AİHM Yüksek Kurulu'nun Öcalan 'ın avukatlarının yaptığı başvuruyu sonuçlandırarak, yargılama sırasında Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin, gözaltı süresi ve yeterli savunma olanağı tanınmamış oluşu gibi konularda ihlal edildiğine ilişkin kararını açıklaması ile birlikte İmralı günleri bir kez daha gündeme taşınmış görünüyor.
Irak'ta, açıklanmayan bir yerde tutuklu bulunan Saddam Hüseyin 'in, kendisinden habersiz çekilen fotoğraflarının yayımlanması ve devrik liderin çamaşırlarını kendisinin yıkadığı, çok küçük bir hücrede yaşamını sürdürdüğü haberleri de, aralarında hiçbir benzerlik olmamasına karşın Saddam ve Öcalan'ın tutukluluk koşullarının karşılaştırılması sonucuna eşlik etmiş bulunuyor. Saddam ve Öcalan'ın hücrelerinin metrekarelerinin dahi karşılaştırma konusu yapıldığı kimi haberlere bakıldığında Öcalan, İmralı'da neredeyse lüks bir yaşam sürüyor.
Haziran 2004'te, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde yapılan temyiz duruşmasında, avukatlarınca; izole yaşama mahkûm edildiği için sağlık ve psikolojik sorunları bulunduğu ileri sürülen, kimilerine göre İmralı'da krallar gibi yaşayan, kimilerine göre ise dünyada cehennem azabı çektirilen Abdullah Öcalan acaba İmralı günlerini gerçekte nasıl geçiriyor?
Öcalan, işlediği suçların cezasını çekmek yerine kimilerinin inandığı ya da ileri sürdüğü gibi gerçekten ayrıcalıklı, rahat bir yaşama mı sahip? Ya da özellikle yandaşlarının iddia ettiği ve Avrupa'da propagandalarına temel yaptıkları gibi ağır şartlar, hatta manevi işkence altında mı günlerini geçiriyor. İşte Öcalan'ın gerçek İmralı günlüğü...
Öcalan hakkında verilen ölüm cezası, Türk Ceza Kanunu'nda yapılan değişiklik sonucu kaldırıldığı için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dönüştürülmüş ve cezanın, yargılamanın yapıldığı İmralı'da infazı kararlaştırılmıştı.
İmralı'da cezasını çekmekte olan Öcalan, her gün sabah saat 6'da uyanıyor, mutlaka duş alıyor ve her sabah sakal tıraşı olmayı ihmal etmiyor.
Kahvaltı ve yemek
Tıraş ve duştan sonra, sabah kahvaltısını hücresinde yapan Öcalan'a özel bir mönü uygulanmıyor. Cezaevinde görevli güvenlik personelinin kahvaltısının (er kahvaltısı) aynısı Öcalan'a da veriliyor.
Erlere verilen ve Öcalan'ın da yararlandığı kahvaltı dönüşümlü olarak genelde çay, beyaz peynir, siyah zeytin, poşet tereyağı veya çay ya da süt, poşet tereyağı, poşet reçel/baldan oluşuyor. Bazı günler sabah kahvaltısında çay, ıspanaklı ya da peynirli börek, mevsimine göre domates ve salatalık da veriliyor.
Kahvaltıdan sonra, avukatlarınca haftalık olarak İmralı'ya gönderilen ve herhangi bir sınırlama ve yasaklama getirilmeyen günlük gazeteleri okuyan Öcalan, saat 10'da, bir saat süre ile hücresinden geçilen havalandırmaya çıkarılıyor. Öcalan'ın yararlandığı havalandırma, dört bir tarafı yüksek duvarlarla çevrili tek kişilik bir alan.
Havalandırma sırasında düzenli olarak kültürfizik hareketleri yapan ve bu hareketleri zaman zaman hücresinde de sürdüren Öcalan'a öğle yemeği saat 12'de veriliyor. Öcalan'ın öğle yemeği de tıpkı sabah kahvaltısı gibi, cezaevinde görevli erlerle aynı...
Erler için hazırlandığı için Türkiye'deki tüm birliklerde olduğu gibi belirli bir kalori hesabını içeren öğle ve akşam yemekleri, örneğin; kadınbudu köfte, barbunya pilaki, tulumba tatlısı; kıymalı kuru fasulye, pirinç pilavı, meyve kompostosu/hoşaf veya meyve; çorba, patlıcan musakka, yoğurt gibi her gün değişen mönülerden oluşuyor.
Personelin konuşma yasağı
Her akşam düzenli olarak saat 22.00'de yatan Öcalan ile sınırlı sayıdaki yetkililer dışında (o da ancak gerektiğinde) cezaevinde görevli personelin konuşmaları ve iletişim kurmaları kesinlikle yasak.
Acil bir durum olmadığı sürece her ay sağlık kontrolünden geçirilen Öcalan'ın durumunda herhangi bir anormallik bulunmuyor. Cezasını çekmeye başladığı günden bu yana spor yaparak kilo verdiği gözlemlenen Öcalan'ın, tutukluluğunun ilk günlerinde doymadığı gerekçesi ile ek yemek talebinde bulunduğu ve bu talebinin cezaevi yönetimince yerine getirildiği biliniyor.
Sağlık durumu
Avukatlarının, Strasbourg Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde ileri sürmelerinin aksine ciddi bir sağlık sorunu bulunmayan Öcalan'ın başında, lipom adı verilen bir yağ kistinin oluşması, zaman zaman gözlerindeki yanma ve yaşarmanın dışında şu anda bilinen bir şikâyeti yok.
Tıp dilinde lipom olarak adlandırılan yağ kistlerinin, erkeklerde özellikle baş çevresinde çok yaygın olduğu ve estetik kaygılar dışında hiçbir tehlikesinin bulunmadığını söyleyen uzmanlar, gerek duyulması halinde bu yağ kistlerinin lokal anestezi altında beş dakikalık bir operasyonla alınabildiğini belirtiyorlar.
Gözlerinin yanması ve yaşarıyor oluşunun nedenini, hücresinde sürekli ışık yanması ile açıklayan uzmanlar, bunun görme bozukluğuna neden olabilecek bir riske eşlik etmediğini ifade ediyorlar. Yetkililer; Öcalan'ın hücresinde 24 saat süreyle uygulanan aydınlatmanın güvenlik nedeni ile yapıldığını; gece, gözü rahatsız edecek ve uyumayı engelleyecek güçte bir ışıklandırma yapılmadığını, gece aydınlatmasının ancak kamera kaydına yetecek ölçüde olduğunu söylüyorlar.
ÖCALAN'IN HAYATINDA BİR GÜN
- 06.00 Kalkış
06.00-07.00 Traş, duş, sabah kahvaltısı (cezaevi er kazanından)
07.00-10.00 İstirahat, kültürfizik, gazete okuma, anı ve mektup yazma, radyo dinleme
10.00-11.00 Havalandırma, spor
11.00-12.00 İstirahat, okuma, anı ve mektup yazma, kültürfizik, radyo dinleme
12.00-12.30 Öğle yemeği (cezaevi er kazanından)
12.30-16.00 İstirahat, kitap okuma, anı ve mektup yazma, kültürfizik radyo dinleme
16.00-17.00 Havalandırma, spor
17.00-18.00 İstirahat, okuma, yazma, radyo dinleme
18.00-18.30 Akşam yemeği (cezaevi er kazanından)
18.30-22.00 İstirahat, okuma, anı ve mektup yazma, radyo dinleme
22.00-06.00 Uyku
(Erhan Çitlioğlu / Cumhuriyet)