CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, CIA'nın finansörleri arasında olduğu ABD Düşünce kuruluşu RAND Corporation'un 1996'daki bir raporunda "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan de Recep Tayyip Erdoğan olmalı" dediğini belirterek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a bazı zor sorular yöneltti.
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Rand Corporation ve Genelkurmay’ın dönüşmesi gerektiğine ilişkin raporları soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı.
Necmettin Erbakan ABD bağlantısını ifşa etmişti
Oran, konuyla ilgili olarak şu yazılı açıklamayı da yaptı:
"AKP yönetiminin daha parti kurulmadan yıllar önce, hatta 28 Şubat sürecinden bile önce ABD ile belirli ilişkiler geliştirdiği ortada. Bunu herkes biliyor. Necmettin Erbakan bile 2008 yılında "Tayyip Erdoğan AKP'yi ABD'den aldığı emirle kurdu" diye bunu ifşa etmişti. Bugün artık ortalığa alenen çıkan şey, AKP liderliğinin CIA, Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu gibi kurumların finansörlüğünü yaptığı RAND gibi kurumlarda yapılan senaryolara uygun olarak hareket ettiğidir. 1996 yılında RAND, "Başbakan Tayyip Erdoğan olmalı" diyor. Bakıyoruz, AKP kurulmadan önce Tayyip Erdoğan ABD'ye birçok ziyarette bulunuyor nihayetinde de bu parti kuruluyor. Aradaki ilişkinin somut göstergesi, AKP'nin politikalarıdır. 2002 yılından beri AKP'nin ABD çıkarları aleyhine verdiği tek bir karar yok. AKP 4 ayda fikir değiştirip, Irak Savaşı'nda Bush yönetimine destek olmak için lobi yapmış bir partidir. Tayyip Erdoğan alenen Bush ve Neoconlar istedi diye Irak'a savaş açmak için kendi partisinde ikna turları yapmış bir insandır. Bugün de aynı dil ve üslupla, Suriye'ye savaş açarak, bölgede kan ve gözyaşını arttırmak için mücadele ediyor. Dün "Kardeşim" dediği Esad'a bugün ABD emriyle düşman oluyor.
Başbakan az konuşup daha fazla düşünmeli
Tayyip Erdoğan Türkiye politikasını da kendine benzetmek için uğraşıyor. Tayyip Erdoğan uluslararası oyunların figüranı olmayı içine sindirmiş olabilir, ama Türkiye Cumhuriyeti bunu sindiremez. Bugün geniş Ortadoğu bölgesi yangın yerine dönmüş, istikrarsızlık ve düzensizlik bölgeyi kavurmuş durumda. Bölgedeki merkez yönetimler aşınmış, bölge ülkelerinin önemli kısmı iç savaş içerisinde. Böyle bir bölgede düdük çaldı diye şartlı refleksle savaş çığlıkları atmak akıl dışıdır. Türkiye'nin bölgede ABD çıkarlarının yerel karakolu olmaktan fazlasını temsil etmesi lazım. Türkiye bölgenin barış ve istikrardan yana, saygın, güvenlik çıpası olmalıdır. Kimse şunu unutmasın, başka yerlerde yakılan ateşlerin bedelini bizim Mehmetçiğimiz ödeyecekse, bu oyuna gelmemek için 40 kere düşünmemiz lazım. Sayın Başbakan’ı da daha az konuşup, daha fazla düşünmeye davet ediyorum. Bir süre devlet adamı gibi davranmasına bu ülkenin ihtiyacı var."
CIA destekli RAND 1996’da bugünü bildi!
Umut Oran'ın konuyla ilgili olarak Başbakan’a yönelttiği sorular şöyle:
- Finansörleri arasında ABD Hükümeti ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin de olduğu RAND Corporation isimli düşünce kuruluşunun 1996 tarihli bir raporunda “Ortadoğu sorununa kapsamlı bir çözümün yerleştirilmesi için Türkiye’nin Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığında ve Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlığında yönetilmesi gerektiği” ifadesi geçmektedir. Bu raporun ABD Hükümetine sunulduğu da ifade edilmektedir. 1996 – 2002 yılları arasında ABD’ye kaç ziyaret yaptınız, bu ziyaretlerinizde ABD Dışişleri Bakanlığı, Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) veya herhangi bir devlet kuruluşu ile görüştünüz mü?
RAND ile görüştünüz mü?
- 1996 – 2002 yılları arasında ABD’ye yaptığınız ziyaretler sırasında, RAND, CFR, Hudson Institute gibi kurumlarla herhangi bir temasınız oldu mu? Buna benzer kaç düşünce kuruluşu ile görüştünüz?
- Dönemin Savunma Bakan Yardımcısı Richard Perle ile 2002 yılı Ocak ayında herhangi bir görüşme yaptınız mı? Bu görüşmede Ortadoğu ve Irak konusu gündeme geldi mi?
Başbakan’ın 1 Mart tezkeresi öncesinde 4 ayda değişen tavrı
- 6 Kasım 2002 tarihinde Associated Press Ajansına “Irak sorununun barışçıl yollarla çözümlenmesini istiyoruz. Kan, gözyaşı ve ölüm istemiyoruz” dedikten sadece 4 ay sonra TBMM gündemine Irak konusunda getirilen tezkereye verdiğiniz desteğin ardında ABD ile yapılan bu görüşmenin etkisi bulunmakta mıdır? 2002 – 2003 yılları arasında ABD’ye kaç ziyarette bulundunuz, bu ziyaretlerinizde hangi heyetlerle görüştünüz?
Genelkurmay’ın dönüşümü, Müslüman Kardeşler ve Selefiler de var
- Nelson Mandela’nın da danışmanlığını yapmış olan Christof Lehmann’ın yazdığı bir rapora göre, “Arap Baharı”ndaki önemli noktalardan biri RAND Raporu çerçevesinde Türk Politik sistemi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “dönüşümü”dür. Buna göre “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin; Müslüman Kardeşler ve Selefi Hareketlerle eşgüdüm halinde çalışmasına müsaade edecek, laiklik ilkesinde yaşayacağı bir dönüşüm” mihenk taşı olarak görünmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri bugün Hatay’da konuşlanan sığınmacılar ve aralarında Selefi militanların da bulunduğu Özgür Suriye Ordusu adıyla bilinen yapıyla herhangi bir temas kurmuş mudur? Askeri, stratejik, taktik veya lojistik herhangi bir destek verilmekte midir?