Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
36,4865
EURO
38,2244
IMKB
9.602,000
ALTIN
3.448,940
 
Hava Durumu ANKARA
-8 / -2 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
CHP'DE İSYAN BAYRAĞI AÇILDI
CHP DE İSYAN BAYRAĞI AÇILDI
 
Denizli Milletvekili ve eski Genel Sekreter Adnan Keskin, Parti Meclis'inde adeta isyen manifestosu yayınladı. Kılıçdaroğlu'nu sert bir dille eleştiren Keskin, ''Parti Meclisi yok sayılmıştır.En küçük yerel birimde yapılacak belediye seçimleri için aday belirlemede, Parti Meclisi onayını aramaktan, daha mı önemsiz bir iştir Cumhurbaşkanı adayını belirlemek''dedi
 
23.6.2014 - 17:29

İşte KESKİN'İN Manifestto gibi açıklamalarının tamamı

Sözü uzatmadan, CHP nereye gidiyor sorusu ile başlamak istiyorum...12 Eylül darbe yasalarının belirleyiciliğiyle, toplumumuzun hemen tüm katmanlarının her geçen gün artarak, baskı altına alındığı, çok yönlü ekonomik ve sosyal yetmezliklerinin ve gelecek kaygılarının büyüdüğü, partimizin de temel ilkeleri ve Anayasamızın temel ilkeleri olan, DEMOKRATİK, LAİK, SOSYAL HUKUK devletinin, adım adım ortadan kaldırılmaya çalışıldığı, kimin kime güveneceği sorusunun sorulduğu, at izinin, it izine karıştığı bir süreçte, CHP’nin, bu tarumar gidişi durduracak, dağılan dengeleri yeniden yerine oturtarak, birbirinden farklı tüm toplum katmanlarının, bir arada barış içinde yaşayacağı bir düzeni oluşturma konusunda, düne göre her zamankinden daha büyük bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Fakat, toplumumuzun yanı sıra, siyasi partilerin de, aynı kıskaca alındığı süreç içinde, ne yazık ki, partimizin de, neredeyse sermaye partileri uygulamalarında olduğu gibi, HALKIN doğrudan vekili olmak yerine, adı açıkça söylenmese de, VESAYET etme biçimini  anımsatan kararlar ürettiği, demokratik işleyişten uzaklaşılarak, anti demokratik uygulamalarla BU KADARI KADI KIZINDA DA OLUR yaklaşımı ile benzer kararları alışkanlık haline getirdiği görülmektedir. Bu uygulamalara son örnek, Cumhurbaşkanı adayını belirlemedeki tutum ve davranışlar olmuştur.Her fırsatta, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ tanımını kullandığımız, aykırı davrananları kıyasıya eleştirdiğimiz bir gerçekliğe rağmen, bu tanımı sadece Anayasa’da belirtilen, Devletin değişmez nitelikleri arasında yer alan ilkelerden ibaret sayarak, parti hukukunun da bu tanımın içinde olduğunu unutmuş görünüyoruz. Parti hukuku, Partinin Tüzüğüdür. Ve parti hukukunun işleyişinin denetlendiği organ ise, yine Kurultay tarafından seçilerek oluşan Parti Meclisidir.  İşte burada da, partinin yapısal bileşenleri, hiyerarşisi yok sayılmıştır. Dahası, Parti Hukukunun işleyişini denetleyen organ olan ''Parti Meclisi yok sayılmıştır.En küçük yerel birimde yapılacak belediye seçimleri için aday belirlemede, Parti Meclisi onayını aramaktan, daha mı önemsiz bir iştir Cumhurbaşkanı adayını belirlemek ?

Genel Başkanımızın, Parti HUKUKUNU, partinin tüm organlarını, görmezden gelen bir tutumla, AKP’nin anti demokratik uygulamalarını anımsatan biçimde BEN YAPTIM OLDU haline getirerek, neredeyse res’en kendisinin belirlemesi neyle izah edilebilir. İnsanların, 650 yıl süreyle mal sayıldığı, 400 yıl süreyle, sözde din hükümleri adı altında, gücü elinde bulunduranların kulları halinde getirildiği süreçten, İNSAN ve BİREY olma macerasının en önemli okuludur CHP.Öyle bir maceradır ki bu, 12 Mart 1971 darbesiyle DNA’sı ve kimliği değiştirilemeye kalkışıldığı, 12 Eylül 1980 darbesile, fiziki ve tüm hukuki varlığı yok edildiği halde, CHP, tüm eksiklikleriyle ayakta kalmayı başarmış, kalmaya da davam edecek bir inadın ve sürekliliğin gerçeğidir. Siyasi varlığının yokluğunda, ağır saldırılar altında tutulduğunda bile, kendisi dışında, türetilmiş nice partiler

ve siyasiler, süreç içinde tarihteki yerlerini alırken, CHP ayakta kalmış, umut ışığı olma potansiyelini bugünkü gibi hep sürdürmüştür. Uzatmadan söylemek gerekirse, Genel başkanımız, Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi çalışmalarında, toplum katmanlarının temsilcilerinden, deyim yerindeyse uçan kuştan görüş almış, fakat ne hikmetse sadece CHP örgütüne, onun örgüt organlarına ve Parti Meclisi’ne sorma, ihtiyacı hiç duymamıştır. Buna kimi MYK üyeleri de dahildir. Devletin genel yürütümünün, yepyeni bir seçim sistemiile belirleneceği süreçte, örgüt yok sayılmış Milletvekilleri yok sayılmış, kendinden menkul özgüvenle, Cumhurbaşkanı adayımız belirlenivermiştir.

Sayın Genel başkan, bir TV programında“ben” diyor, “bu belirlemeyle kendimi riske ediyorum” diyor. Devam ediyor. “toplumumuz tanımıyor, ama tanıyınca, tanıtınca büyük bir kabul göreceğine inanıyorum” diyor. Hangi bilimsel veriye, hangi araştırmaya, parti tabanı veya örgütünün hangi görüş ve eğilimine dayanarak söylemiştir bunları?

Sayın Genel Başkandan beklenen, hiç değilse, adayı kendi başına belirledikten sonra, adayı medyada anlatmak yerine, Parti Meclisine bilgi vermesiydi. Sayın Genel Başkan, bu konuda kendisini riske ettiğini söylüyor. Ama kendini riske eden Genel Başkanımız, bu arada, kendinden daha büyük olan Partiyi de risk altına soktuğunun farkında mıdır ?

Daha 30 mart öncesinde, ben dahil risk almamış mıydık ? Fakat o riski alırken, Parti Meclisine önermelerde bulunmuş ve onaylarını istememiş miydik ? 30 Mart yerel seçimlerinde alınan başarısızlık karşısında hangi yüzleşmeyi yaptık ? Neden başarısız olduk? Oradaki başarısızlıktan doğan risk kimindir. Sadece bazı MYK üyelerinin midir ? Şimdi Genel Başkan’ımızın Cumhurbaşkanlığı konusunda aldığını söylediği risk, acaba nasıl bir risktir? Başarısızlık halinde, geçmiş seçimlerde olduğu gibi,

kaybettiğimiz halde, bir başka hesap ve değerlendirme ile

“yine de kazandık” mı denilecektir.

Yoksa acaba, bu yöntemle başka risklerden mi

kaçınılmaktadır.

Nitelikleri yüksek, halkımızın, toplumumuzun

değerleriyle çatışmayan, Cumhurbaşkanı olabilecek

çok sayıda, CHP’li üyemiz var.

Zaman darlığından, birbirinden değerli

üyelerimizin tümünü sayamayacağım.

Örneğin, ilan edilen adayımızdan da öte,

uluslararası nitelikleriyle bilinen, Sayın Rıza Türmen

bunlardan sadece biridir....

Yine, halk kitlesi tarafından test edilmiş, her

keresinde onaylanmış bir başka CHP’li üyemizi örnek

vermek istiyorum.

Bilim Adamı, Uluslar arası Yüksek öğrenimde,

ilklerin uygulayıcısı ve daha birçok nitelikleri olan,

bozkır ortasında, modern bir kenti yaratan, yönetsel

uygulamaları ve başarıları, seçmenler tarafından da,

üst üste teyit edilerek seçilmiş olan, Prof Dr. Sayın

Yılmaz Büyükerşen.

Yılmaz Büyükerşen Partili...

Peki bu ve benzeri değerler neden akla

gelmemiştir?

Acaba onların birinin belirlenmesi başka bazı

riskler mi içereceti?

Bu CHP üyelerimizden biri, ÇATI aday dışında dahi,

HDP’nin de kendi adayını çıkaracağı kesinleştiğine

göre, seçimlerin ikinci turuna kalacağı kesin idi.

Bu durumda, CHP adayı en çok oy alan aday

olacağından, ikinci turda seçimi kazanamasa bile,

ortala % 40 oranının üstünde oy alması beklenmeliydi.

Böylece CHP’li aday, 30 Mart yerel seçimlerinde

CHP’nin aldığı oyların çok üstünde bir yüzde ile

toplumsal teveccühle karşılaşacaktı. Acaba bu ihtimal

mi, bazıları için risk olarak görülmüştür?

Parti hukukunun, parti organ ve kurullarının

çiğnenmesini göze aldıran, acaba, Cumhurbaşkanlığını

kazanmaktan çok, sonuç ne olursa olsun, parti

yönetimini yine de kaybetmemenin hesabı mıdır ?

Başka bir soru?

Neden ÇATI önerisine tartışılmadan sarılma gereği

duyulmuştur. ?

Çatı kodelinde, ilk tur sonunda, hangi partinin

yüzde kaç oy aldığı belli olmayacaktır.

Her parti kendi partisinin daha ağırlıkta olduğu

iddiasını yapabilecek, böylece her iki parti de,

Cumhurbaşkanlığı seçimi kaybedilse dahi, bir önceki

yerel seçim oylarına göre daha yüksek oranı aldıklarını

iddia edebileceklerdir.

 Böylece, CHP’nin, Cumhurbaşkanlığı

seçimlerinde, 27 puanının altında mı, üstünde mi

olduğu tartışması ve riski de aşılmış olacaktır.

Sayın Genel Başkanın kendisi için RİSK diye

tanımladığı bu yöntem, kendisi açısından, her türlü

sonuca rağmen, TAM BİR RİSKSİZLİK içermektedir.

Peki ÇATI adayı olarak belirlenen adayımızın,

Cumhur başkanı seçilmesi halinde mi yüklenilen RİSK

ortadan kakmış ve Genel Başkanımız bu tercihinde

haklı çıkmış sayılacaktır?

Yoksa, ÇATI adayımız, seçilmese bile, toplam % 43

oranının üzerinde oy alması halinde yine de RİSK söz

konusu mudur?

ÇATI adayın, kullanılan toplam oylar içindeki

oranı % 43’ün altına inerse, ne denilecektir?

Sayın Genel Başkanımızın, kazanma ve kaybetme

hesap ve değerlendirmeleri enteresandır.

2011 yılı Milet Vekili seçimlerinin akşamında, %

25.8’lik oy oranı gerçeğine ve CHP seçmenlerin derin

hüznüne rağmen, “SEÇİMLERİN TEK KAZANANI

CHP’dir” içeriğinde medyadan açıklama yapabilmiştir.

En önemli sorulardan biri de şu.

Genel başkanımızın, kendi adına aldığını söylediği

RİSKİN karşılığı nedir.

Yani kendi iddiasının karşılık bulmaması halinde,

partiye de kaybettirmiş olacak Genel Başkanımız neyi

riske etmektedir ?

Önemli başka bir nokta şudur.

7 yıl önceden bilinen Cumhurbaşkanlığı seçimi, sanki

son bir ay içinde gelip çatmış gibi, CHP adayını belirleme

konusunda telaşlı, bir o kadar da medyatik çabalarla

yürütülmeye çalışılmıştır.

Kendisine SOSYAL ve DEMOKRAT denilen bir partinin,

MYK üyelerinin görüşüne bile gerek duyulmaksızın,

başka bir partimizin, kendi temel ilkeleri olarak sunduğu,

MUHAFAZAKAR, MİLLİYETÇİ, MANEVİYATÇI ilkelerle

belirttiği ÇATI tarifine, Genel Başkanımız önce, “EVET BİZ DE

MİLLİYETÇİYİZ “diyerek diğer tüm tanımları, parti ilkeleri gibi

tekrarlayarak, CHP tarihinde, Tüzük Kurultayına bile gerek

duyulmaksızın, kendiliğinden CHP adına yeni bir KİMLİK ilanı

yapmıştır.

Sonra Demokrat ve Laik ekleriyle sözde denge kurulmaya

çalışılmıştır.

Tayyip Erdoğan’nın AKP için tekrarladığı ilkelerden ne

farkı bulunmaktadır. Biz Muhafazakar Demokratız dememiş

midir ? Laikliği taa Mısıra giderek Mursi’ye önermemiş midir ?

Oldu bitti ile belirlenmiş olan Sayın adaya karşı

olmaktan çok tarihi bir partinin, kendi hukukunu aşarak,

ayak üstü tanımlamalarla kimlik türetilmesinedir eleştirim.

Ancak belirlenen adayımızın, yine Genel Başkanımızın

yaptığı bu tanımlamalarla örtüşen ilk siyasi açıklamasına

değinmeden geçmeyeceğim.

Evrensel hukuka olan ilgisi, Laiklik konusunda yazdıkları,

Atatürk konusundaki çalışmaları ile, entelektüelliği, gördüğü

teveccühler, İslam dünyasında, kadın Enstitüsü kurması

gibi, aslında toplumumuzda yüz binlerce kişi için olağan

sayılan meziyetlerle takdim edilen Sayın adayımızın, sayılan

niteliklerini bir yana bırakarak vermiş olduğu ilk siyasi demeci

aynen şöyledir.

“BU ÇATININ ALTINDA, ECDAT RUHLARI, ŞEHİTLERİN

NURLARI VAR...

BU ÇATININ SANCAĞININ ALTINDA, KAHRAMAN

IRKIMIZIN KANLARI VAR”

Hem CHP tabanını, hem bütün farklılıklara rağmen

tüm toplumu kucaklaması beklenen, entelektüel bir

Cumhurbaşkanı adayının bu ilk siyasi değerlendirmesi

sayılabilecek demeci, benim açımdan sorunludur.

En geniş halk kitlelerinin oyunu alabilmek için, parti

ilkelerinin bile göz ardı edilebildiği, parti içi demokratik

işleyişlerin yok sayılıp görmezden gelindiği bir süreçte, Sayın

Cumhurbaşkanı adayımız bu demeciyle, hangi kesimleri

kucaklamakta, hangi toplumsal kesimleri dışlamaktadır ?

Orta okullarımızda, Türkçe derslerimizde, şiir

bahsinde, özel milli günlerimizde, hepimizin özenerek

okuduğu beyitlerden sayılabilecek bu söylemin, TÜM

FARKLILIKLARIMIZA, rağmen BİR ARADA YAŞAMA istencimizi

ne kadar okşayacağı tartışmalıdır.

Artık MHP’nin bile kendisini tanımlamak için

başvurmadığı bu söyleme, hemen herkesi kucakladığı

söylenen bu entelektüel adayımız neden gerek duymuştur.

 Bir örneğini kendi içimizde de gördüğümüz kaygıya

benzer “MISIRDA DOĞMUŞ BÜYÜMÜŞ, YAHU TÜRK DEĞİL Mİ”

gibi kaygıları gidemeye yönelik bir gerekseme midir?

Eğer böyle ise, çok dilli, çok renkli, çok kültürlü bir

toplumda bu tutumu, ARTTIĞI TAŞ ÜRKÜTTÜĞÜ KUŞA

DEYMEMİŞTİR diye özetlenebilir.

Tabii şu soruyu da tüm partimize, sormamız gerekiyor.

Cumhurbaşkanı adayımızı belirlemede, eğer bu

niteliklerin daha çok oy alacağına inanılıyorsa, 11 ay sonra

yapılacak seçimlerde, adaylarımızın daha çok oy almaları ve

partimizi iktidara taşıması için, Milletvekili adaylarımızda da

bu nitelikleri mi arayacağız ?

“Partimiz bugünkü nitelik ve özellikleriyle zaten

kazanamaz” demenin, gelecekte de kazanamayacaktır

tespitinin, partinin Genel başkanı tarafından ilanı değil midir

bu durum.

Ne kadar AKP’ye benzersek, o kadar çok oy alırız

stratejisi ile, 91 yıllık CHP’nin, evrensel gelişmesi ve temel

dönüşümlerini de, bir çırpıda yok saymış olmuyor muyuz?

Geçerli ve gerekli olanın, aslında AKP’nin doğal

koalisyonu olduğunu kabul etmiş olmuyor muyuz ?

Partiler, düşüncelerin, toplumsal sorunların çözümünde

siyasi tercihlerin ve ona bağlı ilkelerin, bu ilkelerin hayata

geçmesi için, uygulanacak siyasi tercihlerin belirlenip, diğer

partilere rağmen, bu iddiaların arkasında durulmasıyla

yaşamlarını sürdürebilirler.

Sadece sayısal kazanımlar amaçlanarak, ilkelerden

uzaklaşılması, geçmişteki ilkesiz, kendiliğinden yapılan

koalisyonlarla türetilmiş partiler gibi, kendini yok etme

sürecine girilmesi demektir.

SON OLARAK;

Partimizin, Hukukun üstünlüğünü yeniden ihya etme

ve Demokrasiyi, Demokratikleşme eksikliklerini gidererek,

katılımcı bir toplum yaratma iddialarına rağmen, sıraladığım,

partiyi, kurullarını, hukuki işleyişini neredeyse yok sayan

tutumların üstüne üstlük, Sayın Genel başkan’ın, kendi

tekil, TEK ADAM iradesiyle vermiş olduğu, Cumhurbaşkanı

adayımızın, Milletvekilleri tarafından kabulü için imza atılması

istenmektedir.

Ve bu işi kotarması için, demokratlığından, hukukun

üstünlüğüne inancından zerre kadar şüphe duymadığım,

başta Grup Başkanvekilimiz görev almış bulunmaktadır.

Medya yoluyla tüm topluma açıklama yapmakta da bir

beis görmeyen bu tutuma, şaşmamak elde değil.

Bazı siyasi partilerde uygulana geldiğini duyduğumuz,

“seni bakan atıyorum ama, güvenmiyor ve önceden

imzalanmış istifa mektubu vermeni istiyorum”

uygulamasının başka bir versiyonunun işleme konulmuş

olduğunu görüyorum.

Yakın gelecekte, ikbal dağıtma tercihlerinde

değerlendirilmek üzere, kimlerin Genel başkanımızın

kararlarına karşı durup durmadığının saptanması işine

yarayacak bir uygulama.

Cumhurbaşkanı adayının, ne kimliği, ne kişiliği değil

ama, partimizde, hukuksuzluğun, demokrasisizliğin bu

boyutlara varması nedeniyle, Millet iradesine bağlı seçilmiş

bir üye olarak, baskıları reddediyor ve başta partimin,

tüzüğüne, hukukuna ve demokratik işleyiş ilkelerine

bağlı kalarak, bu imzalar içinde yer almayacağımı da ilan

ediyorum.

Ayrıca; Bu vesile ile, başta tüm CHP örgütünün, seçilmiş

kurullarıyla, savrulmalara karşı açık bir tuktum belirlemesi

gerektiğini belirtiyor, HUKUKUN ÜSTÜLÜĞÜ kavramının,

sadece, Anayasamızın 2. maddesinde yer alan, yeri geldikçe

ezberden söylenen bir söz olmayıp, hukuki işleyişin

bulunduğu her tüzel kişilikleri ve CHP’yi de bağlayan biricik

ilke olduğunu anımsatıyorum.



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


ŞİKE DAVASINDA FLAŞ KARAR!

BAYKAL'IN O SÖZLERİNE YANIT

ÇETİN DOĞAN'DAN FLAŞ HAMLE!
»  ''NAMUS SÖZÜ AVUKATLIK ÜCRETİ BENDEN''
»  ERDOĞAN: ''TERS KÖŞE YAPABİLİRİZ''
»  MEMUR TEOMAN'A NE OLDU?
»  GÖKÇEK'İN TWİTTER HESABI HACKLENDİ!
»  BALYOZ HEYETİNİ SARSACAK GELİŞME!
»  ERDOĞANIN VEDA HAFTASI
»  CUMHURBAŞKANLIĞI HEYECANINDA SON HAFTA-
»  BAŞBUĞ :AYM,YARGININ NAMUSUNU KURTARDI
»  ÜNİVERSİTEYE FUHUŞ BASKINI
»  AKBULUT'UN SAĞLIK DURUMUNDA SON DURUM!
»   HASTANEDEN NEJAT İŞLER AÇIKLAMASI
»  MECLİS'TE MAKAM ARACI SALTANATI!
»  HANEFİ AVCI'DAN ŞOK SÖZLER!
»  YILDIRIM AKBULUT HASTANEYE KALDIRILDI!
»  SURİYE SINIRINDA 1400 KİŞİ YAKALANDI
»  BÖCEK'TE TUTUKLAMA YOK!
»  'BEN EKMELEDDİN İHSANOĞLU'
»  MURAT SÖKMENOĞLU VEFAT ETTİ
»  RIZA SARRAF'TAN DAYAK SAVUNMASI!
»  HANİFİ AVCI'YA TAHLİYE KARARI!
»  İHSANOĞLU'NDAN İLK SİYASİ MESAJ!
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.