RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programına konuk olan Ali Bayramoğlu, Doğan Medya Grubu'nun Demirören'lere satılmasını değerlendirdi. Bayramoğlu, ""Bugün Hürriyet gazetesinin el değiştirmesi, üstelik iktidarın tam kontrolünde olan Demirören Grubu'na geçmesi, son kalenin de düştüğünü gösteriyor." dedi.
Türkiye medyasının en büyük grubu olan Doğan Medya Grubu, iktidara yakın Demirören grubuna satıldı. Bünyesinde Hürriyet, Fanatik ve Posta gazeteleri ile Kanal D ve CNN Tük kanallarını da bulunduran Doğan Medya Grubu'nun satışının, 1.1 milyar dolar gibi bir bedelle gerçekleştirildiği öğrenildi. RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programına konuk olan akademisyen - yazar Ali Bayramoğlu, Doğan Medya Grubu'nun satışını değerlendirdi.
"Türk basını, bugün 3 parçalı bir halde." diyerek sözlerine başlayan Bayramoğlu, "Bu parçaların bir tanesi, tamamen iktidar tarafından denetlenen bir nitelikte. Gazetecilikten çok, halkla ilişkiler biçiminde yayın yapan bir anlayıştalar." dedi.
İkinci parçanın muhalif basın olduğunu ifade eden Bayramoğlu, "İkinci yapı, daha muhalif bir yapı. Aydınlık, Sözcü gibi gazetelerin ve internet medyasının olduğu bir yapı var. Onlar da oldukça politize olmuş bir yayıncılık yapıyorlar." ifadesini kullandı.
Türk basınındaki son parçanın ise, Doğan Medya Grubu olduğunu ifade eden Bayramoğlu, "Son parça ise, Hürriyet gazetesinin ve ona bağlı yayın kuruluşlarının ana hatta belki de tek temsilcisi olduğu, baskı altında kendisini hizaya çekmeye mecbur hisseden, sansür yapmaya mecbur hisseden, otosansüre doğru ilerleyen ama bununla da birlikte hâla gazetecilik bayrağını şu veya bu şekilde taşımaya gayret eden bir yapıydı." diye konuştu.
Bayramoğlu, Doğan Medya Grubu'nun Demirören Grubu'na geçişini ise, "Son kale düştü." diyerek yorumladı. Bayramoğlu, şunları söyledi:
"Bugün Hürriyet gazetesinin el değiştirmesi, üstelik iktidarın tam kontrolünde olan Demirören Grubu'na geçmesi, son kalenin de düştüğünü gösteriyor. Belki, Hürriyet gazetesi bu ülkede yaşayan demokratların, liberallerin, solcuların çok da bayıldığı bir gazetede değildi. Merkezi temsil eden, milliyetçi eğilimleri baskın bir yapıydı. Ama bununla birlikte objektif bilgi almak için insanların bakma ihtiyacı hissettiği gazetelerden bir tanesiydi."