G20 toplantılarına katılan ve dün Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde bir basın toplantısı düzenlenen Babacan, gelinen noktayı şöyle özetledi: 2 ay öncesine göre karşılaştırıldığında dünyadaki durum daha negatife doğru gitmiş görünüyor. Olumsuz gelişmelere hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2 ay öncesiyle karşılaştırıldığında dünyadaki durumun biraz daha negatife doğru gitmiş göründüğünü, daha farklı bir konjonktürün olduğunu belirterek, Ekim ayında açıklanması öngörülen Orta Vadeli Program’la ilgili çalışmalarına bu yeni konjonktürü dikkate alacak şekilde son şeklini vereceklerini bildirdi. Olumsuz gelişmelere karşı da Türkiye’nin hazırlıklı olması gerektiğini kaydeden Babacan, “Biz zaten bu hazırlıkları, senaryo analizlerimizi, olası gelişmeler karşısında alternatif hangi stratejileri izleyeceğimizi zaten epeydir çalışıyoruz, bunları bir ölçüde zaten paylaştık da. Önümüzdeki haftalar içerisinde bizim artık bu Orta Vadeli Program’a (OVP) son şeklini verip, 2012 bütçesinde TBMM’ye gönderdikten sonra ağırlıklı olarak yapısal reformlara eğileceğiz” diye konuştu.
Türkiye’nin Washington Büyükelçiliğinde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, “Orta Vadeli Program’da bir revize yapılmasının söz konusu olup olmadığına” dair bir soru üzerine, küresel kriz dönemindeki ilk Orta Vadeli Program’ın Eylül 2009’da açıklandığını hatırlatarak, o günlerde pek çok ülke daha çok para harcayarak ya da vergileri azaltarak ekonomiye canlılık getirmeye çalışırken, Türkiye’nin, tam tersine, bütçe açığını azaltacak ve 3 yıl boyunca da basamak basamak azaltmaya devam edecek bir program açıkladığını söyledi. Babacan, şunları kaydetti: “O günlerin uluslararası manşetlere bir bakın, Yunanistan’ın tedbirlerine bakın. Hep bütçe açığını artırma yönündeki tedbirler. İyi de eğer o devletin zaten borcu boğazına kadar geldiyse ve ilave yapacağı harcama da o borcun üzerine eklenecekse, daha da kötüye götürecekse, o tür politikalar işe yaramıyor. Bunu Yunanistan, arkasından İspanya, İrlanda, Portekiz hepsi yaşadı, şimdi İtalya yaşıyor. Biz baştan çok farklı bir yol seçtik, ’Bu işin özü güvendir’ dedik. Yoksa diyelim ki ailelerin bütçesine 300’er dolar daha para getirecek bir tedbir alıyorsunuz ve bekliyorsunuz ki, gidecek o 300 doları harcayacak, harcayınca da ekonomi canlanacak. İyi de aile reisi işini kaybetmekten korkuyorsa, 300 dolar değil, 3 bin dolar daha vergiyi düşürün, işe yaramıyor.”
OVP Ekim başı açıklanacak
ALİ Babacan iki ay önceye göre dünyada daha farklı bir konjonktürün olduğunu ifade ederek, “Ankara’ya döndüğümüzde tüm burada gördüğümüz tabloyu, yeni konjonktürü dikkate alacak şekilde çalışmalarımıza son şeklini vereceğiz. Ve inşallah herhalde Ekim başında bunu açıklarız. Anayasa gereği 17 Ekim’de bütçeyi Meclis’e göndermek zorundayız. 17 Ekim’den önce Orta Vadeli Programı açıklamamız gerekiyor” diye konuştu. Babacan, geçen yılki orta vadeli programdan bugüne kadar aslında resmen yeni bir büyüme beklentisi açıklamadıklarına dikkati çekerek, “Ancak şu var ki, dünyadaki durum 2 ay öncesiyle mukayese ettiğinizde biraz daha negatife doğru gitmiş gibi görünüyor. Tabii bizim de bunu dikkate almamız lazım” dedi.
Önce devlet sağlam olacak
ALİ Babacan, işin özünde güvenin olduğunu, dolayısıyla güven ortamını nasıl sağlayacaklarına baktıklarını belirterek, şöyle devam etti: “Devletin hesabı kitabı sağlam olacak, borcu yönetilebilir miktarda olacak. Devlet sağlam olmazsa dengeleri kurmak mümkün değil. Bankalar sallanınca arkasını devlete dayayabiliyor ama devlet sağlamsa bunu yapabiliyor. Fakat bugün maalesef devletlerin borcunu ödeyip ödeyemeyeceği tartışılıyor. Devletler sallanırken, devletler sırtını kime dayayacak sorusunun da cevabı yok. Hele hele bir ülkede hem devletin borcunu ödeyip ödeyemeyeceği tartışılıyorsa, hele o ülkenin bankaları böyle sallanıyorsa, işte o bir felaketin hazırlığı. Biz kendimizi sağlamlaştırdık. Orta Vadeli Program’la, devletin mali yapısını daha güçlendirecek tedbirlerimizi aldık ve onu da 3 yıldır tavizsiz uyguluyoruz.”
Dolardaki çıkış bize özel değil
Doların Türk Lirası karşısında yükselmesinin muhtemel yansımalarına dair bir soru üzerine Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, şu yanıtı verdi:
“Son günlerde, son bir iki haftada dünyadaki ve Avrupa’daki ekonomik konjonktürde bir miktar bozulma var ve bu bozulmanın bir etkisi de gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine oldu. Bu sadece Türkiye’de değil, Brezilya’ya, Kore’ye bakın durum aynı. Hatta hem Brezilya, hem Kore merkez bankası, onlara göre kendi dolar kurlarındaki artışa ciddi, sert tedbirler almak zorunda kaldılar. Yani gelişmekte olan ülkelerin parasındaki değer kaybı Türkiye’ye özel bir şey değil. Tüm gelişmekte olan ülkelerde yaşanan bir genel trend, dünyadaki yeni konjonktürün getirdiği bir durum. Yani bize özel değil.”