Partisinin 1. Olağan Kırklareli İl Kongresi’nde konuşan Babacan’ın gündeminde dış politika vardı.
Yürütülen yanlış diplomasi nedeniyle sanki Türkiye Mısır’a muhtaçmış gibi bir algı oluştuğuna işaret eden Babacan, “Mısır adeta ‘kazanan taraf’ olduğunu hissetti, şartlar öne sürdü. Sayın Erdoğan ‘darbeci Sisi’ diye meydanlarda sesleniyordu değil mi? ‘Onun olduğu salona girmem’ diyordu. Son günlerde kaç yetkili Mısır’ı övme yarışına girdi. Önce kutuplaştırdılar. Hatta daha 2019’daki yerel seçimlerde karşı partinin adayına Sisi demeye getirdiler. Sonra da baktılar ki Doğu Akdeniz Türkiye’ye rağmen paylaşılmaya başlandı. Siz her ülkeyle kavga ederseniz hepsi bir araya gelip size karşı cepheleşir. Milli menfaatler de ancak böyle zarar görür. Hemen U dönüşü yaptılar” dedi.
“Yandaşlar Erdoğan’ın manevralarına yetişmek içi helak oluyor”
“Bir sabah kalkıyorlar, haçla hilali çakıştırıyorlar. Bir gün ‘Şangay Beşlisi’nde olmak istiyorlar, bir başka sabah da kalkıp ‘Avrupa Birliği güzeldir’ dediklerini ifade eden Babacan, şunları söyledi:
“Sayın Erdoğan, biraz yavaş. Bunu artık sizin klasik U dönüşlerinizle falan da açıklayamıyoruz. Ülkeyi yayık ayranına çevirdiniz. Çalkalayıp duruyorsunuz. Sizin yandaşlarınız, peşinizdeki kuş sürüleri, pelikan melikan helak oluyor. Hızlarını alamayıp devriliyorlar, yine de peşinizden koşmaya çalışıyorlar. Tabii işin ucunda bir sürü menfaat var ama biraz yavaş, bu kadar zikzak çizdirilmez. Bir ülkenin stratejik hedefi olur, uzun vadeli hedef seti olur. Büyük ülkeler böyle yönetilir.”
“2,5 milyar dolar verdiğimiz S-400’lerin kapağını açamıyoruz”
Türkiye’nin dış politikadaki parolasının ‘kazan-kazan’ olması gerekirken, bu hükümetin ülkeyi ‘kaybet-kaybet’e alıştırdığını dile getiren Babacan, “Bunun bir örneğini de şu S-400 meselesinde gördük. Kuyuya taş atıldı, şimdi kırk akıllı çıkarmaya uğraşıyor. Türkiye’nin kendi egemenlik alanındaki bir konuda hiçbir ülke Türkiye’ye ‘şunu yap, bunu yap’ diyemez. Bu kimsenin haddine değildir. 2,5 milyar dolar para verdiğimiz S-400’lerin kapağını açınca yaptırımla karşılaşıyoruz, ana ortağı olduğumuz F-35 projesinden de çıkarılıyoruz. Bu nasıl bilgisizliktir, anlamak güç” açıklamasını yaptı.
“’Yerli ve milli’ dersleri verenler Uygurlar için tek kelime etmiyor”
Babacan, Hükümet’in Çin’e karşı Doğu Türkistan’da gıkını çıkaramadığını, ama lafa gelince sağa sola ‘yerli ve milli’ dersleri verdiklerini belirterek, “Bütün dünya, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde çok ciddi insan hakları ihlalleri olduğunu konuşuyor. Çeşitli ülkeler ‘soykırım’ tanımları yapıyor. Dünyanın dört bir yanından ses yükselirken, Uygurlar için neden tek kelime etmiyorsunuz? Hadi, Perinçek’i anladık. Anlaşılan o zaten memnun. Peki Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli… Sizlere ne oluyor? Doğu Türkistan’da yaşanan zulüm karşısında lâl oldunuz” diye konuştu.
“Avrupa Birliği’nin anahtarı cebimizde”
DEVA Partisi’nin rotasının Avrupa Birliği’ne tam üyelik kriterleri olduğunu ifade eden Babacan, şunları söyledi:
“Günün birinde üye oluruz-olmayız inanın hiç önemli değil. Alırlar-almazlar, isteriz-istemeyiz hiç önemli değil. Önemli olan bu istikamettir. Bizler bu sürecin tekrar canlandırılabileceğine inanıyoruz. Avrupa Birliği’nin anahtarını cebimizde tutuyoruz. Bu istikamete doğru ilerledikçe; vatandaşımız her alanda en yüksek standarda ulaşacak. Bu istikametle beraber, ülkemiz demokrasi, hukuk ve ekonomide birinci lige yükselecek. Bu kapsamda, Avrupa’daki yabancı düşmanlığına ve İslamofobi’ye karşı da etkin politikalar üreteceğiz.”
Ali Babacan, ülkemizin dört bir yanını ziyaret ettiklerini, bu ziyaretlerde bir vatandaşın ‘Balkon konuşmasında roller değişiyor. Vatandaş balkon konuşmasına başlıyor artık’ dediğini aktardı. Babacan, “Çok doğru söyledi. Ülkemizin her yerinde aynı sıcaklığı hissediyoruz. Türkiye’nin her bir köşesinde güler yüzle karşılanıyoruz. Bunun anlamı çok açık, çok güçlü, çok derin” ifadelerini kullandı.