Geçtiğimiz hafta, dile getirdiğim bazı düşüncelerim hafta boyunca tartışılmıştır. Kuyuya taş atmasam da bazı gafilleri taşı düştükleri çukurdan çıkarmak için adeta çırpınmışlar, seçim barajı kapsamında hikayeler uydurmuşlardır. Bunlara hakikaten de acıyorum. Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez. Biz doğru gördüklerimizi hilesiz, hurdasız haykırmayı sürdüreceğiz. Yüzde 10 barajı ağır dedim, buna itiraz eden çıkmadı. 12 Eylül sonrasında inşa edilen barajla, MHP'nin ve Milli Selamet Partisi'nin silinmesi hedeflenmişti. İttifaklarla barajın aşılması mümkün olmuştur. Yüzde 10 barajı aşılabilir duruma gelmiştir. Artık bu kadar zorlamalar ve dayatmalarla birilerini öldürerek kendini yaşatma yerine hep beraber nasıl yaşarız noktasında bir uzlaşmaya varacak çalışma yapılmalıdır. Bu yüzde 5 mi olur, 6 mı olur, 10 olarak mı kalır? Müfteriler saldırmaya, MHP'yi karalamaya başlamışlardır.
Şunu herkes bilsin ki, MHP'nin baraj maraj sorunu asla yoktur. Aziz milletimizin desteği bunun en açık örneğidir. MHP, selin önündeki kütük değil, bizzat selin ta kendisidir. Biz barajdan korktuğumuz için değil, Türkiye'nin 16 Nisan'dan sonra değişen hükümet etme sistemi ile birlikte ortaya çıkan siyasal zaruretten, olası ittifaklarla barajın delinmesinden dolayı düşüncelerimizi paylaştık. MHP, onyıllardır yüzde 10'luk barajın aleyhine kurgulandığını gayet iyi bilmektedir.
"YÜZDE 3-5 CİVARINDA SEYRETTİĞİMİZİ ŞEREFSİZCE İFADE ETTİLER"
Baraj altına kaldığımızdan dolayı söylediğimizi iddia ettiler. Yüzsüzce, hayasızca ifade ettiler. Oy oranımızın yüzde 3, 5 civarında seyrettiğini şerefsizce ifade ettiler. Gökten kemik yağmayacaktır. Bozkurtun beğenmediğini çakallar kapışırmış. Bunların alayının sıraya girmesi de bu yüzdendir. Demokratik sistemlerde meşruiyetin temeli seçimlerdir. Seçim sisteminden beklenen aynı zamanda tüm siyasi akım ve eğilimlerin de parlamentoya yansımasıdır. Temsilde adalet ilkesinin de gereği budur.
Yüzde 10 barajı seçmen oylarınının TBMM'de temsil edilememesi sorununu doğurmaktadır. Önemli bir adaletsizliktir. Yüzde 10'a kafayı takanlar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile artık baraj, yüzde 50+1'e çıkmıştır. Yönetimde istikrar ilkesi sağlanacağına göre temsilde adaletin temin edilmesine yönelik engel teşkil ettiği açık olan yüzde 10 seçim barajı tıkanmaya yol açmayacak şekilde yeniden ele alınmalıdır. CHP, baraj aşağı insin, 0 ile yüzde 3 arasında olsun diyor. Ses edilmiyor. "Baraj tekrar düşünülsün, bir kez daha ele alınsın" dediğimde kıyamet kopuyor. Bu ne yaman bir çelişkidir. CHP, siyasi varlığı ile ilgili korku mu yaşıyor? Vicdanına baraj yaptıranlar, şerefine mim çektirmişler, hele bir deyin, bize ne söylemeye çalışıyorsunuz. MHP barajları yıka yıka, manşetleri yara yara bugünlere gelmiştir. Yoluna da devam edecektir. Ala keçi her zaman püsküllü oğlak doğurmazmış. Önce adam olsunlar sonra yüzleri kalırsa bize laf yetiştirsinler. Nefesleri el veriyorsa, terör örgütlerine borozancı başı olsunlar. Bu CHP'nin 16 Nisan'dan beri karın ağrısı geçmek bilmiyor. Barajın aslında yüzde 50+1'e çıkmasından korkuyor. İP'den, HDP'ye, TKP'den diğer marjinal partilere kadar hepsinden medet umuyor, el uzatıyor.
Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki; 2019 seçimleri tek adamdan olanlar, demokrasiden olanlar olarak ikiye ayrılacaktır. Önümüzdeki siyasal süreçte bloklaşma sertleşirse CHP yanına HDP ve diğer yedeklerini alıp 16 Nisan'ın rövanşı için çalışmasına hız verirse MHP buna duyarsız ve tepkisiz kalmayacaktır.
BAHÇELİ'DEN AK PARTİ İLE İŞ BİRLİĞİ MESAJI
Bu bloklaşmaya cevaben 15 Temmuz'dan beri süregelen tutarlı duruşumuz korunacak siyasi pozisyonumuz tartışmasız muhafaza edilecektir. Partimiz 7 Ağustos ve 16 Nisan şuurunun gereği olarak AK Parti ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet etme sistemini 2019'da tam manası ile tesis etme maksadıyla sonuna kadar birlikte mücadelesini sürdürecektir.
"ATATÜRK'ÜN SİYASET ÜSTÜ KALMASI SAMİMİ DİLEĞİMDİR"
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik artan ilgiden ziyadesiyle mutluluk duyuyorum, devamını temenni ediyorum. Aziz Atatürk'ün siyaset üstü kalması samimi dileğimdir. PKK, HDP ve FETÖ'nün yörüngesine giren CHP'nin Atatürk adını anmaya ne yüzü ne de hakkı kalmıştır. Atatürk hiç kimsenin siyaset dövüşünün, sivri dilinin konusu olmayacaktır. Atatürk'e alaka yükseliyormuş, ne var bunda? Olması gereken bu değil mi? Ne güzel işte bunu polemik malzemesi haline getirmek ahlaki mi? Yüzde 50+1 nelere kadirmiş, Atatürk konusu abartılıyormuş. Bazıları şaşkınlık geçiriyor, kelli felli kalem sahipleri hayretler içindeymiş. İpsiz sapsız değerlendirmeleri buruşturup atınız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Atatürk tam bağımsızlıktır. Atatürk, Türk milliyetçisidir. Komünist, köksüz, feslisi fessizi kim varsa kıvranmaktadır. Varsın cehaletlerinin esiri olsunlar. Fazla söze yer ve gerek yoktur. Atatürk ortak kıvancımız, kurtuluşumuzun kutup başı olarak ebediyete kadar eserleri ile eşsiz mirasları ile varolacaktır. Manen yaşayacaktır.