Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 9 Türkün hayatını kaybettiği yangın faciasını yerinde görmek için Almanya'ya gitmeden önce, gündeme ilişkin açıklamalar yaptı, soruları yanııtladı. 

Ancak Erdoğan'ın bu gezisi, VIP'ten geçirilen hazine sandıklarına benzeyen büyük kargoların gölgesinde kaldı. Çünkü yetkililer sandıklarda ne taşındığı hakkında ser verdi sır vermedi.

 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başörtüsü nedeniyle üniversiteyi bırakan öğrencilere af çıkarılmasına ilişkin haberleri değerlendirirken, “Bunun YÖK tarafından olgunlaştırılması gerekir” dedi.

Erdoğan, “Şu anda bizim gündemimizde olan böyle bir konu yok. Ama YÖK bu konuda bazı tasarruflarda bulunur mu, bulunmaz mı bilemem. Kanunla bu konuda bazı çalışmalar yapılır, yapılmaz, bunlar daha sonra değerlendirilecek şeylerdir” diye konuştu.

Almanya'nın Ludwigshafen kentinde 9 Türk'ün ölümüyle sonuçlanan yangının, “saldırı olduğunun kesinleşmesi halinde Türkiye'nin tavrının ne olacağının” sorulması üzerine Erdoğan, “önce durumu yerinde delilleriyle öğrendikten sonra bunların değerlendirmelerini yapar ve ona göre de başta Şansölye Merkel olmak üzere kendileriyle bu konuları görüşürüz” dedi.

Şu anda ihtimaller üzerinden hareket edilir, kin ve nefret üzerine kurulu bir siyaset anlayışı ile hareket edilirse iki ülke arasında oluşturulan dostluğa gölge düşebileceğini ifade eden Erdoğan, “Onun için siyaset, veyahut ülkelerde liderlik duygusallıkla olmaz” diye konuştu.

Almanya'ya olayı araştırmak için Türkiye'den de bir heyetin gittiğini ve oradaki ekiplerle ortak çalışma yürütüldüğünü anlatan Başbakan Erdoğan, bu ülkede bulunan Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu'ndan aldığı bilgileri aktardı.Bakan Yazıcıoğlu'ndan Alman makamlarının, gerekli kolaylığı kendilerine gösterdiği bilgisini aldığını belirten Erdoğan, kendisinin de bugün olay yerinde inceleme yapacağını anımsattı.

BAŞÖRTÜSÜ DÜZENLEMESİ

Başbakan Erdoğan, “Şu ana kadar üniversite kapılarından başörtüsü nedeniyle dönmek zorunda kalanlar için af gündeminizde mi?” sorusuna karşılık, şöyle konuştu:

“Bizim şu anda gündemimizde olan, sadece böyle bir anayasa değişikliğini, 10. ve 42. maddelerinde yapmaktır.

Bundan sonra sizin ifade ettiğiniz konular bir defa birinci derecede bizimle ilgili değil. Bunun YÖK tarafından olgunlaştırılması gerekir. Şu anda bizim gündemimizde olan böyle bir konu yok. Ama YÖK bu konuda bazı tasarruflarda bulunur mu, bulunmaz mı bilemem. Kanunla bu konuda bazı çalışmalar yapılır, yapılmaz, bunlar daha sonra değerlendirilecek şeylerdir. Böyle bir adım gündemimizde olmadığı için cevap vermek yanlış olur diye düşünüyorum. Biz 10 ve 42. madde ile ilgili Anayasa değişikliği çalışmalarını başlattık. Uzun süren bir çalışma oldu...

Cumartesi günü de 2. tur oylama yapılacak. Temennimiz odur ki, bu müzakereler kızlarımızın geleceğine yönelik önemli bir açılım sebebi olur ve bundan mağdur olmuş olan kızlarımız da bu mağduriyetin giderildiğini görürler.

Parlamento içinde daha geniş bir mutabakatla bu işin olmasını arzu ederdik. Başından beri söylediğimiz, Türkiye'de toplumsal mutabakat büyük ölçüde vardır. Bu kamuoyu araştırmaları ile yüzde 75 civarındadır. Ama parlamentodaki siyasi partiler arasında ki, ben bunu hep kurumsal mutabakat olarak ifade etmişimdir, ne yazık ki bu konuda geçen dönemde arzu ettiğimiz mutabakatı sağlayamamıştık. Ama bu dönem yine yüzde 70 civarında parlamento içi bir kurumsal mutabakat söz konusu. Tabii bu kurumsal mutabakatın aynı şekilde dışardaki kurumlar içerisinde de yayılması söz konusu. Dolayısıyla bu adım, bu şekilde atılmıştır. Bu, milletimizin bir beklentisi, talebidir. Temennimiz odur ki, hayırlı bir sonla da neticelenir.”

"MİLLET ADINA KONUŞMANIN YETKİSİ PARLAMENTODADIR"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başörtüsü düzenlemesiyle ilgili Üniversitelerarası Kurulun ve buna tepki gösteren bazı kuruluşların açıklamalarını değerlendirirken, “Millet adına konuşma yetkisi aslında parlamentodadır. Parlamento'da yazıyor, 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir'. Burada ise kendi kurumlarında tüm öğretim üyelerini temsil edemedikleri gibi sadece kendileri adına konuşuyorlar. Kendilerini destekleyenler vardır, onlara da saygı duyarız” dedi.

Erdoğan, Almanya'ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Ludwigshafen'deki yangın nedeniyle Türkiye'den giden uzman ekipten, Alman makamlarının rahatsızlık duyduğuna ilişkin haberlerin anımsatılması üzerine Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Makamların değil de zannediyorum ki oradaki medya grupları arasında bu tür şeyler yazılıp çiziliyor. Bazıları olumlu, bazıları olumsuz yaklaşıyor. Bu bizde de olsa aynı yaklaşımı biz de gösteririz. Nitekim de bunu gösterdik. Birçok olaylarla ilgili bazı ülkeler kendi elemanlarını göndermişlerdir ki burada bizim kuruluşlarımızın elemanlarıyla ortak çalışmalar yapmışlardır. Burada herkesin rahat olması lazım. Çünkü burada gönüllerin tatmini önemlidir. Biz de kendi ekiplerimizle oraya gittiğimizde, sıradan bir olay değil, 9 insanımız... Temenni ederim ki bunlar şehit safındadır, ölmüşlerdir ve bu insanlarımızın yakınları vardır. Vatandaşlarımız olması sebebiyle ilgimiz var. Her şeyden önce insan olmanın, bu şekilde acı bir şekilde yanarak ölmüş olmaları tabii ki bizi bu işi en ince teferruatına kadar takip etmeye mecbur edecektir. Çünkü bir sorumluluğumuz var. Sorumluluk mevkindeyiz ve halkımızın da bu noktadaki beklentilerine, bu konularda tecrübeli, ihtisas sahibi olan arkadaşlarımızı bakanımızla gönderdik. O sıra Almanya İçişleri Bakanı da buradaydı. O da bunu makul karşıladı. Kendisi talimat verdi ve bu talimat üzerine heyetimiz oraya gitti.

Bunları farklı yerlere çekmek ne bize ne onların olumsuz yaklaşım gösterenlerine aslında yakışmaz. Burada taraflar buna olumlu yaklaşmalı ve temennimiz odur ki en güzel netice çıksın. Eğer burada hakikaten Solingen olayındaki gibi bir kundaklama söz konusu ise bunların failleri nasıl orada cezalandırıldıysa burada da bulunup cezalandırılmalıdır. Yapanın yanına kar kalmamalıdır.”

Yabancı düşmanlığının bir insanlık suçu olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ne Türkiye'de ne de başka bir ülkede bunu görmek ve yaşamak istediklerini söyledi.

YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU'NUN GEÇİCİ EK 17. MADDESİ

Yükseköğretim Kanunu'nun geçici ek 17. maddesiyle ilgili tereddütler bulunduğunu ifade eden bir gazetecinin, “Herhangi bir gelişme var mı?” sorusunu yanıtlarken de Başbakan Erdoğan, “O çalışmamızı biliyorsunuz, zaten içinde... Ama şimdi bunun kademe kademe... İlk önce anayasa ardından kanunla ilgili çalışma” dedi.

Bu konuyla ilgili DSP Genel Başkanı Zeki Sezer'in kendisine yaptığı ziyareti anımsatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Kendilerine söyledik; gelin bu mutabakatın içinde siz de yerinizi alın ama bizden şu anda anayasa çalışmalarımızı bekliyorsanız, erteleyemeyiz. Bu konuda artık adımlar atılmıştır. Bu konuda çağrımızı bütün siyasi partilere yapmıştık. 'Bu konuyla ilgili geri adım atmamız mümkün olmadığı gibi kanunla ilgili düzenlemede bize hukuki noktada yardımcı olabilecekseniz, burada herhangi bir değişiklik, ilave olabilir ne bileyim beğenmediğiniz bir konu varsa bize katkıda bulunacaksanız, seve seve, memnuniyetle biz bunu beraberce, sizlerle müzakere eder, mutabakatı daha da geliştirebiliriz, genişletebiliriz' diye kendilerine de söyledik. Demek ki orada bir mutabakat temin edilemedi.

Ziyaretler de en azından yine bir ilişkinin alt yapısını teşkil etmektedir. Bunlar güzel şeylerdir. Demokrasinin içinde bunlar olabilir ama illa mutabakat yüzde yüz olur diye bir şey yok. Bunun derecesi var; az olur, orta olur, çok olur, tamamen olur... Şimdi azami bir mutabakat var. Onunla da bu yolculuk devam ediyor.”

TEPKİLER

Başbakan Erdoğan, başörtüsü düzenlemesiyle ilgili Üniversitelerarası Kurulun (ÜAK) ardından Türkiye Barolar Birliğinin (TBB) de tepki açıklamasında bulunacağı ifade edilerek, değerlendirmesinin sorulması üzerine de “ÜAK veya TBB Türkiye'deki ne tüm öğretim üyelerini ne de tüm avukatları temsil ediyor” dedi.

Bugün TBB yönetiminin olumsuz bir yaklaşım gösterebileceğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bu demek değil ki Türkiye'deki tüm avukatlar olumsuz bir yaklaşım içindedir. ÜAK olumsuz bir yaklaşım içinde olabilir. Bu demek değil ki tüm rektörler veya tüm öğretim üyeleri olumsuz bir yaklaşım içindedir. Kimsenin iradesine kimse ipotek koyamaz. Kaldı ki burada asıl olan milletin kendisidir ve millet adına konuşma yetkisi, bu söylediğiniz kurumlarda değildir. Millet adına konuşma yetkisi aslında parlamentodadır.

Parlamento'da yazıyor, 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir'. Burada ise kendi kurumlarında tüm öğretim üyelerini temsil edemedikleri gibi sadece kendileri adına konuşuyorlar. Kendilerini destekleyenler vardır, onlara da saygı duyarız ama bu tamamen oradaki o kurumun üyelerini temsil ediyor anlamına gelmez, ne TBB'de ne de ÜAK'da. Bu da işin bir gerçeğidir. Bir şeyleri unutturma noktasına da gelmemek lazım. Olayı daha geniş boyutlu düşünmek lazım. Olay bu kadar dar çerçeve içinde değil. Kurumlarla kastettiğimiz şey; millet adına parlamento içinde bulunan siyasi partilerin bu noktadaki tavrıydı. Burada da zaten mutabakat büyük ölçüde var.”

“EKONOMİ VE AB KONULARI ARKA PLANA MI ATILDI?”

Bu süreçte, ekonomik ve AB süreciyle ilgili sorunların geri planda kaldığı şeklindeki eleştirilerin sorulması üzerine de Erdoğan, hükümetin tek bir konuya asla kilitlenmeyeceğini, bu durumda “kendini bitireceğini” söyledi.

Hükümetin bütün organlarıyla çalıştığını ifade eden Başbakan Erdoğan, bu başarıldığı için ne mayıs ve haziran krizlerinin ne de bugün dünyada yaşanan ekonomik olumsuzlukların Türkiye'yi ciddi manada etkilediğini söyledi.

Türkiye'deki başörtüsü ile ilgili sorunun, “sorumluluk mevkinde bulunan bir iktidar partisi ile muhalefet partisinin beraberce yürüttüğü bir olay olduğunu” belirten Erdoğan, “Dayanışma ile yürümektedir. Bunun ekonomimize ters bir yanı söz konusu değildir. Biz bu konudaki görevimizi iyi biliyoruz, dersimizi iyi çalışıyoruz ama bu konuda herhangi bir şeye gücü yetmeyenler de 'efendim başörtüsü öne geçti, ekonomik durum bırakıldı'... Asla böyle bir şey söz konusu değil. Ekonomide bütün parametreler, özellikle bu yıl için de çok olumlu başlamıştır ve olumlu şekilde de devam etmiştir, devam da edecektir. Bundan da kimsenin endişesi olmasın” diye konuştu.