Mehmet Barlas bugün yine isim vermeden Cemaat'in vakfı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın yaptığı 11 maddelik açıklamaya yanıt verdi.
Barlas; 'siyasi sorumluluğu olmayanların siyasileri eleştirmesini' eleştirererek, "Ve sırtında yumurta küfesi bulunmayanlar 'Benim dediğim gibi yapmazsan seni desteklemem ha' diye sürekli uyarıyorlar seni" ifadesini kullandı.
İşte o yazı:
Siyasi sorumluluğu olmayanların siyasetçilere akıl öğretmeleri bana hep Nasrettin Hoca'yı hatırlatır.
Bilirsiniz... Hoca'nın eşeği kaybolmuş. Hiç görülmemiş şekilde öfkelenmiş.
"Eşeğimi bulmazsanız yapacağımı bilirim" diye köy meydanında bağırmaya başlamış. Köylüler telaşlanmışlar. Dağ taş demeden eşeği aramaya başlamışlar. Sonunda bir uzak köşede eşeği bulup, Nasrettin Hoca'ya getirmişler.
Arama ekibindeki bir köylü Nasrettin Hoca'ya sormuş,
- Hocam, eşeğini bulamasaydık ne yapacaktın?
Hoca gülümseyip cevap vermiş,
- Yeni bir eşek satın alacaktım!
Siyasetçilere "Benim dediklerimi yapmazsan yapacağımı bilirim" diyen yorumcular da böyle değiller mi?
Hep o şarkı
Eğer belirli bir yaşı geçmişseniz ve yaşanılanlardan ders almaya çalışan biriyseniz Adnan Menderes'in, Süleyman Demirel'in, Bülent Ecevit'in, Turgut Özal'ın da, tıpkı Tayyip Erdoğan gibi "Benim dediğimi yapmazsan yapacağımı bilirim" diyenler tarafından uyarıldıklarını hatırlarsınız.
Bu uyarıları yapanların arasında bu liderlerin partilerinin ileri gelenleri olduğu gibi, hem partinin hem de toplumun ileri gidenleri de bulunmuştur, bulunmaktadır.
Siyasi sorumluluk sahibi olmadıklarından öteye sırtlarında yumurta küfesi bulunmayanların ve mesela çalıştıkları gazetelerinin patronlarına veya evlerinde aile fertlerine laf söylemekten ürkenlerin, Başbakan'a falan fırça atarak egolarını cilalamaları daha da ilgi çekicidir.
Ağır bir sorumluluk
"Siyasi sorumluluk" sade iktidar sahiplerinin değil, muhalefetteki siyasetçilerin de bellerini büken çok ağır bir yüktür. Seçimi kaybetmek, örgütüne ve tabanına hakim olamamak, yönettiğin ve üstelik Türkiye'nin sosyo-ekonomik yapısını değiştirmeyi başarmış mesela ANAP gibi bir partinin buharlaşmasına sebep olmak.... Tartışılmaz bir lider gibi görülürken bir kasetle CHP'nin başından gitmek...
Bir de tek başına iktidar olmuş ve üç seçimde oylarını artırmış bir partinin lideri ve ülkenin başbakanı olduğunuzu düşünün... Suriye'deki krizin de, Taksim Meydanı'nın mimarisinin de, barış açılımının da, yargı kararlarının da, cari işlemler açığının da hesabı sizden soruluyor...
Sandık teferruat mı?
Ve sırtında yumurta küfesi bulunmayanlar "Benim dediğim gibi yapmazsan seni desteklemem ha" diye sürekli uyarıyorlar seni.
Askeri demokrasinin 1000 yıl süreceğini hazır ol durumunda söyleyenler, seçilmiş sivil iktidarları "Sandık teferruattır" diyerek azarlıyorlar.
Ama hayatın gerçekleri böyle işte.
Hamama giren de, siyasete giren de terler.
Galiba önemli olan hamamdan da, siyasetten de temiz çıkabilmeyi başarmaktır. Tabii bir de kubbede hoş bir seda ve geride yaptığın hizmetin ürünlerini bırakmak meselesi vardır...