MUSTAFA MUTLU
Türkiye’de noterlik kurumu, Adalet Bakanlığı’na bağlıdır. Suç işleyen noterler de haklarındaki soruşturma kesin bir hükümle sonuçlanıncaya kadar sadece Adalet Bakanı tarafından açığa alınır.
Arkadaşımız Hilal Öztürk dün çok ilginç bir bilgiye ulaştı:
İstanbul 10. Noteri İsmet Büyükkılıç’ı hatırlarsınız...
Bu Noter Bey, Almanya’daki Deniz Feneri davasında yargılanan Mehmet Gürhan’ı, Almanya’da cezaevinde yatarken İstanbul’daymış gibi gösterip, hisselerini Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’a devretmesini sağlamıştı.
İşte bu nedenle hakkında Türkiye Noterler Birliği tarafından disiplin soruşturması, Adalet Bakanlığı tarafından da inceleme başlatılmıştı.
Yasalarımıza göre “sahte belgeye” imza attığı söylenen ve açığa alınması gereken bu noter hâlâ işine devam ediyor.
Onu açığa alma yetkisini elinde bulunduran Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ise her ne hikmetse bu konuda sadece seyirci kalıyor. Aradan haftalar geçmesine rağmen AKP’yle yakınlığı bilinen bu noteri açığa almıyor!
Adalet Bakanı Şahin...
O bakanlık babanızın çiftliği değilse, yasaların size verdiği görevleri yerine getirin!
Türkiye’de “güven”in resmi markası olan noterlik müessesesini yıpratmayın!
Bu kurumu da mahvetmeyin!
Yok, eğer bu yasal görevinizi yapamıyorsanız, nedenini kamuoyuyla paylaşın!
Sahte işleme imza attığı iddia edilen, hatta kanıtlanan bir noteri hangi çevrelerden gelen baskılar yüzünden görevden alamadığınızı itiraf edin...
Kısacası, bakanlığınızın ismine gölge düşürmeyin:
Adaletli olun!
GÜNÜN SORUSU
Genelkurmay, Taraf Gazetesi’nin günlerdir Aktütün’e ait olduğunu söylediği görüntülerin, Irak’ın kuzeyinde ve Türkiye sınırına 20 kilometre mesafede çekildiğini açıkladı... Sorum Taraf’taki sızdırmacı gazetecilere:
Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Cezaevleri Genel Müdürü pişkinlik dersi veriyor!
Sarıyer’de dergi dağıttığı için tutuklanan ve Metris Cezaevi’nde ölen Engin Çeber isimli gencin uğradığı işkenceden sadece 19 cezaevi yöneticisi ve gardiyan sorumlu tutuldu...
Oysa defalarca yazdım asıl sorumlular Adalet Bakanı ile Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü... Çünkü cezaevleri, onların basiretsiz yönetimi yüzünden bu hale geldi!
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin bu cinayetten “özür dileyerek” kurtulmaya çalışıyor...
Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Nizamettin Kalaman ise neredeyse bu cinayeti savunuyor...
Bu beyefendi dün Alanya’da AA muhabirine bir açıklama yapmış ve Engin Çeber’in uğradığı işkenceyi “münferit” bir olay olarak nitelendirmiş...
Daha sonra da suçu “insan kalitesi”ne atarak, “Neticede cezaevlerinde de insanlar görevli. Bir insanın o günkü psikolojisi böyle bir sonucu doğurabilir” demiş...
Bu sözler, devletin işkence karşısındaki teslimiyetinin, hatta teşvikçiliğinin kanıtıdır!
Görevlerinden biri, belki de en önemlisi tutuklu ve hükümlülerin insanca yaşama hakkını sağlamak olan Cezaevleri Genel Müdürü, bu açıklamayla işkencecileri masumlaştırıyor...
O yaratıkların, haklarındaki soruşturmadan hafif bir cezayla kurtulacaklarının işaretini veriyor!
Engin Çeber, “bir gardiyanın psikolojisinin bozukluğu” yüzünden uğradığı şiddet sonucu ölmedi Nizamettin Bey...
Tam tersine, 19 kişinin katıldığı “örgütlü ve sistemli bir işkence” sonucu hayatını kaybetti!
İşkenceye fiilen katılan bu 19 kişi de ne yazık ki güçlerini, sizin gibi düşünen ve her ne pahasına olursa olsun kendilerine sahip çıkan bir Genel Müdür’den aldı!
Bakanınız en azından özür diliyor siz bunu bile yapmıyorsunuz...
Allah kimseyi böyle bir zihniyetin yönettiği o kurumlara düşürmesin!
Sizin mantığınızla her tutuklu ve hükümlünün, güne başlarken, “Allah’ım.. Bugün gardiyanımızın psikolojininin iyi olmasını sağla... Karısıyla kavga etmemiş, borçları yüzünden kafayı yememiş olsun. Amin” diye dua etmesi gerekiyor!
Çünkü canları devlete değil, “gardiyanın psikolojisine” emanet!
Böylesine “çağ dışı” bir yaklaşıma yazıklar olsun!