Güney Afrika/Soweto'da sessiz bir kenar sokakta arabanın içinde oturuyorum. Kalbim küt küt atıyor.
Yanımda oturan arkadaşım Mpho beni uyduruk fıkralar anlatarak rahatlatmaya çalışıyor.
Dışarıda sokakta bir sıra ev var. Hepsinin kapısı çelikten özel yapım. Duvarlar rengarenk boyanmış. Evlerin önünde BMW'lar, Mercedes'ler dikkat çekiyor.
Bugünlerde Soweto'nun birçok mahallesi alımlı bir banliyö havasında. 1970'li ve 80'li yıllarda ırkçı rejime karşı sokak savaşlarının verildiği günler artık mazide kalmış.
Cep telefonumdan mesaj sinyali geliyor. Bra Gugu'dan. Benim için pazarlık eden kilit görüşmecilerden biri.
''Tamam, oldu.'' diye okuyorum. Üzerimden koca bir yükün kalktığını hissediyorum.
Sonra Gugu ve yanındaki ekip, kapıda beliriyorlar. Arkalarından uzun boylu ince bir kadın onları takip ediyor. Bu kadın, Kutlwano. Az önce, yerel adetlere uyarak, başlık parasını ödedim, ve artık karı-kocayız.
Güney Afrika'da bu geleneğin adı ''lobola'' ya da ''bohali''. Fakat evleneceğin kadını inek karşılığında satın alma adeti aslında bütün Afrika'da yaygın bir gelenek.
Kutlwano ile iki yıl önce tanışdığımızda, kadınları aşağılayıcı, ilkel bir adet diye düşünmüştüm.
Kız isteme sanatı
Ama daha sonra bu uygulamanın ne kadar önemsendiğinin, ciddiye alındığının farkına vardım.
Evleneceğim kadını seçtiğimde, bu işi Afrika usulü yapmaktan başka çarem olmadığı kafama dank etti. Kutlwano'nun ailesinin saygısını kazanmam için de lazımdı bu.
Bohali, kolay bir süreç değil. Kabileden kabileye, aileden aileye değişen, uzun ve çetrefil kuralları yerine getirmek gerek.
Öncelikle, müstakbel eşimin babasına bir mektup yazmam söylendi. Ailemin bir ziyarette bulunmak istediğini bu şekilde bildirecektim.
Fakat mektubun Sesotho dilinde, annem tarafından kaleme alınması icap ediyordu. Ama benim annem İngiliz; ve bu dilin tek bir kelimesini bilmiyor.
Kutlwano'nun babası ilk başta mırın kırın etti. Fakat en nihayet bir taviz kopartmayı başardık. Annemin İngilizce bir e-posta göndermesini kabul etti.
Annem, kızına talip olduğumuzu bildirerek, pazarlıkları bizim adımıza bu işe atadığı Güney Afrikalı bir ekibin üstleneceğini yazdı.
Bu iş için arkadaşım Bra Dan'dan yardım istedim. Kutlwano'nun babasıyla aynı kabileden geliyor. Akıllı, insan ilişkileri iyi bir çocuk. Ayrıca kameraman arkadaşım Gugu'yu, ve iki yakın meslektaşım Ezra ve Connie'yi de pazarlık ekibine kattık. Hepsi farklı farklı kabilelere bağlılar.
Kutlwano, heyecanlı olduğu kadar kaygılıydı da. Babasının kendisi için çok yüksek bir fiyat biçeceğinden korkuyordu.
Eğitimli, güzel ve çocuksuz bir kadın. Başlık parasının yüksek tutulmaması için hiçbir neden yok. Üstelik, zengin biri olmasam da, beyaz yabancıların çok parası olduğuna dair yaygın bir kanı var.
Kutlwano, annesiyle baş başa verip konuyu görüştükten sonra içi biraz daha rahatladı. Annesi, milliyetimin ne olduğuna bakmadan, uygun bir rakamda anlaşacakları sözü vermişti.
Gelenek gelenektir
Benim doğup büyüdüğüm İngiltere'nin Leicester kentinde, farklı ırk ve milletlerden insanların evlenmesi artık gürültü koparmıyor. Ama Güney Afrika'da ırklar arası evlilik hala çok nadir bir olay.
Kutlwano ile el ele sokakta yürüdüğümüzde, gözler üzerimizde oluyor. Ama genellikle, sadece meraktan.
Irk, Güney Afrika'da çok karmaşık bir konu. Fakat bir beyaz olarak karşılaştığım çoğu kişiden sıcak bir misafirperverlik gördüm.
En nihayet başlık parası için pazarlık günü belirlendi.
Kutlwano'nun evi önünde beni temsil eden ekibi, yaklaşık yarım saat beklettiler. Sonradan anladım ki bu tipik bir taktikmiş. Bu bekleyişten sonra eve alındıklarında, beni dışarıda bıraktılar.
Evde taraflar önce birbirlerine karşılıklı bir şişe viski hediye etti. Ve daha sonra bir ineğin değerinin kaç para olduğu konusunda pazarlığa girişmişler. Günümüz Güney Afrika'sının kentli ve modern kesimlerinde dahi, pazarlıklar bir ineğin değeri üzerinden yapılıyor.
Güney Afrika'da evlendiğin kadına ne kadar para ödediğini uluorta açıklamak ayıp karşılanan bir şey. Bana bir sürüye malolduğunu söylesem, hesabı siz yapın. Ama sevgili karım Kutlwano, dünyanın bütün ineklerine bedel!
Başlık parasınki anlaşmayı, bundan üç ay sonra, üzerime yerel kıyafetleri geçirip, Kutlwano'yu babasının evinden kolundan çekerek çıkarttığım geleneksel düğün töreni izledi. İçkili, şarkılı, danslı bir şenlik. Yanımda yeni karım, kendimi Güney Afrika'da daha önce hissetmediğim kadar, evde hissediyordum artık....
Christian Parkinson/BBC -29/01/2011