Eleştirilerde öne çıkan ortak nokta, Türkiye'nin üyelik müzakerelerine başlamaya hazır olup olmadığından çok, Anayasa ve Bütçe krizi ile boğuşan Avrupa'nın buna hazır olup olmadığı.
Bu kaygıyı en üst perdeden dile getiren isimlerden biri; Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Elmar Brok, BBC Türkçe Servisi'nin sorularını yanıtladı:
"Bence zamanlama doğru değildi" görüşünü dile getiren Brok, bu savına gerekçe "bütçenin üzerinde anlaşılamaması ve anayasa ile ilgili sorunları" gösterdi ve şöyle devam etti:
"Yani şu anda, Avrupa Birliği'nin genişleme kapasitesini daralmış durumda. Ayrıca Türkiye'nin de, özellikle insan hakları ve hukukun üstünlüğünün sağlanması anlamında, yeterince reform yapmadığını düşünüyorum."
"Bunlardan hangisi, daha ağır basıyor derseniz, genişleme kapasitesi sorunu ve Avrupa'nın iç meseleleri daha ağır basıyor."
'Genişlemeye AB de hazır olmalı'
Avrupa'nın kendi sıkıntılarının arttığı bir dönemde, Türkiye'yi içine sindiremeyeceği tezi, birçok Avrupalı diplomat tarafından dile getiriliyor bugünlerde.
Brok'un "Peki bu iç sorunlar her baş gösterdiğinde, önceden verilen sözlerin tutulmaması söz konusu olursa, bu sefer de birliğe güven duygusu zedelenmez mi" sorusuna yanıtı ise şöyle:
"Unutmayın ki, Avrupa Birliği'nin kendisini genişlemeye hazır hissetmesi de genişleme konusundaki kriterlerden biridir. Eğer birlik bunu yapamıyorsa, bir sorunla karşı karşıyayız demektir. Dediğim gibi genişleyebilmek için buna hazır olmanız gerekir. Şu açık ki, Avrupa Birliği bunu başaramadı."
'Müzakere için henüz erken'
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Elmar Brok, 3 Ekim'de müzakerelere başlanmasına itiraz ederken, Türkiye'nin buna hazır olmadığını da savunuyor:
"Bence bunun için çok erken. Çünkü son 6 ayda, pek de dikkate değer adımlar atılmadı reformlar konusunda. Özellikle uygulamayı kastediyorum. İnsan hakları ve hukukun üstünlüğünün sağlanması alanlarında mesela."
"Bunun geçmişte de örnekleri oldu. Slovakya ile üyelik müzakerelerine geç başlanmasının nedeni budur. Ya da Hırvatistan örneğine bakın. Savaş suçu iddiasıyla yargılanacak bir generali Lahey'deki savaş suçları mahkemesine teslim etmediği için müzakerelerin başlaması ertelendi."
"Dolayısıyla insan hakları sorunu Türkiye için de bir engel olmalı. Bu anlamda her ülkeye eşit davranmalı, ayrım yapmamalıyız. Hırvatistan ile müzakereleri, bir generali Lahey'e teslim etmedi diye erteliyorsanız, son bir yılda belgelenmiş 1000 işkence vakasının bulunduğu bir ülke ile nasıl müzakereye başlarsınız."
'Avrupa kamuoyunu ikna için zaman gerekiyor'
"Peki Avrupa Komisyonu böyle bir tablo karşısında ne yapmalıydı?" Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Elmar Brok, radikal bir öneri de bulunuyor:
"Bence son 6 ayda Türkiye'deki reformların yavaşlamasını ve Avrupa Birliği'nin içinde bulunduğu krizi dikkate alan bir serbest istişare dönemi olmalıydı. Anayasa konusunda yaşananlar ve her ülkede başlayan tartışmalar sonrasında, kamuoylarını ikna edebilmemiz için böyle bir zamana ihtiyacımız var."
"Eğer insanlar, kendi sorunlarını çözememiş bir birliğin, üstelik maliyeti çok büyük bir genişleme hamlesine kalktığını görürse, Avrupa kamuoyunu tamamen kaybedebiliriz."
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Elmar Brok, Türkiye'nin Avrupa'yla ilişkisinin niteliğinin ne olması gerektiğine, mesele imtiyazlı ortaklık mı önerip önermediği ilişkin soruya ise, "Tabii bu da olabilir. Bazı Doğu ve Orta Avrupa ülkelerine de tam üyelik sunamayabiliriz belki de. Sonuçta kapıyı tamamen kapatmadan ikinci bir opsiyon bulmamız lazım" yanıtını verdi.