Karar’a konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fransız mallarına boykot çağrısını “çocukça” ve “propaganda” olarak değerlendirdi. “Gündemi herhalde 48 saat işgal eder, sonra herkes unutur” diyen Babacan, şu ifadeleri kullandı;
*Elde bir menü var, o menü duruyor; ne zaman ki gündem biraz zayıflasa hemen o menüden bakıyorlar, ‘bugünkü gündem bu olsun' diye ortaya çıkıp koyuyorlar.
*Dolayısıyla 48 saat sonra unutulacak bir konu. İşe yarar mı bilmiyorum, vatandaşlarımızın kararıdır. Ama şunu unutmamak lazım ki globalleşen bir dünyada hangi ürünü ele alırsanız alın, o ürün sadece bir ülkenin malı değil, o ürünün içinde pek çok ülkeden girdiler var.
“BUNU NASIL YAPACAKSINIZ?”
Konuya ilişkin bir örnek veren Babacan, “Mesela hadi bir gün Japonya ile ilişkiler bozuldu, diyelim ki ‘Japon ürünlerini almayın, boykot edin' diye çağrı yaptık. Bugün dünyadaki en büyük Toyota fabrikalarından bir tanesi Türkiye'de. Çok önemli bir katkıyla, girdiyle o araçlar üretiliyor ve tüm dünyaya ihraç ediliyor. Şimdi bunu nasıl yapacaksınız?” sorusunu sordu.
“TAMAMEN PROPAGANDA, İÇİ BOŞ”
Erdoğan'ın boykot çağrısının kısa bir süre sonra unutulacağını savunan Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü;
*İşe yarar mı?, vatandaşlarımız karar verecek. Türkiye'de üretilen Fransız markalı ürünler var. Burada üretiliyor ama markası Fransız. Ne yapacağız, onları da mı boykot edeceğiz?
*Orada bizim vatandaşlarımız çalışıyor. Küreselleşen bir dünyada bunlar inanın artık çocukça şeyler. Üretim artık küresel. Kimse kimseyi kandırmasın. Burada önemli olan, hangi ürün olursa olsun o üründe daha çok yerli katma değeri oluşturmaktır. Onun haricindekilerin hepsi inanın hikaye, tamamen propaganda. İçi boş gerçekçi şeyler de değil.
“BAKANLIK DÖNEMİMDE İŞSİZLİK ORANINDA CİDDİ BİR DÜŞÜŞ SAĞLADIK”
Babacan, ekonomiye ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. 2008-2009 ekonomik krizini hatırlatan Babacan, şu ifadeleri kullandı;
“Ben o zaman Dışişleri Bakanıydım. Sonra problem çok büyüdü, Tayyip Bey’le konuştuk, ‘sen artık tekrar ekonomiye dön' dedi, ‘burada sıkıntı var' dedi. Ve 2009 yılında bizim işsizlik oranımız yıllık ortalama yüzde 14'tü, yıl içinde yüzde 16'yı gördü. 2010'daki işsizlik oranımız yüzde 12, 2011'de yüzde 9.8, 2012'de yüzde 9.2… 3 yılda işsizlik 5 puan aşağı düşmüş. Ciddi bir düşüş sağladık işsizlik oranında.”
“GÜVEN İKLİMİNİ SAĞLADIĞINIZDA YATIRIMLAR AKMAYA BAŞLAR”
Yine aynı dönemde “borç sorunu” olmaya başladığını söyleyen Babacan, şunları söyledi;
*Birkaç ayda stabilize oldu. 2009 Mayıs'ta ben tekrar ekonomi yönetimini teslim aldım Dışişleri Bakanlığı'ndan sonra. 2010 yılında Türkiye'nin büyüme oranı yüzde 10 oldu.
*2011'de yüzde 10 daha büyüdük arka arkaya. Ve bütün OECD'de, bütün G20'de krizden en çabuk çıkan ülke vasfını kazandık. Güven iklimini sağladığınız anda, zaten güvensizlikten kaynaklanan bütün sorunlar bir anda geride kalıyor.
*‘Bunlar bu işi yapar. Bunlar bu işi düzeltir' hissiyatı hem halkımızda hem de iş dünyasında oluştuğu anda yatırımlar akmaya başlar.