CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Yüksek Seçim Kurulu'nun bu konuda karar alabileceğine ilişkin açıklamalarını memleketi Antalya'da değerlendirdi. Baykal, “Bu konuda sanki bir itilaf var ve bu itilafı Yüksek Seçim Kurulu karara bağlarmış gibi bir düşünce geçerli değildir. Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır, milletvekilinin görev süresi de 4 yıldır. Nokta. O kadar” dedi.
Antalya'da sağanak yağış ve selden zarar gören bölgelerde incelemelerde bulunan CHP Lideri Deniz Baykal, Serik İlçesi'nin Solak Köyü'nde gazetecilere son gelişmeleri değerlendirdi. Burada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin Yüksek Seçim Kurulu'nun karar alacağı yönündeki açıklamalarına cevap veren Baykal, “Bu konuda aslında hiç talebe gerek yoktur. Durum çok açık, çok nettir. Bizim anayasamızın hükmü, cumhurbaşkanlığı hükmü tereddüt ifade edilmeyecek netlikte ifade edilmiştir. Cumhurbaşkanlığının görev süresi 5 yıl, parlamentonun görev süresi 4 yıldır” diye konuştu.
DEĞİŞEN ANAYASA ÖNEMLİ
“Cumhurbaşkanı seçildiği zaman bu hüküm yürürlükte değildir” düşünceleri bulunduğunu belirten Baykal, kamu hukukunda böyle bir düşünceye yer olmadığını söyledi. Kamu hukukunda anayasanın ortaya koyduğu düzenin herkes için geçerli olduğunu belirten CHP Lideri Baykal, “Anayasa değiştiği zaman, kimse ‘Ben geçen anayasa zamanında bu hakkımı elde ettim’ deme imkanına sahip değildir. Bu ancak anayasının geçici maddesi imkan sağlarsa uygulanabilir. Anayasamızda böyle bir madde yoktur. Durum çok açıktır. Artık yürürlükten kalkan ve yeni anayasada da buna imkan verecek bir madde bulunmadığı halde ‘Ben o dönemde seçilmiştim, görevime devam ederim’ diye talepte bulunma imkanı kamu hukunda yoktur” diye konuşmasını sürdürdü.
ÇOK BÜYÜK YANLIŞ OLUR Sel bölgesini baştan sona dolaştı
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Antalya Havalimanı'nda Vali Alaaddin Yüksel'den selle ilgili bir saat brifing aldı. Baykal, beraberindeki partililerle birlikte sel bölgesini parti otobüsüyle geldi. Baykal, ilk olarak şiddetli yağış ve selden zarar gören Kundu köyünde vatandaşların şikayetlerini dinledi. Vatandaşlara ‘geçmiş olsun’ dileklerini ileten Baykal, kendilerine düşen görevleri yapacaklarını söyledi. Sel nedeniyle can kaybı yaşanmasından büyük üzüntü duyduğunu vurgulayan Baykal, seraların ve ekili arazilerin zarar gördüğünü, hayvanların da telef olduğunu anımsattı.
Köydeki bir kahvede vatandaşlarla sohbet eden Baykal'a bir kişi, vatandaşa haber vermeden baraj kapaklarının açıldığını ileri sürdü. Bunun üzerine Baykal, yetkililerin kendisine baraj kapaklarının açılmadığını söylediğini vurguladı. Bir vatandaşın, “Dert çok, çare sizde” sözleri üzerine Baykal, “Çare asıl sizde” diye konuştu. Baykal, belediye başkanları ile Kemerağzı bölgesinde de vatandaşların sorunlarını dinledi. Solak Köyü'nde de incelemelerde bulunan Baykal, Aşağı Kocayatak Köyü'ne geçerek seralara girdi, çiftçilerin sorunlarını dinledi. Abdurrahmanlar Beldesi'ndeki köy kahvesinde vatandaşlara konuşan Baykal, “Türkiye'nin bugün yaşadığı sorunların hepsini bu iktidar getirdi. Bunlara verilecek en iyi cevap sandıkta demokratik yolla indirmektir” dedi. Baykal, sel sularının zarar verdiği bölgelerdeki ziyaretlerinde vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Bazı çocuklar Baykal'a çiçek verdi.
MADEM Kİ ÇİFTÇİDİR ÇARE BULMAK LAZIM
Deniz Baykal, sarı çizmelerini giyerek yaptığı incelemelerde Antalya Valiliği'nin talebiyle Bakanlar Kurulu'nun kentteki sel ve şiddetli yağışın ekonomik ve sosyal hayatı engelleyen bir durum yarattığının karara bağlandığını söyledi. Bu kararla birlikte çiftçinin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi kooperatiflerine olan borcunun erteleneceğini belirten Baykal, “Ancak günümüzde çiftçi sadece Tarım Kredi Kooperatifi'ne ve Ziraat Bankası'na borçlu değil. Yerli ya da yabancı özel ya da resmi çok değişik bankalara borcu var. Ne yazık ki alınan kararlar sadece Ziraat Bankası'yla ilgili anlam taşıyor. Çiftinin diğer kuruluşlara olan borçlarını da dikkate alacak bir düzenleme ihtiyacı var” dedi. Arazileri hisseli çiftçilerin başka mallarını teminat göstererek Ziraat Bankası dışındaki bankalardan kredi alarak tarım yaptığının altını çizen Baykal, “Madem ki çiftçidir, afet yaşamıştır, borçları ödenemez hale gelmiştir, çare bulmak lazım” dedi.
Cumhurbaşkanının görev süresi konusunda itilaf olmadığının ısrarla altını çizen Baykal, “Ama bu konuda sanki bir itilaf var ve bu itilafı Yüksek Seçim Kurulu karara bağlarmış gibi bir düşünce geçerli değildir” dedi. YSK'nın anayasayı yorumlama yetkisi olmadığını belirten Deniz Baykal. “Anayasanın bu konuda yoruma da ihtiyacı yoktur. Şu kurullar karar aldı, bu kurullar karar aldı, biz bunu uygulayacağız demek çok büyük yanlış olur” dedi ve bu tartışmaların Türkiye'de çok önemli, derin hukuk tartışmalarını beraberinde getireceği uyarısında bulundu.
CHP Lideri Baykal, Türkiye'nin böyle bir tartışmaya ihtiyacı olacağını zannetmediğini belirterek “Herkes bunun böyle olduğunu biliyor da, değişik durum yaratılır mı diye yoklama içindedir herkes. Buna görek yok, böyle bir yoklamaya gerek yok, durum çok açık. Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır, milletvekilinin görev süresi de 4 yıldır. Nokta. O kadar” diye konuştu.
GÖRMEMEZLİKTEN GELME
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un açıklamalarını da değerlendiren CHP Lideri Deniz Baykal, “Bu feryada kulak vermek lazımdır. Bu haklı bir feryattır. Yaşanan olayları doğal karşılamak mümkün değildir” dedi. Yaşanan sürecin arkasında bir planlamanın, bir hazırlığın, bir tertibin olduğunu görmemezlikten gelmenin artık mümkün olmadığını belirten Baykal, “Çok uzun süreden beri bu noktaya dikkat çekiyoruz. Ama olağanüstü bir iyi niyetle öyle anlaşılıyor ki böyle tertiplere muhatap olan kurumlar bunun arkasındaki planlamayı görmeme, görmemezlikten gelme yaklaşımı içine girmişlerdir” dedi. Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu konuda yaşanan süreç bu olayın tertip yönünün görmemezlikten gelinmesi, tam tersine saldıraların daha da yaygınlaşmasına, düzeyini yükseltmesine neden olmuştur. Ortaya atılan tertiplerin yargı sürecini, hukuk mekanizmalarını doğal işleyişi içinde değerlendirileceği, yanlışlıkların bir an önce ortaya çıkıp kamuoyuna yansıyacağı bekleyişi de gerçekleşmemiştir. Bu olay ucu açık, süresi belirsiz, bir yaygın adliye mekanizması zeminine oturtulmuştur. Birbiri ardına yeni yeni adımlar atılmaktadır. Hangi sonucu ortaya koyduğu bir türlü kamuoyuna açıklanamamıştır. İddialar yapılıyor, kararlar yok. Bir boşluk var. Sanki ortaya atılan iddialardaki insanlar kendi başına bir amaca hizmet ediyor diye düşünülüyor. O iddiaların boş çıkması halinde de bunlar kamuoyunun dikkatinden kaçırılıyor.”
BURUN SÜRTME KAMPANYASI
Bu durumun sağlıksız bir tablo yarattığını, bu tablonun Türkiye'yi tahrip ettiğini belirten CHP Lideri Baykal, “Silahlı kuvvetler, bizim silahlı kuvvetlerimiz, yargı, bizim yargımızdır. Her kurumda sorunlar, sıkıntılar vardır. Ama burada yaşananların her kurumda ortaya çıkabilecek sorunların, sıkıntıların ele alınmasına yönelik iyi niyetli bir devlet olarak açıklanması maalesef mümkün değildir. Sistematik bir tahrip, etkisizleştirme, yıldırma, burun sürtme kampanyası sürdürülmektedir. Şimdi bunun artık ilgili kurumlar tarafından da teşhis edilmeye başlandığını görüyoruz. Bu tespitlerin yapılması gecikmişir. Bu tespitin yapılması kendi başına çözümü ortaya koyacak mı, bunu da göreceğiz” diye konuştu.
DEVLET KURUMLARINI ÇATIŞTIRAN ANLAYIŞ
Türkiye'nin artık yeni anlayışa, köklü bir değişime ihtiyacı olduğunu ve bunun açık yüreklilikle ortaya konulması gerektiğine dikkat çeken Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bütün bu olanları önümüze getiren yanlış bir yönetim anlayışı var. Türkiye kendi kendisiyle uğraşıyor. Devlet kurumları birbirine düşürülmek isteniyor. Devlet kurumları birbirine düştüğü için değil, bu işi yönlendirmesi gerekenler görevini yapmadığı, birbirine düşürmeyi öngördükleri, buna destek oldukları, bunu himaye ettikleri için.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “Devlet kurumları arasında çatışma var” açıklamasının aksine devlet kurumlarını birbiriyle çatıştıran bir anlayışın olduğunu belirten Baykal, “Ve yanlış olan da bu anlayıştır. Artık bu konularda Türkiye aldatılmayı reddetmelidir. Bu gerçekleri açıkça ortaya koyabilmeliyiz. Bu saldırılara maruz kalan kurumlar başta olmak üzere, kamuoyumuz, toplumumuz bu yaşanan olayın arkasında neyin yattığını açıkça söyleyebilmelidir” diye konuştu.