MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP’nin Kürt sorununa ilişkin önerisine, “CHP’nin yaklaşım ve önerileri PKK maşalarıyla ve İmralı canisinin saçmalıklarıyla neredeyse bire bir aynıdır” derken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da, “AKP’yle yıkım projesini konuşmadık, bugün de CHP’yle çöküş planını konuşmayacağız” diye seslendi.
Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hedefinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan vardı. Bahçeli, şöyle dedi:
“Başbakan Erdoğan’ın fantezi fikirleri, provakatif düşünceleri, kışkırtıcı beyanları ülkemizi maalesef çıkmaza sürüklemiş ve fazlasıyla da meşgul etmiştir.
Hezeyanları, bulanık suda balık avlama merakı, çapsız ve düzeysiz konulardan fayda uman kurnazlığı artık kaldırılamayacak ve tahammül edilemeyecek bir aşamaya ulaşmıştır.”
“Türkiye bir AKP sorunuyla kavrulmakta ve kıvranmaktadır” diyen Bahçeli, “İşsizlik almış başını gitmektedir; ama AKP kürtajı diline dolamıştır. Yoksulluk derinleşmektedir; ama AKP sezaryene kafayı takarak vakit kaybetmiştir” dedi.
-BAŞKANLIK VE YARI BAŞKANLIK TARTIŞMALARINA YANIT VERDİ-
MHP Genel Başkanı, başkanlık ve yarı başkanlık tartışmalarına da şu yanıtı verdi:
“Adalet ve Kalkınma Partisi tümüyle; işi gücü bırakmış, şimdiden Başbakan Erdoğan’ın bireysel hedef ve çıkarlarına yönelik seferberlik içine girmiştir.
Başkanlık veya yarı başkanlık hesap ve arzularını gerçekleştirmek için yoğun bir çaba göstermiştir.
Sanırsınız ki, Türkiye tek kişilik çadır tiyatrosunun sergilendiği bir ülkedir ve Recep Tayyip Erdoğan’dan başka dikkate alınacak ve önemsenecek kimse de kalmamıştır.
-“AKLİ MELEKELERİ İŞLEMEZ BİR DURUMA GELMİŞTİR”-
Şovmen gibi takdim edilmekte, yeni yetme pop müzik ikonları gibi tezahürat görmektedir.
Başbakan Erdoğan kendinden geçmiş, gözünü hırs bürümüş ve akli melekeleri işlemez bir duruma gelmiştir.
Basiret pınarları kurumuş, feraset ışığı sönmüş ve doğruyu yanlıştan ayıracak zihinsel fonksiyonları körleşmiştir.
Varsa da yoksa da şahsi ikbali ve siyasi kariyerini tek adamlıkla çakıştırma dürtüleri ön plana çıkmıştır.
Şişirilmiş bir benlik, kibir gergefinde işlenmiş bir ego, kendi sözünden başkasını duymayan bir kendini beğenmişlik Başbakan’a endişe verici şekilde hâkim olmuştur.
Kabalaşmasının, kötü ve zehirli dilinin, otoriterleşen, zorbalaşan yönetim anlayışının altında başkaca bir neden bize göre yer aranmamalıdır.
Demokrasinin sahte âşıkları, özgürlüğün uzaktan kumandalı robotları, insan haklarının ve barışın yapay sözcüleri Başbakan ve partisinin kabul edilemez ithamları karşısında sessiz, tepkisiz ve dut yemiş bülbül gibidirler.”
-TASMA YANITI-
Başbakan’ın “tasma” sözüne de Bahçeli, “Tasmanın kime takıldığı, hangi canlıyla ilgili olduğu hepimizce bilinmektedir” derken, “Biz beklerdik ki, Başbakan’ın sözlerine taraflı tarafsız tüm basın ve yayın organları ve kalem sahipleri aynı anda refleks ve tepki gösterebilseydi. Hatta gazete manşetleri simsiyah bir renkle ve yazısız olarak hazırlanıp, bu çerçevede itirazını ve infialini ortaya koyabilseydi” diye konuştu. Bahçeli, şöyle devam etti:
“Üzülerek şahit olmaktayız ki, dünün mütareke basını neredeyse yeniden belini doğrultmuş, bugünün kalemşörları gurur ve izzet-i nefsin iflas sınırına dayanmıştır. Kim olursa olsun tasmayla gazeteciyi aynı kalıba sokmak, insanlık değerlerine ve insan vasıflarına yapılan büyük bir yanlış ve hakarettir.”
-UYARDI-
“İnsanlığın bugüne kadar ki tecrübelerine baktığımızda; tüm diktatör ve baskıcı rejimlerin böylesi bir anlayıştan beslendiği ve feyizlendiği net olarak görülebilecektir” diyen MHP Genel Başkanı, şu uyarıyı yaptı:
“İkazla belirtmek isterim ki, Türkiye’nin de içine girdiği bugünkü kulvarın sonunda; tahammül vanalarının kapatılması, hoşgörü kapaklarının indirilmesi, çok sesliliğin kısılması, demokrasi direklerinin sökülmesi, özgür yorum ve değerlendirmelerin hüsrana uğratılması bulunmaktadır.
Ve doğal olarak Türk milletinin ayrılması, Türkiye’nin parçalanması ve son vatanımızın taksim edilmesi bu sürecin refakatçisi olacaktır.
Yeri gelmişken ifadeyi zaruri görüyorum ki, bizim açımızdan bu anlayış; çıraklığını Okyanus ötesinin yanında, kalfalığını BOP’un eşbaşkanlığında, ustalığını ise bölücülük tezgâhında ve kanlı senaryolarda heyecanla herkese sergilemiştir.
Şayet yıkım yolunun, bölünme istikametinin inşası ustalık olarak değerlendiriliyorsa, o zaman İmralı’da yatan cani, Kandil’deki fitne ve Irak’ın kuzeyindeki yılan ustalar kurulunun birer üyesi olarak tanımlanmalıdır.”
-“AKP’NİN BAŞBAKAN İÇİN KOLTUK SİPARİŞİ”-
“Ayrıca AKP’nin Başbakan için koltuk siparişi, birkaç yıl sonrası için makam oluşturma ısrarı Türkiye’nin içine girdiği ortamı daha da koyulaştırmaktadır” diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
“Başbakan Erdoğan başkanlık hülyasına dalarak; tek bilen, tek tayin eden, tek seçen ve tek belirleyen olabilmek için çırpınmaktadır.
Bu itibarla yarı başkanlık sistemi ve atamayla başbakan tayini bu kapsamda dillendirilmekte ve Başbakan’ın icazetiyle kamuoyuna servis edilmektedir.
Üstelik Türkiye’yi ve devletin varlığını şahsına direk bağlamak ve bu yolla tiranlaşmak için her yolu deneyeceğini göstermektedir.
Atamayla oluşturulması planlanan başbakanlık fikrinin başkaca bir izahı bize göre bulunmamaktadır.
Başbakan Erdoğan, çoban kulübesinde padişahlık rüyası görmekten kısa sürede pişmanlıklarla uyanacak ve önünde yaptıklarının vebaline katlanmaktan başka bir şansı da inşallah olmayacaktır.”
-“ERDOĞAN ŞÜPHESİZ ŞEHİTLERİMİZİN AKAN KANININ DA YEGANE SORUMLUSU VE SUÇLUSUDUR”-
“Dün Diyarbakır’dan gelen iki şehit haberi ise bir kez daha ciğerimizi yakmıştır” diyen Bahçeli, “Dicle Nehri’nin kenarındaki koyundan bile sözde sorumlu olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan şüphesiz şehitlerimizin akan kanının da yegane sorumlusu ve suçlusudur. Başbakan’ın; ‘ölü seviciler, ceset avcıları, kalleşler, arkadan vuranlar’ diyerek sanal çıkışlar yaptığı kesimlerle derin ittifakı, terör sorunuyla sözde Kürt sorununu aynı havuzda toplaması büyük badirelerin doğmasına neden olmuştur” diye konuştu.
Bölücü terörün teşhisinde yoğun bir kargaşa ve kaos yaşanmakta olduğunu belirten Bahçeli, “Kuşkusuz, bölücü terörle Kürt kökenli kardeşlerimi ilişkilendirmeye kalkışmak teröre rehber tayin edip insanlık düşmanı mücadelesine ruh katacaktır ki, buna ne AKP’nin, ne de CHP’nin hakkı ve salahiyeti asla bulunmamaktadır. Bu çerçevede, sözde Kürt sorunu etrafında maskaralıklar ve şarlatanlıklar sergilemek bundan 100 yıl önceki olaylardan ders ve sonuç çıkarılmadığını da göstermektedir” dedi.
-“ŞEYTAN ÜÇGENİ”-
CHP’nin Kürt sorunu önerisini sert sözlerle eleştiren Bahçeli’nin eleştiri oklarının hedefinde CHP Genel Başkanı vardı. MHP Genel Başkanı şöyle dedi:
“Ne büyük bir tesadüftür ki, CHP’de AKP’nin peşi sıra gitmekte, BDP’yle de birleşerek bölücülüğün şeytan üçgenini oluşturmaktadır.
Görüldüğü kadarıyla, anamuhalefet partisinin genel başkanı sözde Kürt sorununu çözmek maksadıyla ortaya atılmış ve her zaman olduğu gibi acele ve şaşkınlıktan dolayı foyası dökülmüştür.
İşin ilginç tarafı ise AKP, BDP ve CHP’nin aynı bölücülük havzasından ve havasından nasıl istifade ettiklerinin bu vesileyle ortaya çıkmasıdır.
Sanki ellerine tutuşturulmuş müşterek metin ve her derde deva reçete vardır da bundan bir bizim haberimiz gecikmeyle olmaktadır.”
-“CHP’NİN YAKLAŞIM VE ÖNERİLERİ PKK MAŞALARIYLA VE İMRALI CANİSİNİN SAÇMALIKLARIYLA NEREDEYSE BİRE BİR AYNIDIR”-
CHP’nin 31 Mayıs 2012 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunduğu öneriyi hatırlatan ve “sözde Kürt sorunu” ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle dedi:
“Şurasını hemen söylemek isterim ki, CHP’nin yaklaşım ve önerileri PKK maşalarıyla ve İmralı canisinin saçmalıklarıyla neredeyse bire bir aynıdır.
PKK ağzı, bölücü lügati, bölünme parolasının şifreleri CHP tarafından sahiplenilmiştir.
Kandil ve İmralı’nın akil adamlar önerisi Sayın Kılıçdaroğlu’nda cevap bulmuş ve kendisini harekete geçirmiştir.
Bizim bu tespitimizin ve iddiamızın dayanakları ve kayıtları geçmişin raflarında görmesini bilenlere her şeyiyle açıktır:
Şöyle ki, İmralı canisi 30 Aralık 2006 tarihinde Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu kurulmasını istemekle birlikte, Aralık 2007 ile Ocak 2008 tarihlerinde avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde 'Akil Adamlar Komisyonu' için tekliflerde bulunmuştur.
Benzer görüşünü 15 Ağustos 2010 tarihli sözde yol haritalarında vurgulamış ve gündeme taşımıştır.”
-CHP’Yİ SERT SÖZLERLE ELEŞTİRDİ-
“Anlaşılmadır ki, İmralı canisinin düşünceleri, PKK terör örgütünün görüşleri yeni diye takdim edilen CHP’de karşılık bulmuştur” diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
“Yeni CHP’nin sözüm ona terörle mücadele diye sunduğu teklifler aslında PKK’nın dünden razı olup benimsediği bölünmeye çanak tutacak şirretlikler ve ihanet hazırlıklarıdır.
Yeni CHP bölücülüğün sığ sularında demir atmış, burada teröristlere filika ve can simidi imal etmeye yönelmiştir.
Cumhuriyet’i kurmakla övünen CHP, şimdi de çöküşe giden süreci hızlandırmaktan kıvanç duymaktadır.
Bu gelişmeler karşısında herhalde Gazi Mustafa Kemal’in kemikleri sızlamış, ruhu da ziyadesiyle incinmiştir.”
-KILIÇDAROĞLU’NA GÖRÜŞME YANITI-
“Hali hazırda CHP’nin Genel Başkanı siyasi partileri ziyaret edeceğini ifade etmiş, ilk olumlu cevap da doğal olarak aynı derin ve karanlık sularda birlikte kulaç attığı, aynı bölücülük takımında beraber oynadığı Başbakan Erdoğan’dan gelmiştir” diyen Bahçeli, şunları söyledi:
“Ne acıdır ki, AKP, CHP, BDP ve PKK el ele vermiş, Türk milletine ölüm tarlaları açmak amacıyla amansız bir yarışa girmişlerdir.
Ne kadar olumsuz bir manzara olsa da, Allah’a şükürler olsun ki, Milliyetçi Hareket hala geçilememiş, hala yenilememiş ve hala etkisizleştirilememiştir.
Bu açıdan bizim hiç kimseyle sözde Kürt sorunu bağlamında görüşecek ve fikir alışverişinde bulunacak bir niyetimiz ve merakımız yoktur.
Bu itibarla biz geçmişte AKP’yle yıkım projesini konuşmadık, bugün de CHP’yle çöküş planını konuşmayacağız.
Bunun haricinde, bizim nezdimizde Kürt sorunu diye bir şey asla olmayıp, bunun konuşulması dahi sakat, mahsurlu ve tehlikeli bir durumdur.
Girdikleri bölücülük katarında arka arkaya dizilen AKP’nin, CHP’nin, BDP’nin ve PKK’nın eninde sonunda raydan çıkıp devrileceklerine inanıyor ve bunu yapacak aziz milletime sonuna kadar da güveniyorum.”
-“2012 MODEL FÜHRER”-
“AKP’nin yavan, yaralı ve yırtık ileri demokrasi propagandasının kalan boyaları da dökülmüş, gerçek kara tablo kapatılamayacak kadar meydana çıkmıştır” diyen Bahçeli, “Başbakan ve hükümetine göre kimse AKP’nin kararına karşı gelmemeli, karşı çıkmamalıdır. Başbakan Erdoğan’ın hikmetinden kuşku duyulmamalı, tam bir adanmışlıkla ‘2012 Model Führer’ alkışlanmışlı ve onaylanmalıdır” dedi.
-KÜRTAJ VE SEZARYEN TARTIŞMALARI-
Kürtaj ve sezaryen tartışmalarına da MHP Genel Başkanı, “Başbakan gündem kaydırmak ve saptırmak sinsiliğiyle yaptığı ipe sapa gelmez benzetmeleri maalesef her şeyin önüne geçmiş durumdadır. Bilhassa ‘Her kürtaj bir Uludure’dir’ teşbihi hiçbir şekilde izah edilemeyecek ve her tarafa çekilebilecek sakıncalarla ve garabetlerle doludur. Şurası bir gerçektir ki, Başbakan’ın kürtaj ile Uludere’yi eşitlemesi ve aynı hizaya getirmesi, değirmende yoğurt öğüten zekâ noksanlığıyla bir ve aynı anlama gelmektedir” dedi.
Bahçeli, Başbakan’a da, “Madem her kürtaj bir cinayettir, bu durumda sormak lazımdır ki; Başbakan Erdoğan 9,5 yıldır nerededir ve bu cinayete neden göz yummuştur? Eğer her şeyden sorumlu olduğu konusunda ısrar ediyorsa, bugüne kadar kürtajla işlenen cinayetler neden hatırına gelmemiş ve niçin geçit vermiştir? Kürtaja 'cinayet' diyen Başbakan, 2004 yılında serbest bıraktığı zinayı nasıl açıklayacak ve bu konudaki sicilini nasıl temize çıkaracaktır?” diye sordu.
-“KÜRTAJA KARŞIYIZ VE ONAYLAMIYORUZ”-
Bahçeli, şöyle devam etti:
“İfade etmek isterim ki, biz parti olarak İslami, insani, hukuki ve tıbbi olarak yaptığımız değerlendirmeler neticesinde kürtaja karşıyız ve onaylamıyoruz.
Ancak tıbbi gerekçelerle birlikte, ruhsal ve psikolojik gerekler hayat ve varlık meselesi haline gelmişse elbette belirli bir süreyi aşmamak kaydıyla kürtaja izin verilmesi mümkün olabilecektir.
Öte yandan sezaryen ise bambaşka bir bakış açısıyla ele alınmalı ve kürtajla aynı kategoride değerlendirilmemelidir.
Bununla birlikte, bu konunun esasını uzmanlarımıza ve bu işin erbabına bırakılması, kadın bedeninin ve sağlığının tartışma malzemesi yapılmaması bizim en temel tercihimizdir.
Başbakan, Nazi bakışıyla topluma şekil ve biçim vermeyi bırakmalı, ayakkabısı olmayan, anasıyla çöplüklerden ekmek toplayan ve yarınları kararmış hayatta olan bebeklerimize ve çocuklarımıza başını çevirmelidir.”
-SURİYE-
Konuşmasında Suriye ve Irak’da yaşananlara da değinen Bahçeli, şunları söyledi:
“Aslına bakılırsa Suriye’deki muhaliflerin de masum olmadığı aksine her geçen gün Esad’ın ileri sürdüğü gibi dışarıdan destekli terör gruplarının arttığı da bir gerçektir.
Suriye’de hiçbir çareye şimdilik merhem olamayan Annan Planı her şeye rağmen uluslararası toplumun Suriye konusundaki sığınacağı liman olmayı sürdürmektedir.
Bu gelişmeler karşısında Suriye’de önümüzdeki yaz mevsiminin kanlı geçeceği anlaşılmaktadır.
Bunun yanı sıra komşu ülke Irak da istikrarsızlık sarmalının içinde olup, bu ülkedeki Türkmen kardeşlerimiz büyük sıkıntılarla boğuşmaktadır.
Sorunlar bitmediği takdirde ise, peşmergenin önümüzdeki Eylül ayında bağımsızlığını ilan edeceği anlaşılmaktadır.
Bize göre Irak’taki temel sorunlardan birisi, bölgesel federasyon kurulma hakkının anayasada tanınmış olmasıdır.
Irak Türkmen cephesi tamamen kaderine terk edilmiş, Barzaniyle kucaklaşan Başbakan Erdoğan’ın aklına ve gündemine Türkmenler hiçbir şekilde gelmemiştir.
Peşmergeyle sıra geceleri düzenleyen Başbakan Erdoğan aziz Türkmen varlığını görmezden gelmek için elinden geleni yapmış ve yapmaya da devam etmektedir.
-AKP’YE ÇAĞRIDA BULUNDU-
AKP hükümeti; Gazze’yle ilgili hassasiyetinin, komşu ülkelerdeki muhaliflere sergilediği ilginin birazını Türkmen kardeşlerimize göstermesi milletimizin en bariz ve haklı beklentisidir.
Suriye’deki yönetimi devirmek için muhaliflere kucak açan ve İstanbul’da konferanslar düzenleyen iktidarın Irak’ta yaşayan Türkmenleri de toplayarak müşterek bir eylem planı hazırlaması ve seslerini dünyaya duyurması bizim en içten dileğimizdir.” (ANKA)