüm Türkiye.
O saldırı, meğer Star Medya Grubu'nu susturmaya dönük bir terör saldırısı değilmiş. Gerçek ortaya çıktı, aldatılmışız.
Uzatılacak bir yanı kalmadı deyip hasbi geçebilir, burada kesebilirdim.
Fakat bir yalanı başka bir yalanla kapatacağını zanneden biri, gözümüzün içine baka baka bize yalan söylemeye devam ediyor.
* * *
Star Medya Grup Başkanı Murat Sancak'a saldıranların terörist olduğu söylenmemiş miydi?
Sancak'ın gazete ve TV'leri, 'Bize yönelik korkunç bir terör saldırısı olunca görmezden geliyorsunuz ama sizin camınıza taş deyince 7 mahalleyi ayağa kaldırıyorsunuz' diye esip gürlememiş miydi?
Ben de hak verip dememiş miydim ki 'Ahmet Hakan'a saldıranları 6 saatte bulan polis, Murat Sancak'ın arabasını kurşunlayan melunları 6 haftadır bulamıyor. Onun canı can da Sancak'ınki değil mi? Hürriyet'in camları, Murat Sancak'ın canından daha mı tatlı? Ey Sancak medyası, siz de sesinizi yükseltin, siz de korkmadan, çekinmeden polise sorun bunları. Niye hakkınızı aramıyorsunuz, niye o teröristler buraya gelecek diye yeri göğü inletmiyorsunuz?...
Ama teşekkür beklerken hışımlarına uğramamış mıydım, dilimi tutamadım diye küplere binmemişler miydi?...
Hem Sancak'a saldırı olayını bir terör mağduriyeti olarak dillerinden düşürmemiş... Hem de arkasının karıştırılmasından, kurcalanmasından inanılmaz gocunup rahatsız olmamışlar mıydı?...
Hülasası, acayip tuhaf davranışlar sergilememişler miydi? Ne yapacağımızı, nasıl yaranacağımızı şaşırmamış mıydık?...
'Ne yaraymış arkadaş' dedirtmemişler miydi kıvır kıvır kıvranmalarını izleyen herkese?...
* * *
Tam, 'Şükür bitti, polis nihayet aydınlattı' diyecekken ne olsa beğenirsiniz... 'Canlarına kasteden azılı teröristlerin niye yakalanamadığı'na gelince hep dilini yutmuş gibi derin bir sessizliğe gömülen Sancak medyasının nutku açıldı birden. Fakat kuşdili konuşmaya başlamasınlar mı bu kez de!
Failler sonunda yakalanmıştı yakalanmasına da onlar yine memnun değil. Karın ağrıları sürüyor.
Birincisi; yakalananlar arasında terörist yok. Numunelik olsun diye, bir tane bile.
İkincisi; soruşturmaya bakan savcılık, sessizliğini 2 ay sonra bozdu, Murat Sancak'ı kumar borcu spekülasyonlarından temize çıkardı. Ancak saldırının niye yapıldığını bize bildirecekken, niye yapılmadığını açıklamakla kaldı.
En küçük bir ipucu da mı olmaz saldırganların muhtemel motivasyonu hakkında? Hayır! Gasp ve benzeri suçlardan sabıkalı zanlılar, Murat Sancak'tan ne istemiş olabilir, alıp veremedikleri nedir, tek kelime edilmiyor.
Üçüncüsü; 2 aylık derin bir suskunluktan sonra polis de söze karıştı. Meğer faillerin kimlik ve eşkalleri saldırıdan hemen sonra belirlenmiş ama polis, soruşturmayı genişletmek için yakalamayıp takibe almış. Demek ki 2 ay arayıp tarayıp yine de siyasi bir yön bulamamış, zanlıların herhangi bir terör örgütüyle irtibatına rastlayamamışlar. 'İlimizdeki kriminal bir grupla bağlantılı' olmaktan öteye götürülememiş zanlıların ilişkileri.
* * *
Polis ve savcı en fazla 'kriminal grupla ilişkili' diyor. Mahkeme, organize suç kapsamında bile görmedi. Nerede kaldı terör örgütü! Adi suç vakası olarak geçiyor açıklamalarda...
E hani terör saldırısıydı, susmayacak, yılmayacak, pısmayacaklardı. Şimdi de bize 'pardon terör saldırısı değil Paralel kumpasmış, Doğan Grubu yapmış' diyor Sancak'la herzevekilleri.
Şirretliğe vurur, yeterince çok kuru gürültü yaparlarsa gerçeğin sesini boğabileceklerini, üste çıkıp alacaklı bile görünebileceklerini düşünüyor olmalılar.
Kimse 'terörle mücadele şubesine niye 2 ay gaspçı, kapkaççı kovalattın' diye sormayacak o zaman sanıyorlar.
Kimse 'soruşturmayı niye yanlış yönlendirdin, yargıyı niye yanıltıp fuzuli yere meşgul ettin' demeyecek... Bütün bu aldatmaca, kandırmaca ve oyalamacaların üstüne gidilmeyecek o zaman sanıyorlar.
Kepazelik içinde kepazelik...
Bir tamlama var, cuk diye oturuyor. Attilâ İlhan'ın Hangi Seks'inde rastlamıştım: 'Kemal-i rezalet'...
'Tam bir ciddiyet' manasına 'kemal-i ciddiyet' denildiğini bilirdim de 'tam bir rezalet' için 'kemal-i rezalet' denildiğini ondan öğrenmiştim.
Alın size dört dörtlük bir 'kemal-i rezalet'.