Bombalı saldırıların yaşandığı Reyhanlı’ya bir ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Gül, saldılar nedeniyle hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı dilerken, “Herkesin acılarını paylaşıyorum. Yaralılara da Allah’tan acil şifalar diliyorum” dedi.
“Bugün bu acıyı en derinden hissettiğimi, devletimizin bütün imkanlarıyla halkımızın yanında olduğunu göstermek için buradayım” vurgusu yapan Cumhurbaşkanı Gül, bu olayın gerçekten çok üzücü ve acısının da çok derin olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

-“BU OLAY SONUNA KADAR BÜTÜN DETAYLARIYLA AÇIKLANACAKTIR VE AYDINLATILACAKTIR”-

“Türkiye’de tek hamlede yapılan terör olaylarında en çok kayıp verdiğimiz ve en çok acı çektiğimiz bir olaydır. Bir kez daha bu olayı teşvik edenler, yapanlar, yardım edenler, herkesi şiddetle lanetliyorum. Ve bütün milletimizin de şunu bilmesini istiyorum ki bu terör olayını yaptıranlar, yapanlar, yardımcı olanlar eninde sonunda cezalarını göreceklerdir. Devlet olmanın yüklediği sorumluluk ve kararlılıkla bu olay sonuna kadar bütün detaylarıyla açıklanacaktır ve aydınlatılacaktır. Şu anda Emniyet, istihbarat birimleri zaten gerekli teknik çalışmaları yapmışlar, delilleri somutlaştırma çalışmaları içindedirler. Şüphesiz ki bütün bu bulgular, bilgiler ve deliller nihayette mahkemeler, yargı kararıyla kesin neticeye ulaştırılacaktır. Şunun bir kez daha bilinmesini isterim; devlet, sorumluluğu ve kararlılığı neyi gerektiriyorsa bu muhakkak yapılacak. Bu olayın içinde, dışında, bir şekilde kimler bulaştıysa, kimler teşvik ettiyse hesabı sorulacaktır. Bu olayın Reyhanlı’da yapılmasının da muhakkak ki amaçları vardır. Hatay ilimizin özel hassasiyetlerini bilenler, halkımızı kışkırtmak, birbirine düşürmek…en büyük şüphesiz ki hedefleri budur. Ayrıca bir gerçek daha vardır. Suriye’de olup bitenler hepimizi derinden üzmektedir. Her şeyden önce bir ülkenin, komşu bir ülkenin kendi kendini tüketiyor olması elem vericidir. 100 binlerce insan hayatını kaybetmiştir. Milyonlarca insan evini barkını terk etmek durumunda kalmıştır. Şüphesiz ki evini parkını terk etmek durumunda kalan insanların ilk gideceği yer komşusu olacaktır, bildiği yer olacaktır. Hatay Reyhanlı birçok akrabalık bağlarının olduğu ve ortak kültürümüzün olduğu bir yerdir. Dolayısıyla evini barkını terk etmek durumunda kalan can derdine düşmüş insanların ilk sığınacağı yer de komşusu olacaktır.”

-“SAKIN BU OYUNLARA HİÇ GELMEYELİM”-

Bu bağlamda Hatay ve Reyhanlı’ya teşekkür eden Cumhurbaşkanı Gül, “Reyhanlı can derdine düşüp evini barkını terk eden insanları misafir etmiştir. Bundan dolayı bütün vatandaşlarımı bu asil davranışından dolayı tebrik etmek istiyorum. Bunlar her milletin asalet defterine yazılır. Allah hiç kimseyi evinden barkından edecek hale getirmesin. Hiç kimse evini barkını arzu ederek, bilerek, isteyerek terk etmez. Ancak can derdiyle olur bu işler. Onun için büyük bir olgunluk göstermemiz gerekir ve Türkiye olarak da üstümüze düşen insanlığın gereğini yapıyoruz. Şüphesiz ki nüfus artışı birden bire olunca bu kötü niyetliler için bir potansiyel durum ortaya çıkartır. O açıdan böyle bir olayın buralara yapılması başka bir bağlantısı da kötü niyetleri olan insanların ve yapıların işidir. O açıdan burada bir kez daha bütün vatandaşlarıma hatırlatmak istiyorum; sakın bu oyunlara hiç gelmeyelim. Gün bu gündür, sağduyulu olma, birlik ve beraberlik, dayanışma içinde olma günüdür” diye konuştu.

-“YANLIŞ İNSANLAR, YANLIŞ YAPANLAR HER YERDEN ÇIKABİLİR”-

Ayrılıkların, farklılıkların tabi ki olacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye demokrasisiyle, hukuk devleti olmakla övünen bir ülkedir. Böyle bir ülkede çoğulculuk vardır, farklı fikirler olur ama sözlerimizin nereye gideceğini, sözlerimizin neticesinin nasıl etki göstereceğini hep bilerek hareket etmemiz ve o bakımdan vatandaşlarımızın gösterdiği bu olgunluğa hep yaraşır şekilde hareket etmemiz gerekir. Ben bütün vatandaşlarımın bir kez daha dikkatlerini çekmek istiyorum; gün birlik günüdür. Gün birliğimizi, beraberliğimiz hep beraber muhafaza etme günüdür. Yanlış insanlar, yanlış yapanlar her yerden çıkabilir. Bunlar emniyetin, istihbarat teşkilatlarının işidir. Bunları bulacak, çıkartacak ve mahkemeye getirtecek ve hiç kimse yaptığının karşılıksız kaldığını görmeyecek. Bundan emin olabilirsiniz. Tabi ki böyle olağan üstü gelişmelerin olduğu yerde kamu hizmetlerinin çok daha titizlikle, olağanüstü imkanlarla yapılması da kaçınılmazdır. Bu bakımdan hükümetimiz, yerel yönetimler, herkes, bütün bakanlıklarımız ellerinden gelenleri yapmaktadırlar ve yapmaya da devam edeceklerdir. Ben bir kez daha böyle bir acılı günde bütün Reyhanlı vatandaşlarımın acısını paylaşıyorum, kendilerine bir kez daha geçmiş olsun diyorum. Bu vesileyle bu mübarek günde, Regaip Kandilinde bütün dualarımız hayatlarını kaybedenlerle beraber olacaktır. Başka acılar, sıkıntılar çekmemek için elimizden gelen bütün teyakkuzu, bütün dikkati hep beraber göstereceğiz” şeklinde konuştu.

-“BU TAKİPLER ONUN BUNUN DUYUMU DEĞİL”-

İstihbarat zafiyeti iddialarına yönelik bir soruya Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,
“Bu şehirlerimizin olağanüstü bir durumda olduğunu söyledim” karşılığını verdi. Birden bire artış gösteren nüfusa işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, “Birden bire çok sayıda insanın geldiğini ve birçok hassas durumların olduğunu, bütün bunlarla ilgili kötü niyetlilerin tam arayıp da bulamadıkları bir ortam olduğunu bunu… böyle bir ortamda devlet tabi ki tedbirini alır, emniyet, istihbarat teşkilatları, bütün güvenlik teşkilatları teyakkuzda olur ve elinden gelen her şeyi yapar herhangi bir kötü olaya fırsat vermemek için. Bu çerçevede gerek emniyet teşkilatımız gerek Milli İstihbarat Teşkilatımız hep koordineli çalışmıştı, çalışmaya da devam etmektedir. Şunu söyleyeyim ki; her iki teşkilat da bugün zanlı olarak mahkemelere taşınan isimleri zaten takibe almışlardır. Takip ediyorlar. Bu tip bazı eylemlerin olabileceğinden kuşkulanıyorlardı. Her iki teşkilatın da bu yönde uyarıları ve çalışmaları var. Burada şunun düşünülmesini isterim; 100 tane olaydan 99 tanesini önlersiniz, bunları duyurmazsınız ama bir tanesi elden kaçınca bu acılar çekilir. Durum budur. Şüphesiz ki hepimizin görevi yüzde 100 başarılı olmaktır. Nerede, nasıl oldu, bu kadar takip altında olup, çünkü bu takipler onun bunun duyumu değil, bunlar teknik takip. Bu işler teknolojiyle ilgili konular. Deliller teknik deliller, böyleyken nasıl oldu da kaçtı ve gerçekleşti bununla ilgili de tüm çalışmalar, incelemeler, araştırmalar, soruşturmalar da tabi ki yapılıyordur ki bir daha bu tip bir şey olmasın diye.”

-“ARZUMUZ AKAN KANIN DURMASI”-

Cumhurbaşkanı Gül, bütün arzularının Suriye’de akan kanın durması olduğunu vurgulayarak, “Suriye halkı da nasıl demokrasinin, özgürlüklerin nimetlerinden, hukukun üstünlüğünden faydalanan halklar gibi bütün haklardan faydalanma hakkı vardır ve talepleri hep meşrudur. Bu konunun uzamaması bizim bütün arzumuz budur” ifadelerini kullandı.
Reyhanlı’nın tüm önde gelenleri ve acılı ailelerden bazılarıyla bir araya geldiğini ve hepsini büyük bir olgunluk içinde gördüğünün altını çizen Gül, “Bundan dolayı bütün Reyhanlı’yı tebrik etmek isterim. Onların gösterdiği olgunluğu hepimizin göstermesi gerekir. Hepimizin hassasiyetlere dikkat etmemiz gerekir, söylediklerimiz nereye gider, söylediğimizi kulaklarımızın duyması gerekir özellikle böyle günlerde” dedi.

-“BUNA MÜSAADE ETMEYİZ”-

Devlet olmanın sorumluluğunun ve kararlılığının muhakkak gösterileceğini kaydeden Gül, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğuna işaret ederek, “Türkiye’nin farkı; Türkiye demokrasi ile idare edilen bir hukuk devleti olmasıdır. O türlü, çeşitli diktatörlüklerin, hiç demokrasiyle, hukukla, vicdanla ilgisi olmayan ülkelerin yaptıkları metotları Türkiye metot olarak seçmemiştir. Çünkü Türkiye’nin kategorisi demokrasi ve hukuktur. Bu ama hiçbir zaman Türkiye’nin caydırıcılığını zedeleyecek diye bir şey de olamaz. Demin ne söyledim; devlet olmanın sorumluluğu ve yükümlülüğüdür. Eminim ki en dikkatli şekilde günü geldiğinde de herkes bunu görecektir. Türkiye, Suriye’de olup bitenlerin, kaosun Türkiye’ye taşınmasına asla müsaade etmeyiz. Bunu herkesin bilmesini isterim” diye konuştu.

-“ULUSLARARASI CAMİANIN KATKISI SEMBOLİK OLMAKTAN ÖTEYE GİTMEMİŞTİR”-

Cumhurbaşkanı Gül, bir başka soru üzerine de şöyle konuştu:
“200 bin kişi çadırlarda yaşıyor. Biz bütün kendi imkanlarımızla onların ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Diğer çok sayıda insan da kendi imkanlarıyla, işte şerhlerimizde, sizlerin toleransıyla buralarda yaşıyor. Unutmayın Ürdün gibi bir ülkede 400 bin kişi var. Türkiye’nin gücü, nüfusu ve büyüklüğüyle Ürdün’ü düşünürseniz, Ürdün’de 400 bin kişi var. Şehirlerde olan da 100 binlerce. Bu bir insanlık sınavıdır. Büyüklük ve asaleti burada göstereceksiniz. Allah hiç kimseyi bu duruma düşürmesin, hiç kimsenin ülkesini de bu duruma düşürmesin. Ama eğer insanlık adına bunları yapıyorsanız bu sizin asalet sayfanıza yazılır. Bunun için tabi uluslararası camianın çok daha fazla dayanışma içinde olması, sadece retorikle, söylemlerle, hamasetle Suriye meselesine yaklaşmaması lazım. Bu beyan da uluslararası camiaya yapacağım en büyük telkih de budur. Başından beri sadece retorik, sadece hamaset kullanmıştır. Türkiye’nin bu zor şartlarda kalan insanlara yaptığı bütün maddi yardımlara katkıları semboliktir. Uluslararası camianın katkısı sembolik olmaktan öteye gitmemiştir. Hadi diyelim ki bizim gücümüz var ama çok daha zor durumda olan Suriye’nin diğer komşusu ülkeler var ki; ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteler.”(ANKA/