Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, telefonda görüştüğü CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba'nın söze "Gıda, giyecek, battaniye her şey fazlasıyla var; birinci sorun barınma. Bir an önce çözülmeli" diye başladığını aktardı.
"Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Arguvan’a kurduğu TIR mutfağın özelliklerini anlatırken, vatandaşın yardımlardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Köylünün barınma sorunu
Bir dağ köyüne giderken heyelandan dolayı toprak kayınca geri dönmek için uğraşmakta olduklarını söyledi.
Barınma sorununun dağ köylerinde daha öne çıktığını belirterek, şu noktaya dikkat çekti:
'Çadır var, yok değil; ama köyler de ilçeler gibi bir noktada toplu değil ki, hepsine bir anda ulaşılabilsin. Köydekiler sadece kendileri için değil, kendileri kadar önemli olan hayvanları için de barınacak yer arıyor. Ahırlar yıkıldığı için, geçiminin tek varlığı olan 2 ineğini bazen kendinden önemli görüyor. Kendinden önce onlar için yer arıyor.'
Göçü tetiklememeli
Köylere TOKİ mantığı içinde yaklaşılmaması gerektiğini de belirtti.
'Eğer ilçelere beton konut dikip, orada yaşam bulmalarını istersek, göçü yeniden hareketlendiririz ve tarıma bir daha ihanet etmiş oluruz' dedi.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Depremden etkilenen köylere çelik konstrüksiyon prefabrik evler yapalım' tespitini önemsediğini bildirdi.
'İmamoğlu’na 'Kalma burada' dedim'
Bu aşamada sözü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na getirdim.
Malatya ve Elazığ’da deprem bölgelerini dolaştıktan sonra, Erzurum Palandöken’de kayak tatili yapmasını nasıl karşıladığını sordum.
Samimi ses tonuyla şunları söyledi:
'İmamoğlu buradan gitmek istemedi ki, kalmaya gelmişti. Yardımların hepsi dağıtılıp, sorun bir nebze olsun çözülünceye kadar da kalmak niyetindeydi. Ama biz 'Kalma burada, git' deyip yolladık'
Sözlerini açmasını istedim, anlatmaya başladı:
'Telefon kayıtları ortada. Şu an öğle saatine geliyor, sadece bugün sabahtan şu ana kadar 8-10 kez aradı. Biraz önce son aramasını kapattım; Pötürge’nin Bakımlı Köyü’nün çadırlarında sorun varmış, ‘Ne yapabiliriz?’ diye soruyor. Burada olup da meseleye bu denli vakıf olamayan, işi takip etmek yerine poz verip gezinen onlarca isim sayarım. İmamoğlu’nun kendi burada olmayabilir ama aklı bir an olsun buradan ayrılmıyor, buna sadece ben ve arkadaşlarım değil, köylüler de tanık.'
'Neden git dedim…'
Neden gitmesini istediğini sorduğumda yanıtı aynı samimi ses tonu içinde oldu:
'İmamoğlu, tanınmış bir isim. Öyle olunca birçok insan işi gücü bırakıp yanına gitmek için didiniyor. Kurtarma ve yardım işi aksıyor. Bu tür felaketlerde, yerel olmayan siyasi kimlikler olay yerinde bulunmamalı. Çünkü işin aksamasına neden oluyor.'
Haksız değil, Japonya bunun en iyi örneği...
Japonya'da bir felaket yaşandığında siyasi kimliklerin bölgeye gitmek yerine, Tokyo’da kurulan kriz masasında görev almaları tavsiye ediliyor.
Ayrıca Ağababa’yı da yıllardır tanırım; Malatya sevdalısı atom karınca gibidir, samimidir, nettir; bir şeye inanıyorsa, politik davranmaz, kim olduğuna bakmadan her şeyi doğrudan yüzüne söyler."