Kararıyla devletin zirvesindeki gerilimi yumuşatan 11. Ağır Ceza Mahkemesi verdiği kararın gerekçesinde özeleştiri yaptı: “Kaçak olmayan sanıklara yakalama kararı çıkarılarak hata yapıldı. Pek çok mahkeme aynı hatayı yapıyor ama ilk defa itiraz edildi. Yasaların yanlış ve eksik uygulanması, o işlemin sürekli yapılmış olması, onu hukuka uygun hale getirmez. Uygulama bu şekilde diyerek, hakimler ve mahkemelere hukuksuz iş yapma hakkı doğurur ki, bu da kabul edilemez.”
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, “Balyoz Güvenlik Harekat Planı” davasına ilişkin hazırladığı tensip tutanağında 102 sanık hakkında yakalama kararı çıkarmış, sanık avukatları bu karardan vazgeçmesi için mahkemeye başvurmuştu. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi de yakalama kararında bir usulsüzlük olmadığını belirterek kararında direnmiş ve dosyayı İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Bu süre içinde sanıklardan sadece emekli Albay Ahmet Şentürk yakalanarak cezaevine gönderilmişti.
11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şeref Akçay ve üye hakimler Oktay Açar ile Metin Özçelik’ten oluşan mahkeme heyeti önceki gece oy çokluğu ile 101 sanık hakkında çıkartılan yakalama kararı kaldırdı. Heyet hazırladığı 14 sayfalık kararında, öncelikle Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (CMK) ‘İtiraz Hakkı’nı ve ‘Yaklamayı’ düzenleyen maddeleri irdeledi. Zorla getirilmeye dair CMK’daki maddeleri açıklayan Mahkeme, “Olayımızda sanıkların bir kısmı ifadeleri alındıktan sonra tutuklanmış ve daha sonra serbest bırakılmıştır, bir kısmı yine savcılık tarafından ifadeleri alınmış ve serbest bırakılmış, bir kısmı da talimat ile ifadeleri alınmıştır ve davada tutuksuz olarak açılmıştır” diyerek İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin CMK’nın 98/3. maddesi gereğince sanıklar hakkında yakalama kararı çıkardığı hatırlatıldı.
‘Yakalama çıkartılabilmesi için kaçak olmaları gerekir’
Sanıkların kaçak şartına uyup uymadığını değerlendiren mahkeme heyeti kararda, “CMK’nın 98/3 maddesine göre sanıklar hakkında yakalama kararı çıkartılabilmesi için kaçak olmaları gerektiği vurgulandı. Mahkeme heyeti, sanıkların bu duruma uymadıklarının açıkça görüldüğünü belirterek, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin öncelikle bir kısım sanıklara olduğu gibi davetiye çıkarması, sanıklar gelmediği takdirde zorla getirme kararı vermesi ve buna rağmen gelmedikleri veya bulunamadıkları takdirde haklarında yakalama kararı çıkartması gerektiği anlatıldı.
‘Hukuka uygun değil,
Yargıtay imkanı da yok’
Yakalama kararı çıkarılmasının hukuka uygun olmadığına dikkat çeken Mahkeme, “CMK’nın 98/3. maddesinin uygulanmasının Yargıtay denetimine gitme imkanı yoktur. Çünkü çıkarılan yakalama kararı dava aşamasında kaldırılmakta veya tutuklamaya dönüştürülmektedir. Bu nedenle bu madde ile ilgili Yargıtay’dan verilmiş bir karar bulunmamaktadır” dedi.
‘Yanlış uygulamalar hukuka uygun hale getirmez ‘
Karara şöyle devam edildi: “Uygulamada mahkememizde dahil pek çok mahkeme İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yaptığı gibi tutuklamak amacıyla yakalama kararları da çıkarmıştır. Ancak bunların hiçbirisi itiraz konusu olmamıştır. Kaldı ki, yasaların yanlış ve eksik uygulanması, o işlemin sürekli yapılmış olması, onu hukuka uygun hale getirmez, uygulama bu şekilde diyerek hakimler ve mahkemelere hukuksuz ve kanun iş yapma hakkı doğurur ki bu da kabul edilemez. Bu nedenlerle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanıklar hakkında çıkarılan yakalama kararlarını usulen çıkarma imkanının bulunmadığı anlaşıldığından işin esasına girmeden belirtilen usuli yanlışlık nedeniyle hakkında yakalama kararı olan sanıkların itirazlarının kabulüne karar verilmiştir.”
Şerh koydu: ‘Kaçma şüphesi var’
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Üye Hakimi Metin Özçelik, karara muhalefet etti. Hakim Metin Özçelik, muhalefet şerhin 3 sayfalık bir gerekçe ile açıkladı. “Hakkında yakalama kararı olan 101 sanığın özgürlüğünün kısıtlanması ya da özgürlüklerinden yoksun bırakılmalarından söz edilemez” diyen Hakim Özçelik, bu nedenle sanık avukatlarının taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğunu anlattı. Hakim, haklarında yakalama kararı çıkarılan sanıkların tümünün kaçma tehlikesinin bulunduğunun somut olarak anlaşıldığına da dikkat çekti.
Balyoz’un kaybedeni
11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yakalama kararını kaldırmasıyla 101 sanığa cezaevi yolu kapandı. Ancak, Afyon’da geçen hafta bankamatikten para çekerken gözaltına alınan emekli Albay Ahmet Şentürk çıkarıldığı mahkemece tutuklama kararı verildiği için bu karardan yararlanamadı. Balyoz davasındaki tek tutuklu olan Şentürk suçlamaların dayandırıldığı Plan Semineri’ne bile katılmadığını iddia ediyor.
Aavukatı Zeki Arslan mahkemeye verdiği 14 Mayıs tarihli savunmada müvekkilinin 28 Şubat’ta emeklilik dilekçesi verdiğini ve izne ayrıldığını 5-7 Mart 2003’te 1. Ordu’da yapılan Plan Semineri’ne katılmasının imkansız olduğunu savundu. 15 Nisan’da resmen emekli olan müvekkilinin o tarihten itibaren de Bursa Mudanya’da inşaat malzemeleri satarak ticaret hayatına atıldığını anlatan Arslan, aynı ismi taşıyan bir üsteğmenle karıştırılmış olma ihtimali üzerinde de duruyor.
İŞTE ŞENTÜRK'ÜN BALYOZ GÜNLÜĞÜ
28 Şubat 2002 Emekliliğini istedi ve izne çıktı
5-7 Mart 2003 Balyoz seminerine izinli olduğu için katılmadı
14 Nisan 2003 Emekli oldu ve teskeresini aldı
14 Mayıs 2010 Savcılığa ifade verdi
23 Temmuz 2010 Yakalama kararı verildi
30 Temmuz 2010 Afyon’da göz altına alındı
4 Ağustos 2010 Tutuklandı
VATAN