Baykal, partisinin Meclis’teki grup toplantısında yaptığı konuşmada, sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında birleştiren yasayı eleştirerek, yasanın emeklinin değil, devletin sorununu çözmek için çıkarıldığını söyledi. Yasanın IMF’nin talepleri doğrultusunda dayatmayla çıkarılan bir kanun olduğunu ifade eden Baykal, emekli maaşlarının da düşeceğini, sağlık harcamalarının hastalara daha az para ödenerek azaltılacağını belirtti.
Baykal, çocukların sağlık giderlerinin 18 yaşına kadar karşılanmasının da yeterli olmadığını, çalışanların 9 bin prim iş günüyle emekli olmalarının imkansız olduğunu vurguladı.
“MİLLETVEKİLİ MAAŞIYLA İLGİLİ DÜZENLEME YAPILDI”
“Başbakan kar edeceğiz. Siz kimsiniz. Devletin karı, herkesin sosyal güvenliğe kavuşturulmasıyla sağlanır. Pek çok adaletsizlikler var. Özel sektörde çalışan insanlar, kamu sektörüne göre 5 yıl daha fazla çalışmak zorunda kalacaktır” diyen Baykal, yasanın CHP yokken, CHP dışında çıkarıldığını, bu yasanın AKP’nin ve IMF’nin yasası olduğunu söyledi.
Baykal, Milletvekilleriyle maaşlarıyla ilgili düzenlemeler yapıldığı anlaşılıyor. Bunlar CHP yokken anlaşılıyor. Başbakan, boş sıraları gösterip millete fotoğrafını göstereceğim diyordu. Lütfen bunu yapsın” diye konuştu.
“ÇEVRE BAKANININ ELİ HAVADA KALDI”
Sinop’ta zehirli varillerin beklediğini, İstanbul’da Tuzla’da değişik bölgelerde zehirli atıkların gömüldüğünü kaydeden Baykal, şöyle konuştu:
“Hükümetin ilk yaptığı işlerden birisi Çevre Bakanlığı’nın kapatılması olmuştur. İkinci olarak TCK’daki düzenlemelerle çevreye zarar vereceği bilinen maddelerin doğaya bırakılmasının cezaları arttırıldı. Ama yürürlük maddesini geriye çektiler. Bu maddeler yürürlüğe girmemiştir. Ne oldu, şimdi varil topluyoruz. Varilleri kim getirdi? Kimden hangi hesabı soruyoruz? Bakan ‘yakasına yapışacağım’ diyordu. Ne oldu? Eli havada kaldı. Kanun niye yok? Sen geri çektiğin için, kanunlaştırılmadığın için yok. Ortada bir şov var. İstismar, kamuoyu oluşturma, anlamsız, boş çabalar. Çıkacak kanun yeterli ve etkili değil”
“TURİZM ALARM VERİYOR”
Baykal, turizm sektörünün alarm verdiğini, Türkiye’nin turizm konusunu iyi yönetemediğini, CHP’nin bu konudaki teşhislerinin çok doğru olduğunun ortaya çıktığını, Ak Parti’nin turizm konusuna sağlıklı yaklaşamadığını, konuyu kendi kaderine bıraktığını bildirdi. Alt yapı yetersizliğinin Türk turizmine negatif etki yaptığını, içki yasakları gibi atılan her gafın turizme zarar verdiğini belirten Baykal, “İktidarı uyaralım. Sektöre sahip çıkmak lazım” dedi.
BAŞBAKAN’IN DAVASI
Başbakan Erdoğan’ın SHP-DEP işbirliğinde kendisinin rolü olduğuna ilişkin ididaalar için “yalan” dediğinden dolayı dava açtığını kaydeden Baykal, “ bizi mahkemeye vermiş. Sayın Başbakan o iddiasını elindeki bütün devlet olanakları ve özel arşiviyle yaptıracağı çalışmalarla kanıtlasın. O tarihte grup başkan vekili olduğumu gösteriversin. O zaman kendisinden özür dilerim. Bunu yapamazsa ne olacak? Ben bir insan olarak, bir siyasetçi olarak benimle ilgili ithama yalan deme hakkımı koruyorum. 1987’de SHP grup başkanvekiliğine seçildim. 27 Haziran 1988’de ayrılmışım. SHP Genel Sekreteri olmuşum. 10 Eylül 1990’da kendi irademle istifa etmişim. SHP-HEP işbirliği ne zaman ortaya çıkmış? Bir yıl sonra seçime giderken. İşbirliği yapılırken, üst düzeydin diyorlar” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DE ADALET VE YARGI YARALIDIR”
Baykal, Şemdinli iddianamesini hatırlayan Van Savcılı Ferhat Sarıkaya’nın HSKYK tarafından ihraç edilmesini de, şöyle değerlendirdi:
“Türkiye’de yeni bir siyaset ortamının şekillenmesine giden bir yaklaşım olarak algılandı. Biz olayı TSK’ya karşı darbe girişim olarak nitelendirdik. İddianame sadece hukuki bir belge midir? Yanında, arkasında hukuk dışı kaygılar, irtibatlar, bağlantılar var mıdır, yok mudur? Bu iddianameye bel bağlayanlar, bu noktaya yönlendirenler de bir süre sonra iddianameyi sahiplenemeyeceklerini gördüler. HSYK karar aldı. Bu bir hukuki iddianame tanımı içinde bir belge midir, değil midir? Böyle bir belge değilse, olaya Rufailer karışmışsa, savcı da bu karışmayı içine sindirmişse ne olacak? Bu savcıyı rektör olayında da gördük. Öyle hukuk, öyle yargı olmaz. Olduysa buna karşı çıkmak yargının gereğidir. Yanlışı yanlış ortaya çıktığında düzeltmeniz gerekirdi. Adalet, yargı Türkiye’de yaralıdır. Yargı kanıyor. Bunu yargıya en büyük saygı içinde söylüyorum. Siyaset yargıdan elini çekmelidir. Bunun zararı telafi edilemez”
“MECLİS BAŞKANI SİSTEMLE ÇATIŞMA İÇİNDE”
Meclis Başkanı Arınç’ın, 23 Nisan’da yaptığı konuşmayı değerlendiren Baykal, şunları söyledi:
“Meclis Başkanı partiler üstü olan bir kişi. Tarafsız bir konumda olmaya özen göstermesi gerekir. Doğrusu budur. Başkanın sözleri maalesef böyle değerlendirilemez. Yüksek şahsiyetin ülkenin anayasal hukuk sistemine, temel düzenine sahip çıkması, o düzeni savunması, koruması bekleniyor. Memleketin anayasal hukuk düzeni içinde en üst düzeyde sorumluluk üstlenmişsiniz. Sizin parçası olduğunuz sistemli, bu kadar açıktan, bu kadar çatışmalı bir konumda olduğunuzun ortaya çıkması şaşırtıcı ve yadırgatıcıdır. Tutarsız çelişkiler içindeyse bunun izah edilmesi güçtür. Meclis Başkanının söylediği sözler anayasal düzenle çatışma içinde olduğunu gösteriyor. Bu ilk kez bu kadar açık ifade edildi. Bunun ortaya çıkmış olmasında belki yarar vardır. Meclis 4. yılına girerken bunu ifade ediyor. Meclis Başkanı seçilirken de bu düşünceleri, daha erken bir aşamada kamuoyuyla paylaşmalıydı. Niye şimdi çıkıp söylüyor arkasında ne var bilemem”
“MİLLİ SİYASET BELGESİNİ BEĞENMEZSEN DEĞİŞTİRİRSİN”
Arınç’ın “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi Meclis’te konuşulmuyor” dediğini hatırlatan Baykal, “Her ülkenin güvenlik politikalarını belirleyen böyle belgeler vardır. Bu toplum ve devlet olmanın gereğidir. Türkiye’de de bu yapılmaktadır. Meclis Başkanı’nın bu konuda hata içinde olması düşünülemez. Bu belge yasama tasarrufu, anayasal düzeyde bir belge değildir. Bir icracı tasarruftur” karşılığını verdi.
“21 YAŞINDA BIYIKLIYA MESAJ VERDİRDİ”
“Bir hükümet gelir, yeni bir belge hazırlar, öbür hükümet gelir yenisini yapar. Beğenmezsen değiştirirsin. Bu hükümet sizin güvenoyunuzla, Meclis’in katkısıyla oluşturuldu. Hükümetin kabul ettiği belgesine tepki gösteriyorsunuz. Tepkinin muhatabını yanlış seçiyorsunuz. Tepkinin muhatabı hükümettir” diyen Baykal, “Hükümet belgede ‘irtica bir numaralı tehdit’ demiş. Tüm bakanlar imza atmış. Bunu senin hükümetin, başbakanın koydu. Yanlışlık bu hükümetin bunu söylemiş olması. Hükümet, laik gözükerek takiyye yapıyor. Belgeye imzayı atıyor, dışarıya çıkıyor aynı insan ‘vatandaşın dindar olanların hakları şöyledir’ diyor. Meclis Başkanı 23 Nisan çocukları diye 21 yaşında bıyıklı gençleri oturtmuş onlarla mesaj vermeye çalışıyor. Bu yakışıyor mu? Onların bayramı 19 Mayıs’ta” diye karşılık verdi.
Çorlu’da kara çarşaf giymiş çocuklara yürüyüş yaptırıldığını kaydeden Baykal, AKP iktidarda olmasa bu tür olayların da olmayacağını ifade etti. Baykal, “Artık türban kesmiyor, kara çarşaf diyorlar. Türkiye’deki arayışı bize gösteriyor. Eyüp Belediyesi broşür dağıtıyor; ‘Başı açık dolaşanlar günahkardır’ deniliyor”