Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başkan Erdoğan’ın, MİT Müsteşarı için “sır küpüm” diyerek değerlendirme yaptığını belirterek, “Bu kamu görevlisini Oslo ve İmralı’ya bizzat kendisinin gönderdiğini itiraf etmiştir. Açıkça PKK’yla görüşenin, İmralı canisiyle pazarlık yapanın kendisi olduğunu belirtmesi ilginç ve skandal bir durumu ortaya çıkarmıştır” diye konuştu.
-KENAN EVREN’İ HATIRLATTI-
Konuşmasında Kenan Evren’i hatırlatan Bahçeli, şöyle devam etti:
“Böylelikle Başbakan Erdoğan’ın, gelecekte Yüce Divan’da ifadesinin alınmasına bile gerek kalmamış, gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya dökülmüştür.
Şehitlerimizin kanına giren, milletimizi bölmeye çalışan, statü ve özerklik talebinde bulunan, üniter yapımıza suikast düzenleyen teröristlerle Başbakan Erdoğan masaya oturmuş ve Anayasa suçu işlemiştir. Unutmasın ki, Kenan Evren hakkında 31 yıl sonra işlediği suçtan dolayı dava açılmıştır. İktidar yılları bir gün bittiğinde, kendisinden ve işlenen suçlara iştirak eden AKP yöneticilerinden mutlaka hesap sorulacak ve hepsi adaletin önünde ip gibi dizileceklerdir. Küpünü dolduran yandaşlardan, sır küplerinin içinde saklanan şahsiyetlerden, gemicik yüzdüren sonradan görme armatörlerden, devletin hazinesine nakil hattı bağlayan hırsızlardan yetim ve gariban hakkını söke söke almak inşallah bize nasip olacaktır."
-KUTLU DOĞUM HAFTASI-
Konuşmasında Kutlu Doğum Haftasına değinen Bahçeli, “Kardeşlik, yakınlık, muhabbet ve dostluk Peygamberimizin her sözüne ve her mesajına yansımış; ayrılık, dağılma ve kavga o’nun tarafından kararlılıkla reddedilmiştir” dedi. Bahçeli, şöyle devam etti:
“Bize göre kardeşlik; bozulmak için kurulmuş, kırılmak için yapılmış, yüz çevirmek için inşa edilmiş geçici bir heves değildir. Etnik ve mezhep temelli ihtilaf ve cepheleşmeye hiç kimsenin prim vermemesi hayati bir nitelikte olacaktır. Kökeni, yöresi, mezhebi, kimliği ve inancı ne olursa olsun; Türk milletinin tüm fertleri kardeşlik hukuku içerisinde aynı kaderin yolcusu olarak bir araya gelmişler ve birlikte yaşamayı tercih etmişlerdir.”
-FRANSA ZİYARETİ-
6-10 Nisan tarihleri arasında Fransa ve Avusturya’da bulunarak, bu iki ülkedeki Türk federasyonlarımızın kurultaylarına katıldığını hatırlatan MHP Genel Başkanı, “Ankara’da ne söylemişsem, neyi haykırmışsam milletimizi katliamcı gösterme istek ve arayışında olan Fransa yönetimine karşı da kendi ülkelerinde aynısını yüzlerine vurdum” dedi.
Önümüzdeki hafta Fransa Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci tur oylamasının yapılacağını hatırlatan Bahçeli, “Fransa’da yaşayan ve oy kullanabilecek durumda olan soydaşlarımızın, içinden çıktıkları Türk milletine katliamcı yaftası vurmaya çalışan Sarkozy’e gerekli dersi vereceklerini biliyor ve bunu bekliyorum. Aynı eğilimi ülkemizin siyasi hayatıyla ilgili kararlarında da göstermeleri, yanlışı doğrudan ayıracak ferasetlerini sergilemeleri Türkiye’nin istikrar kazanmasında çok etkili olacaktır” diye konuştu.
-BAŞBAKAN’IN ÇİN GEZİSİ-
Başbakan Erdoğan’ın 7-11 Nisan tarihleri arasında Çin Halk Cumhuriyeti’nde bulunarak, bazı temas ve görüşmeler gerçekleştirdiğini hatırlatan Bahçeli, “Ne var ki, yandaş basın ve AKP şakşakçılığı yapan çevreler, bu Türk iline 27 yıl aradan sonra Başbakan düzeyinde ilk kez gidildiği iddiasını dillerine dolamışlar ve bu ziyareti siyasi propaganda malzemesi haline dönüştürmekten inatla vazgeçmemişlerdir.2001 yılında, Başbakan Yardımcısı sıfatımızla, bu Türklüğün hazinesini ziyaret etmiş, Urumçi ve Kaşgar’da soydaşlarımızla bir araya gelmiştik. Başbakan Erdoğan, haritada Doğu Türkistan’ın yerini dahi bilmezken, biz kardeşlerimizle birlikteydik, onların dertlerini ve sorunlarını kalbimizde taşıyorduk” dedi.
-“İKNACI BAŞI”-
Başbakan Erdoğan’ın görevli olarak Çin’e gittiğini iddia eden Bahçeli, şöyle devam etti:
“Oraya Suriye konusunda küresel çevrelerin mesajını götürmüş ve ikna turları atmıştır. Ülkemizde bir zamanlar kurulan ikna odalarından rahatsız olan Başbakan, sonunda bu yöntemden kendisi de istifade etmiş ve uluslararası alanda BOP eşbaşkanlığından sonra ‘iknacıbaşı’ sıfatını da üzerine almıştır.
Başbakan Erdoğan küresel kuryeliğe göz göre göre soyunmuş, bunu da heyecan ve arzuyla yerine getirmiştir.Amaç Suriye’nin yalnızlaştırılması ve uluslararası müdahale için şartların olgunlaştırılmasıdır. Başbakan Erdoğan’ın bu görünümü, ne yazık ki haçlı hesapları lehine faaliyet gösteren siyasi ulaklıktan başka bir anlama gelmemektedir. Kendisine vaat edilen her ne ise, Başbakan gece demeden gündüz demeden başkent başkent gezmekte ve ödülüne ulaşmak için canını dişine takmaktadır.”
-“BU DOĞRU BİR YOL DEĞİL”-
AKP’nin Suriye konusunda izlediği politikayı eleştiren MHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
“Suriye’ye karşı blok oluşturmak ve verilen görevleri harfiyen yerine getirmek için çırpınan bu kafa yapısının, Türkiye’yi kaosa doğru hızla sürüklediği görülmektedir.Bu doğru bir yol değildir.Sınırlarımızda yaşanan müessif bazı silahlı çatışmadan dolayı NATO’ya görev hatırlatması yaparak davette bulunması da büyük bir aymazlık ve düşüncesizliktir. Madem Başbakan, sınırlarımızın ihlalinde bu kadar hassastır, o halde peşmerge başına bugüne kadar neden haddini bildirememiştir? Esad’sız bir Suriye’den başka tüm seçeneklerin üzerini çizen Başbakan Erdoğan, bu haliyle Türkiye’yi kördüğümün içine sokmuştur.
Suriye konusunda; başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi bölgesel kuruluşların aktif olarak rol aldığı bir düzlemde, barışçı bir çözüm için her yol denenmeli, ateşkes ihlal edilmemeli ve AKP’de savaş çığırtkanlığı yapmaktan tamamen uzaklaşmalıdır. Başbakan Erdoğan, BOP eşbaşkanlığına aldanmamalı ve kendisini kaptırmamalıdır. Türkiye sevdalıları var oldukça, milletimizin belini kıracak, başını vuracak operasyonlara geçiş ve müsamaha Allah’ın izniyle asla gösterilmeyecektir.”
-"NASIL BİR KUMPASIN İÇİNDESİN?"-
Darrüşşafaka Cemiyeti Tüzüğü'nün ikinci maddesine yapılan değişikliğe değinen MHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
“Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz günlerdeki bir konuşmasında, Tüzüğün ikinci maddesinde yer bulan ve kayıt olabilmek için Türk ve İslam şartını ihtiva eden ibarenin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıyla değiştirildiğini açıklamıştır.
Başbakan Erdoğan Türk ve İslam olmanın nesinden rahatsızdır? Sayın Başbakan; bu akılları kimden almaktasın? Milletimizin Türk ve İslam değerlerini ilmik ilmik ayırma konusunda kimlerin telkini altındasın? Seni kimler yönlendirmekte ve nasıl bir kumpasın içindesin? Bu sakat mantık Türklüğü etnik kimlik mertebesiyle, İslam’ı da küresel bir oyun olan dinler arası diyalog mantığıyla ele almaktadır. Bu alınan karar Türk ve İslam olmaya duyulan tedavisi olmayan alerjinin bir yansımasıdır ki, bunu da şiddetle reddediyoruz.” (ANKA/SON)